"Tarih, bir anlamda halkların kutsal kitabıdır."
M. İ. Karamzin
Karamzin'in bu sözünü çok severim. Çünkü bana, Tarih'i ne kadar iyi ve ne kadar doğru bilmek zorunda olduğumuzu hatırlatıyor. Kitabı okumaya da bu söz ile başlıyorsunuz zaten ve kitabın size ne anlatmak istediğini daha ilk sayfasında görüyorsunuz. Kitabın
Suyu arayan fakat aradıkça susayan, susadıkça da arayan bir adamın hikayesi bu kitap.Bu kitap özüne ulaşmanın, kimliğini bulmanın, tek bir ideolojiye saplanmayıp, türlü türlü fikirlerle tanışıp hepsinden kendini inşa etmenin kitabı bir yerde.
Osmanlıcılık, turancılık, cumhuriyetçilik ve en sonunda öze dönüş ve içe dönüşün bir hikayesi
Genel Çerçeve
Kitabın altı dile çevrilmiş olması bize ilk elde, önemli bir eser olduğunun altını çiziyor. Altı dile çevrilmesinin sebebi muhtemel olarak, 19. yüzyılın, Osmanlı içerisinde yer alan milletler açısından büyük önem taşımasıdır. Yazarın da belirttiği üzere bu eser, Akdeniz coğrafyasının oyun kurucusu olan Osmanlı İmparatorluğunun
Bir Jön Türk Ve İttihatçı Olarak Ahmet Rıza Bey – 2

Osmanlı’da Modernleşme Sürecinde Bir Aydın: Ahmet Rıza
Modernleşme süreciyle alakalı yargıların başında bunun bir zorunluluk olduğu anlatılmaktadır. Eğer bu düşünceyi ya da hayat tarzını bir hareket olarak kabul edecek olursak genel manada modernleşme hareketlerinin araç haline getirilmesi
Ömrünü Mustafa Kemal’e adamış bir tarihçimiz, bir aydınımız Sinan Meydan’da Ekim ayına kısmet oldu bizlere. Birkaç ay sonra konusunda 24 yılını dolduracak olan Sinan Meydan bu alanda Ön Türk Tarihi, Cumhuriyet Tarihi ve Atatürk üzerine araştırmalar yapıyor. Bu araştırmalar bizim sevdiğimiz, değer verdiğimiz insanlar üzerine yapıldığında ben bir de
Noktalama İşaretleri
Nokta ( . )
1. Cümlenin sonuna konur: Türk Dil Kurumu, 1932 yılında kurulmuştur.
Saatler geçtikçe yollara daha mahzun bir ıssızlık çöküyordu. (Reşat Nuri Güntekin)
2. Bazı kısaltmaların sonuna konur: Alb. (albay), Dr. (doktor), Yrd. Doç. (yardımcı doçent), Prof. (profesör), Cad. (cadde), Sok. (sokak), s. (sayfa),
Merhaba arkadaşlar. İlber Hocam gene oldukça sitemkar. Aslında bende. Geçmişi Düşünerek Anmalıyız, Osmanoğulları ve Halifelik, Tarih ve Osmanlı Tarihine Yaklaşım, Tarih Bilinci ve Osmanlıya Bakış ve Son İmparatorluk Osmanlı başlıklarında hep aynı konu üzerinde duruluyor aslında. Osmanlı’da bizim, bu tarihte bizim. Sakalınızı kesebilirsiniz ama
Şah İsmail Türkçeci, Yavuz Selim Farsçacıdır. Osmanlıda Farsça resmi dildir, Safevilerde resmi dil Türkçedir, Farsça onun gölgesindedir. Eğer "Türklük" arayacaksak işin doğrusu bu Yavuz Selim değil, Şah İsmail'dir...
