Erkek Doğrama Cemiyeti Manifestosu çeşitli başlıklar altında toplanmış erkeklerin kanını donduracak türden maddeler, çok kaba ve iddialı yorumlar içeren bir metindir.
Korkunç kin ve nefretin dışa vurumu olarak değerlendirebileceğim bu kitabın yazılış hikayesi, sebebi acaba nedir? Bu olumsuz duygulara sebep
Ebru Ince 'in düzenlemiş olduğu etkinlik sayesinde bu sözü, "Mart ayı, Aziz Nesin ayı" na evirmiş bulunuyoruz. Dertse dert, hüzünse hüzün, mizahsa mizah, yergiyse yergi, edebiyatsa edebiyat...Hepsi en sağlamından, temeline kadar!
Ne mutlu ki, bu ay, platformda sağımız, solumuz,
"Sana buraya bazı şeyler koyuyorum. Yol boyunca aklında olsun. lazım olursa açar okursun. Olmazsa da olsun, bir zararı yok, burada dursun."
Birhan Keskin, fakir kene
"Sabahları kitap mürekkebinin kokusunu içime çekmeyi severim."
23 sayfalık ama 10 dk bile sürmeden bitirebileceğiniz çok farklı bir şiir kitabı... Hiç hafife almadan okursanız mutlaka o ince zekayı kavrarsınız ama her şeyden önce benim için bu mini kitabın değeri Pablo Neruda gibi bir adamı ilk defa bu sayede tanımak oldu.
Merak edip hayatını, eserlerini vesaire inceledim ve devamında çokça Pablo Neruda
AHMED ARİF, “HASRETİNDEN PRANGALAR ESKİTTİM” KİTABININ YAYINLANMASINI ANLATIYOR.
Cüneyt Arcayürek arkadaşım. O zaman Hürriyet gazetesinin Ankara temsilcisi. Bir gün bana dedi ki: “Bobin artığı sonsuz kâğıt var. Senin kitabını basalım. Hürriyet gazetesinin satıldığı her büfeye koyarız. Peşin de sana elli bin lira verelim. Bütün geliri de senin
_İnsanIar, kuşIar gibi uçmayı, baIıkIar gibi yüzmeyi öğrenmişIer ama insan gibi yaşamayı öğrenememişIer.
_Görmek isteyenler için ışık, istemeyenler için karanlık vardır.
_Hiçbir şeyi kendisi kadar sevmeyen insan, sevdiği varlıkla, kendi kendisiyle baş başa kalmaktan çok hiçbir şeyden korkmaz. Her şeyi kendi için arar ama en çok kendinden kaçar.
Geri dönüyoruz gizli taçyaprağına
çekirdeğe, yarı saklı köke
ve orada, ansızın, işte biz
kendimiz işte katkısızlık, unutuluş
ve gerçeklik olarak
dört duvar arasında tek derimizin
iki kılıcı arasında yaşamının ve ölmenin
Dünya Barış Konseyi 22 Kasım 1950’de Nâzım Hikmet’e, Pablo Picasso, Paul Robeson, Wanda Jakubowska ve Pablo Neruda ile birlikte Uluslararası Barış Ödülü’nü layık gördü. Nâzım Hikmet törene katılamadı ve ödülünü Neruda aldı. Nâzım Hikmet’in şairliğiyle ilgili “Biz onun yanında şair bile olamayız” demişliği vardır.
Neden öldün Nâzım? Senin
Şaşırdı yatak odaları
bozduğum zaman sessizliği.
Orada kalakaldılar
dertleri, rüyalarıyla,
uyanık kalmıştı belki
uyuyanlar orada:
oradan girdiler ölüme
söküldü yataklar,
ve battı yatak odaları
su alan gemiler gibi.
Aragon Moskova ile ilgili haberler almak istiyordu. Ülkemizin kültür yaşamındaki gelişmeler yakından ilgilendiriyordu onu. Moskova’da gerçek bir lirizm patlaması yaşanmasından dolayı çok mutluydu. Tvardovski’den ve onun yönetiminde çıkan Novıy Mir dergisinden bahsetti uzunca bir süre. Derginin düzyazı ve bilgilendirme açısından oldukça başarılı
Neyin var?"
"Efendin Don Pablo?"
"Sanki direk gibi dikilip kaldın orada."
Mario başını çevirdi, aşağıdan bakarak şairin gözlerini arandı:
"Bir mızrak gibi saplanmış olarak mı?"
"Hayır satrançtaki kule kadar hareketsiz."
"Porselen bir kediden daha mı durgun?"
Neruda kapının kolunu
Dünya Barış Konseyi 22 Kasım 1950’de Nâzım Hikmet’e, Pablo Picasso, Paul Robeson, Wanda Jakubowska ve Pablo Neruda ile birlikte Uluslararası Barış Ödülü’nü layık gördü. Nâzım Hikmet törene katılamadı ve ödülünü Neruda aldı. Nâzım Hikmet’in şairliğiyle ilgili “Biz onun yanında şair bile olamayız” demişliği vardır.
Neden öldün Nâzım? Senin
Bir yıl sonra Nâzım Hikmet Viyana'da Dünya Barış Konseyinin kurultayına katılır.Eski arkadaşı Zekeriya Sertel'i de orada görünce sevinir.İlya Ehrenburg,Pablo Neruda,George Amodo gibi ünlü yazarlar da kurultaya gelmişlerdir.Şili'nin büyük şairi Neruda bir ara Sertel'e döner,parmağıyla Nâzım Hikmet'i göstererek:
"Bu adamın kadrini bilin"der."Biz onun yanında şair bile sayılmayız."