Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Herkesin kaderi aynıydı.Bir yanı pırıl pırıl aydınlık. Bir yanı gölgeli. Aydınlık ve gölge nasıl yan yana ise,insanın kaderi de öyle. Mutluluk ve acıyı beraber getiriyordu. Bir yanda kıvanç,bir yanda kaygı. Hayat dediğin böyleydi işte...
"Demek istediğim şu, insan, çok basit şeylere bile, nasıl söyleyeyim, ilgi duymuyorsa ya da o konuları sevmiyorsa, ne diye anlamaya çaba göstersin? Kitapları da dostlarını seçer gibi seçmeli kişi, öyle değil mi? Ben öyle yaparım. (Yeniden kendine döndü, sevecen görünüşüne kavuştu.) İşte size on dost gibi on kitap verdim, dedi. Bakarsınız, karıştırırsınız, anlarsınız, seversiniz ya da kaldırıp atarsınız, unutursunuz."
Sayfa 34 - Sel YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Çünkü biliyordum ki ben, kalemimi kaybetmekle, kaybetmeyi öğrenmiş bir insan oluyordum. Büyümeye başlamış, benden önce büyüyenlere benzemiş oluyordum. İşte tam burada eskilerin yolundan ayrılırsam, kaybedileni değil, kaybedeni dü­şünür, bir şeyler açıklarım sanıyorum. Diye seçtim kendimi. O büyüyen kendimi seçtim. Anlatabiliyor muyum? İlk işim, "ah kalemim, vah kalemim, şimdi ben onsuz ne yapacağım" dememek oldu. Öyle sevindim ki onu demeyişime. Demek yolda idim. Sonraki işim düşünmek oldu. Kendimi onsuz düşünmek. Anlatabiliyor muyum? Düşünürsem, benden önce büyüyenler gibi durmadan bü­yümeye değil de, büyümeyi biraz olsun önlemeye çalışırım dedim. Bunda iş var gibi geldi bana. Ne güzeldi kırlıklar o sabah. Bir ara irkiliverdim: "İster misin şimdi yerde bir kalem bulayım?" dedim kendime. İçimden bir ses: "Çok üzülürüm böyle bir şey olursa" dedi. O ses beni büyümek alanında biraz olsun duraklatacak sesti. İçim uyumuyordu. Göğüslerim kabardı. Öyle güzel bir kırlıkta dolaşıyordum ki. Kendime öyle gü­veniyordum ki. Varsın onlar beni ezsinler, ben tek bu çimenleri ezmeyeyim diyordum.
Sayfa 449Kitabı okudu
İşte yanıyordum.İçim yanıyor, gönlüm yanıyor ve dahi bedenim yanıyordu.Öyle ya ben bir şem' uğruna candan geçen,ateşe atılan pervaneydim.
Sayfa 41 - Nesil Yayınları
İnsanın ancak yalnızken yapabileceği şeyler vardır. En pamuk şekeri aşkta bile insanın, sanki terk ettiği tek kişilik evinde, eski iç evinde özlediği bir şeyler kalır. Ve bu özlenenler içerisinde en içe işleyeni yalnızlık laciverdidir. Sabah gelen o "hayret vakti"! Bazen yolculukta olur bu mavi. Sabaha kadar süren yolculukta, buğulu camda, yol yol akan camda, gün aydınlanır. Gece öyle bir döner ki sabaha, bir çocuk hayretiyle kalakalırsın. Yalnızlara kalsın... Bazen evde olur bu mavi. Sabaha kadar oturursun. Saat sana aittir nasılsa, kimse yoktur. Niyeyse oturmuşsundur sabaha karşı, evin ışıkları açıktır. "Artık yatsam mı?" dersin, sıkıla sıkıla. Kalkarsın, evin ışıklarını söndürürsün ve... Evin içi kararınca, işte o anda camların dışı aydınlanır. Ne sabahtır o an ne de artık gece seni saklamaktadır. Camı açarsın, bir yalnızlık fotoğrafı olursun. Kederli gibi olursun, neşeli gibi ve sanki her şeyi anlar ve her şeyi içine sindirirsin. Sokağa bakarsın, tepende uçan sabah kuşlarına. Hayret edersin. Bu maviyi ne zaman görsen sanki ilk kez görüyor gibi hayret edersin... Sabah bu kadar mı güzel olur, her seferinde kendine bunu dersin. Biri varsa hayatında işte o maviyi niyeyse pek görmezsin. Yalnız insanlarındır o mavi, rahat bırak! Sen git yat ısıtılmış yatağa, sevdiğin ayaklarını ısıtsın. Bırak bari bu sabah mavisi yalnızlara kalsın. Ece Temelkuran
