"Tabiat, çocukluğunda eline kalemi almış da, kâğıt üzerine su yolu oynar gibi minyatür fiyordlar çizmiş gibi birbirini takip eden büklerde dolaşırken," boş gezenin boş kalfası" muamelesi edilen şairin büyüklüğünü burada bir kere daha anladım. Bizler, gündelik endişeler, ihtiraslar içinde uğraşır, koşuşurken, o, güzellikle meşguldü. Bizim göremediklerimizi, gözlerimizin önüne serili olduğu halde bakmadıklarımızı seyrediyor, onları vermek değil -bu imkânsız- onlardan bir parçayı bize tattırmak teşebbüsünde bulunuyordu. Rahmetli Orhan Veli'nin "Deli eder insanı bu dünya..." diye başlayan şiirini burada anladım ve onun ölümüne Altmışaltı Bük'te, kimseye göstermemeye çalışarak, ağladım.
Bu dünya insanı sahiden deli ediyor.
Bazen de insana aklın ve himmetin kapılarını aralıyor. Oradan içeri bir süzülebilsek!"