Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Komünist devrim Rusya değil Almanya’da beklenirken..
Avrupa’nın en büyük sosyalist partisi olan Alman Sosyal Demokrat Partisi (SPD), 4 Ağustos 1914’te Reichstag’da (Alman parlamentosu) oybirliğiyle savaş kredilerini kabul etti. SPD böylelikle 10 milyon kişinin öleceği bir emperyalist savaşa desteğini sunuyordu. Karar Avrupa Solunu sersemletti. Bu, Rus devrimci Nikolay Buharin’e göre “hayatımızın en büyük trajedisi” idi. Alman Sosyal Demokrasisinin teslim olması”, diyordu Troçki, “beni savaşın ilanından daha fazla şaşırtmıştı”. Lenin, gazetede okuduğunda ilk önce bunun düzmece bir haber olduğunu düşünmüştü.
Merkeziyetçilik ve Devletçilik üzerine Hitler
Bizim hususi devletleri, merkeziyete karşı mücadeleye sevk etmemiz, milli Almanya'nın menfaatleri için olmalıdır. Bavyera Halk Partisi, adi bir menfaatperestlikle Bavyera'nın hususi haklarını müdafaa ettiği müddetçe, biz Nasyonal Sosyalistler bu durumdan istifade ederek, kasım inkılabının ortaya çıkardığı rejimi yıkmak için çalışacağız. Bu hareketimiz de milletimizin yüksek menfaatleri için yapılacaktır. Reich lehine devletleştirme denilen bu faaliyetin, büyük kısmı itibariyle hakikatte bir birlik olmadığı kanaatindeyiz. İşte bu kanaat, şimdiki merkeziyetçilik faaliyetine karşı olmamızın üçüncü sebebini teşkil etmektedir. Yapılacak olan iş, kapıları ve kasaları, inkılap taraftarı partilerin tatmin olmak bilmeyen hırslarına açık tutacak olan müesseseleri, hususi devletlerin elinden almaktan ibaret olacaktır. Almanya'nın tarihinde iltimas ve rüşvet hiçbir zaman bugünkü demokratik cumhuriyette olduğu kadar yüzsüzce ve adi bir şekilde memlekete yayılmamıştır. …Devlete kendisine ait olmayan ve teşebbüs etmesine hakkı bulunmayan işler verilmemelidir. …Her merkezileşme teşebbüsü bizim muhalefetimizle karşılaşacaktır. …Nasyonal Sosyalist fikirlerin zaferi ne kadar büyük olursa, bahşedeceği bireysel özgürlükte o kadar büyük olacaktır.
Sayfa 435Kitabı okudu
Reklam
Okur yazar insanlarımızın sayıca az olduğu o dönemde, okur yazar ve güçlü bir hitabet yeteneğine sahip olan Gani Girici, Cumhuriyet Halk Partisi tarafından görevlendirildi. Cumhuriyet'in nasıl bir yönetim tarzı olduğunu, halkımıza ve ülkemize ne büyük yararlar sağlayacağını anlatmaya çalıştı. Sosyal ilişkileri güçlü olduğu için Cumhuriyet Halk Partisi'nin her kademesinde görev yapu. 1960'taki 27 Mayıs Darbesi sonrasında Tahkik Kurulu üyeliğine getirildi. Gani Girici, 30 Haziran 1921'de, Atatürk'ün kurduğu Çocuk Esirgeme (Himaye-i Etfal) Kurumu'nun Adana'daki ilk kurucuları arasında yer almıştır. Hizmetlerini sürdürürken, Vali Mukadder Öztekin ve Müftü Mehmet Uyanık ile birlikte, 6 Aralık 1963'te, şimdiki Çocuk Esirgeme Kurumu binasının temelini atarak başkanlığını yapan ve 1 Aralık 1965'te yeni binanın açılışını gerçekleştiren Gani Girici'ye Türkiye Çocuk Esirgeme Kurumu tarafindan ‘Altın Hâtıra Madalyası’ verilmiştir. Eski adı Tayyare Cemiyeti olan Türk Hava Kurumu Adana Şubesinin açılmasına öncülük ederek Adana'da ilk Tayyare Piyangosunun satışına destek vermiş, şehrin belli başlı semtlerinde piyango bileti satış yerleri açılmasını ve halkın bu çekilişlere katılmasını teşvik etmiştir. Bu sebeple Adana Şubesinin başarılı olmasındaki gayret ve hizmetleri dikkate alınarak; Gani Girici, Tayyare Cemiyeti Genel Merkezinin 8 Haziran 1928 tarih ve 133 sayılı kararı ile 'Alın Murassa Madalya' ile taltif edildi.
