Bu kitaba inceleme yazmayı düşünmüyordum ama kendime de hatıra olarak kalsın bu yazım. Bu kitap bir şiir kitabı. Tür olarak öyle geçiyor ama bence şiir kitabı değil. Şiir gibi. Nesir gibi. Öykü gibi. Deneme gibi. Bunların hepsi gibi, ara tür desek yeri: ŞİİRİMSİ. Asla başarılı bir kitap da değil. Öyle kaliteli şiir kitapları gördü ki bu gözler,
Bir cinayet ve cinayeti çözmeye çalışan Nevzat başkomiser, yardımcısı Ali ve kriminolog Zeynep'in maceraları..
Bunun dışında konuyu anlatmama gerek yok sanırım. Zaten anlatsam spoiler olur. O yüzden es geçiyorum..
Normal polisiye kitapları hepimiz biliriz. Mükemmel bir polis.
Yakışıklı/Güzel şüpheliler.
Kusursuz bir cinayet.
Ve sonunda kitapta
İlginç bir eserdi okuduğum. "İlginç" kullanabileceğim sıfatlardan sadece bir tanesi. Bunun yanına "çarpıcı"yı da ekleyebilirim ve ekledikçe de eklerim.
İki psikopatı gözetlemek ve yaşadıklarına tanıklık etmek herkese nasip olmaz, dolayısıyla kendimi şanslı sayıyorum. Ama şunu da itiraf etmeliyim ki çok korktum, onları gizlice
Kendimi bildim bileli mektuplara ayrı bir sempatim vardır. Ama işte zamane genci olduğumdan mıdır nedir, zahmet edip de sevdiklerime iki satır mektup yazamıyorum. (Bir de yazar olmak istiyorum. Peh bana) Bundan sonra en az ayda bir mektup yazmak ödev olsun bana. ^^
Mektup tarzında yazılan kitapları hep samimi bulurum ve daha çok severim. Ama ilk defa birine yazılmış gerçek mektuplardan oluşan bir kitap okudum. İlkler de her zaman biraz sıkıntılı olur ne yazık ki..
Bazı mektuplar çok güzeldi. Kafka'nın sevgisini ifade ediş biçimi, mektupların sonuna ismi yerine "senin" yazması ve güzel konulara değinmesi çok hoşuma gitti.
Ama bazı mektuplar çok sıkıcı ve bunaltıcıydı. Sürekli hastalıktan bahsetmesi, neredeyse her mektupta bahsettiği uykusuzluk problemi ve yersiz abartıları beni boğdu. Kafka amca, sen bir psikoloğa görün derim. Resmen hastalık hastasısın..
Ha birde, kendimi sanki başkalarının özel hayatını dikizleyen 3. şahıs gibi hissettim. "/
Kısa bir Not: Sevdiklerinize mektup yazın sevgili okurlar. ^^
Keyifli okumalar..
Keyifli yazmalar..
"Nesneler bazen geçmişle gelecek arasında bağ kurmaya yarar."
Brüksel'de yaşayan gazeteci Murat Bora bitpazarından satın aldığı sehpanın onu tarihin karanlık sayfalarında bir yolculuğu çıkaracağını nerden bilebilirdi? Taa ki satın aldığı sehpanın Sultan II.Abdülhamit’in elinden çıkma olduğunu öğrenene dek.
Yok Çünkü Telefisi
Muzaffer Akar 'a ithaf ediyorum.
Kavramlarla düşünürüz. Kavramların da tanımları yapılmıştır. Amaç birbirimizi anlamak ya ondan. Bu bize anlama ve düşünmede hız verir. Kavramı duyduğumuz an kafamızda onun yapılmış tanımı belirir ve spekülasyonun önüne geçeriz bir nebze. Roman
Dostoyevski'nin ilk kitabı, mektup roman, şu yaşında yazmış falan gibi konulara girmeyeceğim elbette, zira hepimiz tabiri caizse bu girişlerden "kustuk."
Ben kitabın kendi düşüncelerimle ilgili olan kısmından bahsetmek istiyorum,zira kitabın nasıl olduğu ile alakalı zaten çok inceleme var ve kitabı kimin yazdığı da ortada, çok da yoruma