Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Lippmann gibi her çeşit kollektivzm'i özgürlük için bir tehlike sayan düşünürler iki şeyi unutuyorlar. Birincisi, bunlar her yeni tarihî şart altında özgürlüğün ne olduğunu yeniden tanımlamanın zorunlu olduğunu unutuyorlar. Tarihin her yeni devrinin şartları, özgürlüğe yeni ve farklı bir anlam vermiştir. Fakirliğin zerresini bile tatmamış meşhur bir gazetecinin gözünde piyasadaki çeşit çeşit mallar arasında seçme yapmak özgürlüğü, tâ Georgia'nın pamuk tarlalarından kalkarak San Juaquin Vadisi'nin geniş meyve çiftliklerinde acaba iş bulacak mıyım, diye yollara düşen mevsim amelelerinin gözüne gözüktüğünden daha önemlidir. Fabrikalar devlet mülkiyetine geçtiği zaman, doğması muhtemel olan bürokrasi tehlikesi, sendikaya yazıldığı için Mr. Ford'un memurlarından birinin ispiyonuna kurban olmaktan korkan bir ameleyi düşündürdüğünden daha çok Mr. Ford'un kendisini düşündürür. Halk kitlelerinin hayatında eşitlik ve güvenliğin var veya yok oluşu, sıradan bir işçi ile varlıklı bir yazarın birbirinden çok farklı olan bakış açılarına göre verilen hükme bağlıdır. Bu sıradan işçi ile varlıklı yazar, özgürlüğün her ikisi için de normal olarak aynı anlama gelmesine imkân vermeyecek kadar birbirinden uzak ve ayrı olan alemlerde yaşarlar.
Demokrasiye Farklı Bir Bakış
Demokrasi insanlığı eşitler ve müstehcenleştirir, kabalaştırır ve ekonomik çıkarların içinde boğar...
Reklam
İsmail Hakkı İzmirli, İslam'da özgürlüğün yerini vurguluyor, islam'ı bir "eşitlik ve özgürlük dini" olarak tanımlıyordu. Bu, Osmanlı’nın son dönemlerindeki islami modernistler arasında yaygın bir tutumdu. Batı’dan gelen liberal rüzgârlar onları özgürlüğün önemiyle yüzleştirmiş, onlar da bu yeni bakış açısıyla Kur'an'a yeniden ve farklı bir gözle bakmaya başlamışlardı. Örneğin "Herkes kendi fıtratına göre hareket eder" ayeti bireysel özgürlüğe meşruiyet kazandıran bir ayet olarak yeniden yorumlandı. "İnsan için kendi çabasından başka bir şey yoktur" ayeti, özel teşebbüs ve pazar ekonomisi için bir teşvik olarak görüldü. Kur'an'da yer alan "şûra" öğüdü parlamenter demokrasinin temeli olarak alınırken, "kötülükten sakındırma" emri sultanın güçlerini sınırlandırma şeklinde yorumlandı. Bu yorumları destekleyen Müslüman modernistlerden Doktor Hazık, İslam’da keşfettiği liberal değerlerden çok etkilenmişti. 1916’da yazdığı Din ve Hürriyet adlı kitabında, şöyle diyordu: “Nazar-ı ibretle bakınız, dinimizde ne geniş hürriyet sahaları var. İnsan bunları gördükçe sevincinden çıldırıyor.”
Sayfa 135Kitabı okudu
Laiklik
başlık: laiklik laik olmak ne demektir? laiklik kimi zaman dini reddeden bir şeymiş gibi tanımlanıp laik insanlar da neye inanmayıp ne yapmadıkları üzerinden değerlendirilir. bu tanım doğrultusunda, laikler hiçbir tanrıya ya da meleğe inanmaz, kiliselere ya da camilere gitmez ve dini ritüel ve adetlere katılmazlar. bu açıdan laik dünya boş,
Sayfa 191 - kolektifKitabı okudu
Anne babalar, otoritelerini hiçbir şekilde riske atmadan, alçakgönüllülükle, çocukları için son derece önemli olan danışmanlık rolünü kabul etmeli. Bir danışman olarak hiçbir karar dayatmamalı ve kendi bakış açıları kabul görmediğinde de sinirlenmemeli. Temelde olması gereken, çocuğun kendi kararlarının ağırlığını, sorumlu ve etik bir şekilde üstlenmesi; bu, birey özerkliğinin gelişiminde önemli bir biçimlenme uğrağı. Kimse önce özerk olup sonra karar almaya başlamaz. Ozerklik, farklı farklı ve sayısız kararı barındıran bir süreç sonunda gelir. Örneğin neden çocuğunuza, daha küçükken, ödev yapmak için en uygun zamanın hangisi olduğunu sormuyor ve çocuğunuzu bu konuda birlikte karar almaya teşvik etmiyorsunuz? Neden ödev yapmak için en uygun zaman hep anne ve babalar için uygun olan zamandır? Çocuğun, diğer herkes gibi, kendi özerkliğini oluşturma sürecinde yer alma hakkını ve görevini vurgulama firsatı neden heba ediliyor? Kimse, bir başkasının özerkliğinin öznesi olamaz. Öte yandan hiç kimse, yirmi beş yaşına gelince birdenbire olgunlaşmaz. Ya her geçen gün biraz daha olgunlaşırız, ya da olgunlaşamayız. Özerklik, bir kendi olma sürecidir, bir olgunlaşma, olma sürecidir. Bu ise bir gün de olacak bir iş değil. Özerklik pedagojisi, karar ve sorumluluk almayı teşvik eden, bir başka deyişle özgürlüğe saygı duyan deneyimlere odaklanmalı.
Sayfa 148Kitabı okudu
Reklam
Farklı bir bakış açısı !
Fakir bir şair, ne bu zamanlarda ne de son 200 yıldır bir köpeğin şansına bile sahip olamamıştır . İngiltere’de doğmuş olan fakir bir çocuğun, o muhteşem eserlerin doğmasını sağlayan düşünsel özgürlüğe kavuşmasının umudu,Atinalı bir kölenin oğlundan sadece biraz daha fazladır.Kadınlar Atinalı kölenin oğullarının sahip olduğu düşünsel özgürlükten bile daha azına sahiplerdi .O halde , kadınların şiir yazmak için , bir köpeğin şansı kadar bile şansları yoktu.
Sayfa 118Kitabı okudu
48 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.