Çay'ı Sevmiyordu Belli'ki...! Şiir'i de Sevmediği Gibi Öyle Farklıydık İşte...Ne Beni Anlatan İki Satır Yazabildi Ne de Yazdıklarımı Anladı " Aşk'a " Kördü " Yüreğe " Sağır O Hiç Anlayamadı Beni..! Bende O'na Anlatamadım Kendimi
Reklam
uzaktan seviyorum seni kokunu alamadan, boynuna sarılamadan yüzüne dokunamadan sadece seviyorum … öyle uzaktan seviyorum seni elini tutmadan yüreğine dokunmadan gözlerinde dalıp dalıp gitmeden şu üç günlük sevdalara inat serserice değil adam gibi seviyorum ANLİYORMUSUN İSTE BOYLE SEVİYORUM SENİ
500 syf.
8/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Sonunda YDS’yi de atlatmış bulunmamla acaba ne okusam diye kıvranırken daha önceden derinliklerde kalmış olan Cam Şato’yu aldım elime… Kitapta Kickass Lady var dediklerinde bir heyecana kapılmıştım ilk kitap çıktığında ama devamı gelir mi bilemediğimden kenara kaldırmıştım. Hazır dedim 3. Kitabı da çıkmış demekki bu seriyi okuma zamanım
Cam Şato
Cam ŞatoSarah J. Maas · Dex Yayınları · 20172,950 okunma
250 syf.
9/10 puan verdi
Bana teessüf olsun ki bu yaşıma kadar hiç Hasan Ali Toptaş okumamıştım. Ve 2016'da okuduğum en etkileyici romanı yılın son gününe saklamışım. Kuşlar Yasına Gider'i okudum ve çok beğendim.  İlk olarak kitap kültürüne çok güvendiğim bir dostum mutlaka oku deyince dikkatimi çekmişti. Sonra Hürriyet'te 2016'nın en iyi beş kitabından biri denilince hemen alıverdim. Bu referanslar yüzünden beklentim çok yüksekti. Bu bir eser için ciddi bir handikaptır aslında. Ancak başlangıcından itibaren roman beni de adeta içine çekiverdi. Harikulade bir Türkçe; Türkçe'ye aşık edebilecek kadar duru ve yalın. Su gibi akıp giden bir yol türküsü gibi adeta. Ve bütün karakterler çok içten, çok bizden... Öyle ki, kitabın konusunu yazsam, gayet sıradan bir konuymuş gibi gelebilir. Ancak Toptaş, bu sıradan ve bence evrensel bir konuyu yerel motifleri kullanarak o kadar güzel anlatmış ki, sanki okur olarak biz de Ankara'nın o karlı sokaklarında Aziz amcayı arıyor; Denizli yollarında yolculuk edip, Gömü'de yavaşlıyor; o köy evinin odasında akrabalarla beraber çay içiyor; hastane koridorlarında tahlil için koşuşturuyoruz... Kitapta geçen onlarca türküden birinde der ki, on sene sakladım verdiğin saçı... Burada da senelerce saklanan, dile gelemeyen o sevgiler var işte...
Kuşlar Yasına Gider
Kuşlar Yasına GiderHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 201919,7bin okunma
Öyle bir zaman gelir ki, bağırsaklardan bir fırtına kopar; işte o zaman haklı kızgınlığın, haklı öfkenin zamanıdır.
Sayfa 397Kitabı okudu
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.