Bernard Lewis’in de belirttiği gibi, “Türk” kavramı, İslamiyet’le öylesine eş anlamlıydı ki; bilhassa Osmanlı dönemindeki Müslüman ahali “Türk” diye adlandırıldığı gibi, bir gayrimüslimin Müslümanlığı kabul etmesi de “Türk oldu” diye ifade edilirdi. Bu durum, dünya Müslümanları içinde özellikle "sine-i selase" (üç kucak) denilen üç
Bernard Lewis’in de belirttiği gibi, “Türk” kavramı, İslamiyet’le öylesine eş anlamlıydı ki; bilhassa Osmanlı dönemindeki Müslüman ahali “Türk” diye adlandırıldığı gibi, bir gayrimüslimin Müslümanlığı kabul etmesi de “Türk oldu” diye ifade edilirdi. Bu durum, dünya Müslümanları içinde özellikle "sine-i selase" (üç kucak) denilen üç
Sayın ve pek değerli 1000Kitap okurları, esenlikler diler ve sönen mumumun eşliğinde yazıma başlamak isterim. Öncelikle belirtmek istediğim birkaç husus ve teşekkür var; okuduğunuz yeri en az 3-4 defa daha okumak zorunda olduğunuz bu kitapta tercüme olan kelimenin dahi tercümesine ihtiyaç duyulmuştur. Ağır bir kitaptır. Okumakta başlamadan önce
_İslam = Arapçılıktır. Asimilasyonla inananı araplaştırır. Her müslüman halk, araplaşmaya mahkumdur. Kuran’ın kendisi, Araplar için Arapça olduğunu söyler.(Şura 7) İnsanın tüm yaşantısı, giyimi, yemesi, içmesi, gezmesi, eğlenmesi, sevmesi, düşünmesi ve inanması “çöl bedevîlerinin kabile kanunu” ölçütlerine göre ayarlanmaktadır. İslamlaşarak milli
Bazı bilgiler faydalı oldu mu? Evet güzel fikirlerin mevcut olduğu sayfalar var maamafih yanlı olduğunu düşündüğüm sayfalarda var.Türk Milleti yüzyıllar boyunca islama sancaktarlık yapmış bir millettir.kavmi milliyetçilik derken neyi kast ediyor açıkcası anlamadım.Islamdan öncede bu millet dağınıkta olsa savaş yeteneği olan ve belli kültürü olan bir Millettir.Sadece Osmanlı Türklüğü diye bir kavram üretmek bu Milletin doğasına saygısızlık olur.Kurtuluş savaşını değerlendirirken bedeni teslim etmek sartıyla ruhu geri aldılar tabiri üstü kapalı olarak kurtuluş savaşını ve Gazi Mustafa Kemal Atatürkün mücadelesini küçümsemek gibi geldi bana.bazı konularda görüşlerine katılabilirim ismet inönü dönemi kültür yozlaşmasına ve tamamen önceki kültürden kopma girişimleri olduğuna ama dil değiştirmekle cahil kalındı lafı burdada ezbere tabir olarak kullanılmış.Acaba Osmanlıda okuma yazma oranı kaçtî diye sorabilsem yazara veyahut da osmanlı son 300 senesinde hangi fen ve beşeri ilimlerde ne başardı diye konu çok uzar sadece isminden dolayı aldığım bir eserdi ben beğenmedim açıkcası selam ve muhabbetle
Osmanlılar da mertlik, sözde sebat ve ahde vefâ gibi yüksek faziletler, gönülleri süsleyen ulvi bir ahlâk halinde idi. Öyle ki, Avrupa'da "Türklük" ile "Müslümanlık" aynı manāda kullanılır olmuştu. Bu vesileyle:
"Türk demek, sözune güvenilir insan demektir." denilmiş ve Osmanlılar'ın, hristiyanlar gibi mütemadiyen yalan yere yemin etmedikleri beyan edilmiştir.
Comte de Bonneval, bu yöndeki müşahedesini şöyle ifade eder:
"Turkler vaadlerine dindarâne bir sadakat gösterirler."
İsveç sefiri Mouradgea d'Ohsson da:
"Müslüman-Türkler yemin ve ahidlerine son derece sâdıktırlar. Allah'ın adını ağızlarından düşürmemek gayretlerine bakıldığında, sözlerine Cenâb-ı Hakk'ı şahid göstermekten başka hiçbir söze lüzum görmezler." demektedir.
Henri Mathieu ise:
"Türkler'de eşsiz bir hazine mahiyetinde mevcut olan nămus ve ahlâk anlayışını tasdik etmemek büyük bir haksızlık olur. Onlar, doğruluğu, faziletin temeli olarak kabul eden ve verdiği sözü de mukaddes bilen kimselerdir." der.
Türklerin Tarihi, Mehmet Ceylan
Kitabın kapağına bakınca şu yazıyı gördüm; "Ulu önder Atatürk'ün desteği ve yardımıyla, Türk Ocağı Türk Tarih Heyeti'nin yazdığı ve ilk kez 1930 yılında yayınlanan "Türk Tarihinin Ana Hatları" adlı yapıtın özüne bağlı kalınarak güncellenmiş halidir."
▪️ Ufak bir araştırma yaptım "Türk