Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Korsanları donanmaya almak
Mesela İnebahtı'da Osmanlıların esas kaybı zaten her sene neredeyse yenilenen çektiriler değil, tecrübeli denizci ve kürekçilerdir: zira Hıristiyanlar bunları fidye ile salmamakta ısrar etmişlerdir. Demek ki tam da bazı korsanlara istimalet verip eski suçlarını affetmenin zamanıdır: Hakikaten de Osmanlı mâli kayıtlarında da açıkça görüleceği gibi, 1571 yılından sonra Osmanlı donanması ihya edilirken birçok reis Osmanlı hizmetine girmiştir. Bu tecrübeli reislerin aldıklarn kararlarla Enderunda eğitim almış ve seyrüsefer konusunda tecrübesiz paşaların aldıkları arasındaki fark, Prevezede Hayreddin'in sabırla firsat kollayışını Inebahtıdaki yanlış kararlarla karşılaştırdığımızda bâriz bir şekilde görülebilecektir." 1571 felaketinden sonra Osmanlılar da bunların tecrübesinin önemini anlamış olacaklar ki, kapudan-ı deryalığa tekrar bir korsan atayıp askerî kararları tamamen kendisine bırakacaklardır: " Korsan gemilerinin katılımı şüphesiz donanmanın gücünü ve stratejik esnekliğini de arttırmıştır. Savaş zamanında bir anda gemi sayılarını arttırmak isteyen merkezi devletler başka amaçlarla kullanılan gemilere yönelmek zorunda kalmıştır. Venedikliler ticaret kadırgaların savaş gemisine çevirirken Şarlken de Cenevizli Amiral Andrea Doriayı Fransızların yanından kendi tarafina çekerek bu problemi çözecektir. Osmanlılar ise normalde kendi ekmeğini yağdan çıkaran korsanlarımzla işbirliğine gidecektir.
Sayfa 455Kitabı okudu
Osmanlı Devleti'nin, sözünü ettiğimiz coğrafyayı ele geçirip yerleşme aşamalarında ya da bazı isyanların bastırılması sırasında uyguladığı ve "istimâlet" olarak değerlendirilen, bölge insanını kazanmaya yönelik küçük bazı sosyo-ekonomik politikalarına karşın genellikle şiddetli bir cezalandırma politikası takip etmesi, sorunun daha da derinleşmesine sebep olmuş görünmektedir.
Sayfa 148 - TÜRK TARİH KURUMU 3. BASKIKitabı okudu
Reklam
Osmanlı İstimâlet Politikası
Fetih esasında ada dışına kaçmış, ya da dağlara sığınmış olan Kıbrıslılar'a çağrı yapılıp, her türlü can ve mal güvenliği teminatı verilmişti. Fetih tamamlanır tamamlanmaz kölelik kaldırılıp, ağır Venedik vergi sistemi nisbeten daha hafif Osmanlı vergi sistemi ile değiştirildi.
Osmanlı hükümdarı bir ülkeyi fetihten öncede yerli halka, özellikle başta ruhban ve halkın ileri ge­lenlerine, İslâm hukukunun âmân ve zimmet güvencelerini vaad eder, böylece onları kazanmaya çalışırdı. Anadolu’da ve Balkanlarda Osmanlı fetihlerinin hızla gerçekleşmesinin başlıca nedeni budur. Gerçekte, fetihlerde ilk gazâ alanlarıyla beyin istimâlet politikasını iki ayrı süreç olarak ayırt etmek gerekir. Gâzîlerin dehşet veren akınları ilk aşamadır. Bu akınlar karşısında yerli Rum halkı kitle halinde kaçışmış, bütün bölgenin ıssızlaştığını yalnız Bizans tarihçileri değil, Türk kay­nakları da yinelemiştir.
