Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
131 syf.
·
Puan vermedi
"Anlıyor ve görüyordu ki, her şey gelip geçiciydi.Baki olansa yalnız Allah'tı." . "Ve ben ölüyüm sanki.Ölmemiş bir ölüyüm sanki." . "Dışarda aradığın her şeyin kendi içinde bulunduğunu, yakutların, zebercetlerin, elmasların kendi göğsünde saklandığını keşfedeceksin." . "Kimi zaman insan dışarda esir, zindanda özgürdür.Asıl özgürlük, ruhun özgürlüğüdür.O da ancak Tanrı sevgisi ile gerçekleşir." . "Sanki hayat, insan yürümeye başladıktan sonra, durmadan yürümekti." . . . Sezai Karakoç'un bu kitabında genel olarak ölüm,ilahi aşk, dünya, yalnızlık vb. temalara yer verilmiş.12 hikayeden oluşan bu kitapta hemen hemen her sayfa da alti çizilecek yerler bulmak mümkün. Portrelerden kasıtta bu temalarin insanlara nasil sirayet ettiği, onlar üzerinde nasıl şekillendiği söz konusu.İnsanin ölümle, yalnızlıkla nasıl dile geldiği. Ve kitabın en sonunda şöyle bir kısım geçer: "O evini bulmuştu.Sira bendeydi.Dişari çıktım ve yeni bir ev aramaya koyuldum." Burada yeni evden söz edilen belki de cennettir.Belki de başka bir şey. Siz nasıl anlamlandirirsaniz işte.Zaten hikayenin adi da"Kiralik Bir Ev" bunun dünya ile bir bagdasiklik kurulduğu kanısındayım. Sezai Karakoç hikâyeleriyle de kelime oyunu sunmuş bizlere. Ne hoş ama. Herkese keyifli okumalar olsun o zaman.
Portreler - Hikayeler II
Portreler - Hikayeler IISezai Karakoç · Diriliş Yayınları · 2000228 okunma
Ülke dışımda, şehir içimde.
-Günaydın. -Günaydın Ahmet. -Aymamış, niye yalan söylüyorsun... Gözlerimin etrafındaki sarı halkalar gece mor'a dönüşmüş sanırım. Her gün sabahın köründe buraya gelmekten bıktım. Bugün bari hava iyi olsun diye umarak incecik bir ceketle çıkıyorum, yine it gibi titriyorum. Sonbahar güzelde bu şehre İlkbahar gelmiyor. Nisan 13, hava 8
Reklam
536 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
57 günde okudu
GERÇEK BENİM KUTSALIMDIR.!!!
" Lermontov uzun yaşasaydı, bizler halkın gerçeğini kabullenmiş, belki de halkın acıları için ağıtlar yakan, halkın gerçek savunucusu büyük bir ozana sahip olurduk" demiş Dostoyevski. Lermontov' un hayatı kısaca; Üç yaşında annesini kaybeder ve kısa bir süre sonra babası evi terkeder. Büyükannesiyle yaşamaya başlayan Lermontov, ilk kez
Özgürlüğün Son Oğlu
Özgürlüğün Son OğluMihail Yuryeviç Lermontov · Yapı Kredi Yayınları · 202079 okunma
184 syf.
·
Puan vermedi
Osmanlı'dan başlayıp İsrail-Filistin savaşına kadar uzanan uzanırkende içinde 4 kuşağın hikayesini paylaşan paylaşırkende okuyucuyu sarıp sarmalayan harika bir kitap var karşımızda. Yazarın dili sade akıcı ve merak cezbedici. Evet bir padişah soyu var İsyan anlatırken diyor zaten benim hikayem ben doğmadan başlamıştı... evet ana karakterimizin adı İsyan daha önce hiç bir baba çocuğuna vermemiştir bu ismi diyor ve doktor olma hayalleri ile gittiği fransadan bir direnişin lideri olarak dönüyor... sonra birden kendinizi aşk ın içinde buluyorsunuz öyle bir aşk ki yaşanmışlık bir avuç uzaklık bir ömür ama sonra kavuşma yeniden gerçekleştiğinde hala aymı aşk.. isyan ve claranın kelimenin tam anlamıyla beklenmedik ayrılığı, bir kardeşin akıl almaz oyunu... Bir savaşta doğan aşk bir savaşda gelen aşk acısı yine bir savaşla gelen özgürlük.. Ey savaş sen nelere kadirsin...
