Roman Hakkındaki AçıklamalarımSerencam adlı bölüm ile başlayan
Kılavuzun Pusulası , alışılmışın aksine sondan başlıyor. Mazi adlı bölüm ile geçmişe dönülüyor. Bu bölümde üniversite eğitimi için ailesinden uzaklaşarak şehir dışına giden ve tek başına bir evde yaşama tutunmaya çalışan Orkun Arıkan, gizemli rüyalar görmeye başlar ve tuhaf
Merhaba değerli okurlar. Yanlış anlaşılmaların önüne geçmek için destek ekibi adına bu iletiyi yazma gereği görüyoruz.
Öncelikle belirtelim ki, sıkı okurluk, yeni okurluk kademelendirmeleri sistem tarafından otomatik olarak ayarlanmaktadır. Profilinizde bu ibarelere tıkladığınızda neden sıkı okur olmadığınızı şeffaf bir şekilde
“Başka bir gezegene, oradaki kayaların yapısını incelemek için araç gönderebilecek kapasiteye sahip bu şizofrenik insanlık, milyonlarca insanın açlıktan ölmesini umursamayabiliyor. Mars’a gitmek, yanı başındaki komşuya gitmekten daha kolay görünüyor.” Demiş Jose Saramago 1998 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü aldıktan sonraki konuşmasında. Aslında
Söylesene: Hiç intihar etmeyi düşündün mü? Hiç mi? O halde okumaya yeltenme! Peki neden? Bir travma mı yaşadın? Bıçağı bileklerine geçirmeden veya soğukkanlı bir şekilde şah damarını kesmeden önce soğuğu hissettin mi? Ürpertiyi ensende alabildin mi? Yoksa bütün bunlara rağmen hayati zevkler, şaşalı geçici hevesler ve korku seni alıkoyup vaz mı
Fakat, Allah kahretsin, insan anlatmak istiyor albayım; böyle budalaca bir özleme kapılıyor. Bir yandan da hiç konuşmak istemiyor. Tıpkı oyunlardaki gibi çelişik duyguların altında eziliyor. Fakat benim de sevmeğe hakkım yok mu albayım? Yok. Peki albayım. Ben de susarım o zaman. Gecekondumda oturur, anlaşılmayı beklerim. Fakat albayım, adresimi bilmeden beni nasıl bulup anlayacaklar? Sorarım size: Nasıl? Kim bilecek benim insanlardan kaçtığımı? Ben ölmek istiyorum sayın albayım, ölmek. Bir yandan da göz ucuyla ölümümün nasıl karşılanacağını seyretmek istiyorum. Tehlikeli oyunlar oynamak istiyor insan; bir yandan da kılına zarar gelsin istemiyor. Küçük oyunlar istemiyorum albayım.
İncelemeye başlamadan önce sizinle bu kitapla ilgili çok şaşıracağınız, sıra dışı bir bilgi paylaşmak istiyorum: Dostoyevski bu kitabı kumar borcunu ödemek için sipariş üzerine sadece 25 gün........
Kızmayın hemen, küçük bir şakaydı arkadaşlar... :) Bu kitap hakkında konuşurken bu bilgiyi vermeyenleri Sibirya'ya kürek cezasına
Paşam çok içiyorsunuz. Halkın dedikodusu bitmiyor. Biraz azaltsanız mı? deyince, Mustafa Kemal gülümsemiş...
Başka bişey konuşuyorlar mı peki Salih? demiş.
Hayır Paşam. Varsa yoksa içkiniz
Elini Bozok'un omzuna koymuş; Biz yedi cephede savaştık Salih.. Bir Vatan var ettik, Cumhuriyet'i ilân ettik. Bak kendin söylüyorsun, çaldı çırptı, vatanı sattı diyemiyorlar ya, bırak konuştukları içkimiz olsun...
Önyargıyı muhteşem şekilde anlatan bir yazı.
"SEKSSİZLİK"
¶¶Günaha bulaşmadan kadın ya da erkek olunmuyor bu âlemde hekimbaşı. Bulaşmaya da değmiyor. Aslında yapmamız gereken hormonlarımızı görmezden gelmekti. Yapamadık; evdeki “vitrin”de Lacan vardı da biz mi okumadık? Cennetten zaten kovulmuştuk, cehennemde yer yoktu.
Bazı kitaplar vardır, okurken kendimizden bir parça buluruz. Hatta bazen daha da ileri gider: "Bu kadarı da olmaz, bu kitap beni anlatıyor!" deriz.
Hayatın bazı dönemlerinde öyle bir ruh haline bürünüyorum ki... İsmini veremediğim bir ruh haliydi, artık bir ismi oldu: OBLOMOVLUK.
Nazım Hikmet'i sever misiniz?
Hadi canım, nereden