Yaşamın katı gerçeği, bütün uydurmaların sınırını aşar. İnsanoğlu öyle katı gerçekler yaşar ki, bunları yaşamadan uydurmanın olanağı yoktur. İşte bu yüzden, yaşanmış kimi olaylar, anlatınca kimsenin inanamayacağı denli, gerçekten daha gerçektirler.
Kar yağıyor. Karnım aç. Oda soğuk. Otele dört günlük borcum var. Ne yapacağım diye düşünüp duruyorum. Birden gözüme battaniye ilişti; cezaevinden Bursa’ya gelirken içine eşyamı doldurup denk yaptığım battaniye. Öyle de hor kullanmışım, üstünde tüy kalmamış, dökülmüş. Şu kahverengi battaniye kaç yıl kahrımı çekti. Anadolu’yu yıllarca bir baştan bir
1.
Sevgli Pollyanna,
Sen bu mektubu okurken
Soğuk bir doğu sokağında,
Acılarla yüklü bir faytonla dolaşıyor olacağım
Atların boynunda ziller ve pembe orlondan püsküller
Şaklayan kırbaç ve gıcırdayan tekerlekler.
Kömürümüz bitti tam kışın ortasında
Toz hatıra ve talaş bastık sobaya
Üşüse böyle yapardı mutlaka hazreti İsa da. Aşkın yüzünden düşen
Öyle bir içimize işlemiş ki görünmeyen yasalar, kurallar, yasaklar... İliklerimizde, kanımızda, beynimizin kıvrımlarında bunlarla doğmuşuz. Zekâmızla bir kısmını atabiliyorsak ne mutlu bize... Gerisi kalıyor işte.