Akşam, bütün yalnızlığıyla indi üstümüze. Kalabalık, tükenmiş bir boşlukta asılı kaldı. Trenler dondu, binalar dondu, ışıklar dondu, çocuklar bile dondu. Sessizlik öyle ağırlaştı ki, ne acımız duyuluyordu ne sevincimiz. Zaman yeryüzünden çekilmişti de, elimizdeki güzellikle ne yapacağımızı bilemez halde kalmıştık.