Doğu'nun Limanları
Doğu'nun LimanlarıAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 202132,3bin okunma
.... çünkü özgür olmalı; aşk ancak özgürlükte vardır; eğlence ve sonsuz zevk ancak özgürlükte vardır. Çünkü onun, adeta, doğal bir zorunlulukmuş gibi kollarıma düşmesini amaçlıyor ve her şeyi, onu bana yerçekimi gibi getirecek şekilde ayarlamaya çalışıyorsam da, onun ağır bir vücut olarak değil, bir tin olarak ruhuma düşmesi de önemlidir. Bana ait olacaksa bile, yalnızca bir yük gibi, estetikten yoksun bir tarzda üstüme yüklenmemeli. Ne fiziksel açıdan bana dayanmalı, ne de manevi bir zorunluluk olmalı. İkimizin arasında yalnızca gerçek bir özgürlük oyunu egemen olmalı. Öyle hafif olmalı ki kolumda taşıyabilmeliyim.
Sayfa 70
Michel Foucault - Delilik, Bütünsel Yapı “Delilik şüphesiz aptallıktan iyidir.” Kuşkusuz, insanların davranışında ve dilinde, toplumun belirli bir tavır takındığı bazı olgular karşısında hassasiyet göstermeyecek kültür yoktur. Bu insanlara ne tamamen hasta ne suçlu olarak ne tamamen büyücü ne de sıradan insanlar olarak davranılır.Bu insanlarda,
Reklam
aşk ancak özgürlükte vardır;
Eğlence ve sonsuz zevk ancak özgürlükte vardır. Çünkü onun, adeta, doğal bir zorunlulukmuş gibi kollanma düşmesini amaçlıyor ve her şeyi, onu bana yerçekimi gibi getirecek şekilde ayarlamaya çalışıyorsam da, onun ağır bir vücut olarak değil, bir tin olarak ruhuma düşmesi de önemlidir. Bana ait olacaksa da, yalnızca bir yük gibi, estetikten yoksun bir tarzda üstüme yüklenmemeli. Ne fiziksel açıdan bana dayanmalı, ne de manevi bir zorunluluk olmalı. İkimizin arasında yalnızca gerçek bir özgürlük oyunu egemen olmalı. Öyle hafif olmalı ki kolumda taşıyabilmeliyim.
Bir Tren Yolculuğu: Önemli Olan Yolda Olmak Chiang Mai; Tayland’ın kuzeyinde yer alan bu kente doğru, Bangkok’tan yaptığım tren yolculuğu benim için sanki düşten başka bir şey değildi. Yolda olmak ve yolculuk artık gittikçe tuhaflaşan bir hal almıştı benim için. 638 gündür dünyanın öte ucunda süren yolculuğumun, ortalarından bu yana, gittikçe
Bir çocuk vardı hep sorgulardı. Dünyayı ,dünyaya bırakılışını,yıldızları ,gökyüzünü,dağları ,insanları .. Hep bir anlam arardı, gerçekten nefes almasını gerekli ve değerli kılabilecek anlamlı bir amaç, gözlerinin aramaktan usanmadıgı tek şey idi. O etrafındaki insanlar gibi değildi,yemek içmek onun için hayatta kalmak için yapılması zorunlu
Kendi yalnızlığından korkan iki kişi biraraya geliyor ve bir oyuna başlıyorlar aşk oyunu.
Sayfa 167Kitabı okudu
Reklam
Yeryüzünün Lanetlileri Kitabına J.P.Sartre Yazdığı Önsöz
1961 TARİHLİ BASKIYA ÖNSÖZ Jean Paul Sartre Kısa bir süre öncesine dek yeryüzünün nüfusu iki milyardı: beş yüz milyon insan ve bir buçuk milyar “yerli”. Birinciler “Söz”e sahipti, ötekilerse bu sözü ödünç almışlardı. Bu ikisi arasında aracı olarak hizmet veren satılmış kralcıklar, derebeyler ve tepeden tırnağa sahte bir burjuvazi vardı.
Bana hiçbir şey borçlu olmamalı, çünkü özgür olmalı; aşk ancak özgürlükte vardır; eğlence ve sonsuz zevk ancak özgürlükte vardır. Çünkü onun, adeta, doğal bir zorunlulukmuş gibi kollarıma düşmesini amaçlıyor ve her şeyi, onu bana yerçekimi gibi getirecek şekilde ayarlamaya çalışıyorsam da, onun ağır bir vücut olarak değil, bir tin olarak ruhuma düşmesi de önemlidir. Bana ait olacaksa da, yalnızca bir yük gibi, estetikten yoksun bir tarzda üstüme yüklenmemeli. Ne fiziksel açıdan bana dayanmalı, ne de manevi bir zorunluluk olmalı. İkimizin arasında yalnızca gerçek bir özgürlük oyunu egemen olmalı. Öyle hafif olmalı ki kolumda taşıyabilmeliyim.
Sayfa 67 - epubKitabı okudu
Geri16
105 öğeden 91 ile 105 arasındakiler gösteriliyor.