376 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Dünya'da garib bir yolcu gibi olan OSMAN Bey
Kitap dil bilgisi yazım kuralları çerçevesinde gözle görülür yazım hataları ile dolu olsa da işlenilen olay örgüleri ve konunun asıl amacı bu hatayı gözmezden gelmemize sebep oldu. Ötüken Yayınevi'nin bu tür yazım kurallarına dikkat etmesini öneriyorum. Kitap Osmanlı Hanedanı'nın kurucusu olan Osman Bey'in uğruna ömrünü verdiği büyük fedakarlıklara konu olan bir kitaptır. Adaleti her zaman gözeten, dili,dini,rengi ayırt etmeden insanlara hakkaniyetli bir şekilde davranılmasını öğütleyen Gazâ ve istimâlet politikasını ve işleyişini çok iyi yansıtan bir kitap olarak karşımıza çıkar. "Şimdi zamanın iki ucunu tespih gibi birleştiren" Osman Gazi'nin Türbesi şuan Bursa ilimizin Tophane ilçe semtinde bulunmaktadır.
Osmancık
Osmancık
Osmancık
OsmancıkTarık Buğra · Ötüken Neşriyat · 201815,9bin okunma
“…gaza kavramının Hıristiyan dünyasına karşı sürekli katı bir şekilde savaş şeklinde algılanması, durumu tam olarak aksettiren bir özellik taşımamaktadır. Osmanlıların istimalete dayalı gaza anlayışları İslami mefhuma da aykırı değildir ve ilk uygulamalardan bu yana gelişme çizgisini farklı bir kalıpta sürdürmüştür. Üstelik Osmanlılar pek çok farklı faktörün de etkisiyle kendi anlayışlarını ikame ederek bu mefhumu daha da zenginleştirmişlerdir. Öte yandan yoğun bir Hıristiyan halkla karşı karşıya olmak bir ölçüde ‘istimalet’ denilen anlayışı pragmatik bir uygulama haline de getirmiş olmalıdır. Bununla birlikte, akın ve ganimete dayalı bir gaza anlayışının, dini vurguların ötesine geçtiği fikri de hemen benimsenecek bir altyapısı bulunmamaktadır"
Reklam
112 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Machiavelli, Hükümdar'ı 1513 yılında ve 43 yaşındayken yazmayı bitirir. Bu eseri sürgündeyken yazması da ilgi çekici bir ayrıntıdır. Hükümdar'da devlet yönetimi, hükümdarın nasıl olması gerektiği gibi konular işlenmiştir. Konu ile ilgili sunduğu tezi, birçok tarihi örnekle pekiştirmiştir. Hatta kitapta birkaç yerde Türklerden bahseder. Mesela Osmanlı Devleti'nin nasıl bir yerde kalıcı kaldığını anlatır, hoşgörü istimalet politikası gibi konulara değinir ve bizi örnek olarak göstermiş olur. Bence bu kitap felsefi özellikten çok siyasetname özelliği taşıyor. Kitap, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları'nda 108 sayfa. Okunabilir, hoş bir kitap, tavsiye ederim.
Hükümdar
HükümdarNiccolo Machiavelli · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202114,7bin okunma
Beylerin hisardışı arazide savunmasız kalan Rum köylüye karşı izledikleri politika menâkibnamelerde 'istimâlet' (hoş tutup kendi tarafına kazanma) terimiyle ifade edilmiştir. Osmanlı hükümdarı bir ülkeyi fetihten önce de yerli halka, özellikle başta ruhban ve halkın ileri gelenlerine, İslam hukunun 'âmân ve zimmet' güvencelerini vaadeder, böylece onları kazanmaya çalışırdı. ... Gerçekte, fetihlerde ilk gazâ alanlarıyla beyin istimâlet politikasını iki ayrı süreç olarak ayırt etmek gerekir. Gâzîlerin dehşet veren alanları ilk aşamadır. Bu akınlar karşısında yerli Rum halkı kitle halinde kaçışmış, bütün bölgelerin ıssızlaştığını yalnız Bizans tarihçileri değil, Türk kaynakları da yinelemiştir. ... Fetih tamamlanınca ikinci aşama başlar. İran-İslam bürokratik geleneğini temsil eden bürokratlar, küttab ve ulema, düzenli devlet sistemini, maliye idaresini yerleştirmeye çalışır. ... İtaat eden ve cizye vermeyi kabul eden halka İslam devletince barış ve himaye güvencesi verilirdi. ... Osmanlı fetihlerinde akın ve yağma dönemiyle, köylü için çift hane sisteminin, tımar düzeninin yerleştiği dönemi birbirinden ayırmak gerekir. Uc beyleri birinci aşamayı, merkeziyetçi bürokrasi ikinci aşamayı temsil eder.
224 syf.
