"Sanatta devrimci tavır, hayatı değiştirme tavrıdır. Kitaplarımız, bize ün sağlamaktan yada kalıcı olmaktan önce, toplumu devrim yönünde etkilemek içindir. Hayatı değiştirme amacına yönelmemiş bir sanat, insanın bilinçlenmesine ve birleşmesine yardım edemez."
Tırpan'ın Ön Söz'ünün ilk paragrafı bu şekildedir. Fakir Baykurt'u tanıyanlar
1. Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı.
2. Yer boştu, yeryüzü şekilleri yoktu; engin karanlıklarla kaplıydı. Tanrının Ruhu suların üzerinde dalgalanıyordu.
3. Tanrı, «Işık olsun» diye buyurdu ve ışık oldu.
4. Tanrı ışığın iyi olduğunu gördü ve onu karanlıktan ayırdı.
5. Işığa «Gündüz», karanlığa «Gece» adını verdi. Akşam oldu, sabah oldu ve ilk
Hüyükteki Nar Ağacı....Bir solukta okunacak güzel kitap...Üstelik büyük usta bu kitabı sinematik bir bünyeye oturtarak, epik bir dil ile ne güzel kaleme almış.
Bir kitabı okumak üzere elimize aldığımız da kelimeler cümleleri, cümleler satırları, satırlar paragrafları, onlarda sayfaları kovalar ve okur bitiririz. Güzeldi, iyiydi, sıkıldım,
Öncelikle paylaşayım; ben Eskişehir'liyim. Anadolu bozkırının ortasında denizi-gölü olmayan, tren ağlarının kesişim merkezinde; iyi ve köklü sanayisi, çok verimli olmayan tarımı ve ticaret ile geçinen orta halli bir şehirdir Eskişehir. Ya da "böyle bir şehirdi" demeliyim; zira Yılmaz Büyükerşen'den önce ve Büyükerşen'den sonra iki ayrı
Kitabı, başlangıcından itibaren ele almamız gerek. Osmanlı için yazılan kitaplarda direkt olarak Padişah ve hikayelerine girişler yapılıyor ve bunu yapanların çoğunu da okurken insan ister istemez hani güzel bir başlangıç bekliyor. Bu kitap oan sahip. Güzel bir önsöz, hem Bizans, hem Osmanlı, hem Batılı hem de Günümüz tarihçileri kâle alınarak
Seha Meray ve Osman Olcay'ın titiz çevirilerini içeren bu kitap, özellikle Sevr Antlaşması'nın günümüz Türkçesiyle anlaşılabilecek derli toplu ve eksiksiz bir metnini içermesi bakımından çok önemli. Çanakkale Boğazı, Ege ve Kuzey ve Doğu Anadolu topraklarının Sevr tasarısındaki halini gösteren 3 dev haritayı da içeren kitap Osmanlı'nın Sevr
Zafer Bayramımız kutlu olsun arkadaşlar. Şimdi bu konu hakkındaki tarihi bilgileri sıralayabilirim; fakat yapmayacağım. Hah ha. İnanmıyorum çünkü bu işlere. Hangi zafer? Hangi bayram? Nasıl yani? Zaferi kazanmamış mıyız? Görünürde bir zafer kazanmışız. Küffarı vatandan sürmüşüz. Onca vatan evladı şehit olmuş. Eyvallah; ama sonra olup bitenler
Kafkas 'ta, Doğu Anadolu' da Orta Anadolu 'da, Güney ve Batı Anadolu' da katledilen Türklerin hesabını soracak kimse yoktu.
Onlar sanki bir başka milletin evladı idiler.
Selçuk ailesi Oğuzların Kınık boyundan bir aile idi. Babası öldüğünde 17 ya da 18 yaşında bir genç olan Selçuk, babasının yerini alarak kısa bir süre zarfında bütün aileyi bir araya topladı. Tarihteki, bütün büyük Türk göçlerinde olduğu gibi, artan nüfusa bağlı olarak ortaya çıkan yerlerin darlığı ve otlakların azlığı' gibi nedenlerle Selçuklu ailesi, Orta Asya'dan Maveraünnehir'e doğru göç etti. Sir. i Derya'nın sol kenarında bulunan Cend şehrine gelen Selçuk, 960', takip eden yıllarda kabilesi ile birlikte Müslüman oldu. Selçuk'un büyük oğlu Mikail'den olan Tuğrul ve Çağrı Beyler zamanında Ali evladı ve Ali taraftarları tarafından Müslümanlığa kazandırılan geniş Türkmen kitlelerini çevrelerinde toplayarak İslâm toprakla. rının büyük bir kısmını ele geçirdiler. Selçuklu çağında herhangi bir dini baskı yoktu ve Tuğrul bey, hiçbir dini kovuşturma yapmamıştı.
Tuğrul ve Çağrı beyler arasında herhangi bir çatışma yoktu; ancak onlardan sonra taht kavgaları başladı. Alparslan bir müddet sonra duruma hâkim olarak bu kargaşa ortamına müsaade etmedi. Kısa sürede İslâm topraklarına yayılan kalabalık Türkmen kitlelerden diğer İslâm milletlerinin şikâyet etmesi üzerine, Anadolu Türkmen kitlelere yurt olarak seçildi ve Malazgirt Savaşı'ndan sonra Anadolu'nun kapıları kesin şekilde Türklere açıldı (1071). Bunun ardından Anadolu'nun büyük kısmı Türklerin eline geçti. 13. yüzyılda büyük bir göç dalgası ile adeta Anadolu, Türkmen denizi haline geldi.
1. BÖLÜM
SAİD NURSÎ, NUR RİSALELERİ VE İLİM
1.1. SAİD NURSÎ’NİN TAHSİL HAYATI
Risale-i Nur müellifinin tahsil hayatı üç aydan başka mevcut olmadığı halde
(...)10
Evet o zât (Said Nursî) daha hal-i sabavette iken ve hiç tahsil yapmadan
zevahiri kurtarmak üzere üç aylık bir tahsil müddeti içinde ulûm-u evvelîn ve âhîrine
ve ledünniyat ve