9/10 puan verdi
Osman Bey Hakkında Her Şey
Osman Beg, “Cihan İmparatorluğunun Kurucusu” ön adıyla Doç. Dr. Uğur Altuğ tarafından hazırlanmış bir kitap. Altuğ bir akademisyen tarihçi ve Halil İnalcık ekolünden geliyor. Merhum Halil İnalcık'ın da bir öğrencisi aynı zamanda. Kitaba baktığımız zaman, kitabın bazı bölümlerden oluştuğunu görüyoruz. Girişin ardından Osman Bey'in tarih sahnesine
Osman Beg
Osman BegUğur Altuğ · Kronik Kitap · 2020117 okunma
Kanûn-i Osmâni ve Bid'atler
Osmanlı uç beyliği devrine ait eski rivayetlerin incelenmesi göstermektedir ki, onlarla reâyâyı ve malını koruyan bir Osmanlı devlet düzeni hakimdir. Onlar fethedilen yerlerin "halkını istimaletle yerli yerinde kodular". İstimâlet politikası, devlete meylettirecek şekilde yumuşak koruyucu bir rejim kurmak demekti.
Sayfa 104 - kronik kitapKitabı okudu
Reklam
377 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
32 saatte okudu
Kitap, küçük bir Türk topluluğunun kısa süre içinde bir dünya imparatorluğu haline gelmesinin, dünya tarihinde gizemi aralanmasi gereken bir mesele olduğu yönündeki sözle başlıyor. Buna etken olan hususlar incelenerek devam ediyor. Anadolu Selçuklularin, Moğol İlhanli Devletine yenilmesi ve bunun ardından da Moğollara bağlı bir devlet haline
Devlet-i Aliyye - Klasik Dönem (1302-1606)
Devlet-i Aliyye - Klasik Dönem (1302-1606)Halil İnalcık · İş Bankası Kültür Yayınları · 20102,565 okunma
Osmanlı, kılıç yoluyla değil. yerli halka hoşgörülü dav­ranması, haklarını koruması. dini serbestiyet tanıması ve vergi muafiyetinden oluşan istimalet siyaseti sayesinde Trakya ve Balkan fetihlerini gerçekleştirmiştir. Bu politika sayesinde Osmanlı, bu bölge halkıyla problem yaşama­mış ve gayrimüslimlerin desteğini alarak bu bölgedeki hakimiyetini sürdürmüştür. Hatta halk, Osmanlı idaresi­ni eski yönetimlerin baskı ve ağır vergi yükleri dolayısıylabir kurtarıcı gibi görmüştür. Ayrıca bu siyaset, bölgenin İslamlaşması yanında bölge halkının Bizans baskısın­dan ve Sırp kilisesinin asimilasyonundan kurtulmasını ve kendi dini kimliklerinin korunmasını da sağlamıştır. Selanik'in 833 ( 1430) yılındaki fethi, Selanik halkı tarafın­dan Latin baskısından bir kurtuluş olarak algılanmış ve Türkler bir kurtarıcı gibi karşı lanmıştır.
şizma (ayrılık)
Batı ve Doğu arasındaki şizma (ayrılık) fevkalade önemlidir. Ayrılmada kiliselerin teolojik yorumları belirleyicidir. lsa ne kadar insandır ne kadar tanrıdır Tanrının onunla ilişkisi nedir? Bu teslis konularına halkın aklı yetmez. Aslında gerçek sebep, Bizans halkının Latinleri sevmemesinden başka bir şey değildir. Bizanstaki Batı nefreti, Osmanlı'da yoktur. Osmanlı çok pragmatiktir kimle ne kadar anlaşabileceğine bakar. Bunu, Halil İnalcık "İstimalet Müessesesi" başlığı altında incelemiştir. Osmanlı, kilise ve manastırlarla fetihlerden evvel anlaşıyor. İspanya İç Savaşinda General Franco'nun meşhur sözüdür, "Ordularımız dört koldan Madrid'e ilerliyor, beşinci kol Madriddedir." Osmanlı da bir yere girmeden evvel o yerleşimde bazı ayarlamalar yapar. Burada mesele, feodal hiyerarşinin nasıl memnun edileceğidir.' Manastırlara hemen imtiyaz beratları verilmiştir.
Sayfa 145 - timaşKitabı okudu