Abdülgani Girici (1901-1989)Kitabı okuyor
Gani Girici, Atatürk'ün Adana Cephesi'ni teftiş için 5 Ağustos 1920'de geldiği Pozantı'da, Pozantı Kongresi, Adana Vilâyeti İdare Heyeti ve kuruluşu sırasında Adana Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'ne, daha sonra yine Atatürk tarafından kurulan Halk Fırkası (Partisi)'na üye olmuştu. 41. Tümene bağlı Teğmen Cemil Cahit kumandasındaki Kumdere Grubu'nun 140 kişilik 3. Bölük Kumandanı olarak ve bir ara Kırıklılı Hamza Bey'in başka bir göreve atanması nedeniyle, Çatalan Seyhan Grubu İaşe Memurluğu görevi yapmış olan bir mücahit gazidir. Zeki, nüktedan, esprili ve hazır cevap bir kişiliğe sahip olan Gani Girici, Milli Mücadele sırasında Pozantı'da basılan Yeni Adana gazetesini merkebinin palanının altına koyup dağıtırken, Ermeniler ve Fransız askerleri tarafından yakalanır. Gazeteleri de bulup çıkarırlar. Hiç bozuntuya vermeyen Gani; "Ben bu gazeteleri dağıtıp, satmıyorum. Aksine, General Dufieux'nun emrinde çalışıyor, bu gazeteleri altın karşılığı topluyorum." diyerek cebinden çıkardığı bir kaç altını gösterir. Birbirlerine şaşkın bakakalan Fransızlar, onu serbest bırakırlar.
Abdülgani Girici (1901-1989)Kitabı okuyor
Enver Paşa, bir de 3. Enternasyonal'in ideolojik doğ­rultusunda komünist partisi kurar. Bu komünist partisinin adı « Halk Şuralar Fırkası » dır.
Sayfa 16
Kayda değer bir Merkezileşme ve siyasal güç üzerinde sıkı bir kontrol olmaksızın, ne Güney Kore askeri eliti ne de Çin komünist partisi kayda değer ekonomik reformlar gerçekleştiremezdi.
Reklam
Bu önerme Aşk'tan çok, Av partisi gibi sanki:)
***** Aslında, aşkta kadınların işi iki kat daha fazladır: Erkekleri elde etmek ve onları kaçırmamak. *****
Sayfa 54 - SAYKitabı okudu
Daha önce Osmanlı Devleti'nin de "Göç ettirilen Ermenilere kötü davrananları" yargıladığını ve bunlardan bazılarını da cezalandırdığını belirtmiştik. Son günlerde Ermenilerin ve Ermeni yanlılarının yeni bir asılsız iddiası daha ortaya atıldı. Osmanlı Devleti'nin yaptığı yargılamaları Ermeniler ve Ermeni yanlıları "Osmanlı Devleti de soy kırımı kabul etti ve yapanları yargıladı" gibi dayanaksız bir iddia içindeler. Soy kırım Osmanlı Hükümeti tarafından kabul edilmiş ve bunu gerçekleştirenler yargılanmış değildir. Yargılama göç ettirilen Ermenilere, göç yollarında ve konaklama yerlerinde saldıran, kötü davranan, eşyalarını, mallarını çalanlarla, bunları önlemek için gerekli tedbiri almayan yöneticiler içindir. Daha önce de söylediğimiz gibi yargılananlar arasında Ermeni olanlar da vardır. Bu arada Osmanlı Devleti'nin kurduğu bu mahkemelerde görev alanlar, -amansız denilebilecek kadar İttihat ve Terakki Partisi mensuplarına düşman olan Hürriyet ve İtilâf Partisi yanlılarıdır. Bu yüzden bu mahkemelerde verilen kararların ve ifade edilen rakamların adaletin yerine getirilmesinden çok siyasî düşmanlara zarar verme, onlardan öç alma duygusuyla alındığını gözden uzak tutmamak lâzımdır. Divan-ı Harbî-i Örfî kararlarını bu çerçevede değerlendirmek daha gerçekçi olacaktır.
Sayfa 14 - Sözde SoykırımKitabı okudu
Süleymancıların, Saadet Partisi ve gene İslamcılara yakın duran BBP gibi partiler dururken milliyetçi kimliği, Susurluk olayında ortaya çıkan kirli ilişkileri ile tanınan M. Ağar'ı desteklemesi, Süleymancıların nereden nere­ye savrulduklannın da bir göstergesidir.
Toplum, insanlardan beklediği faziletlerin hiçbirine kendisi yanaşmaz; her an cinayetler işler, ama sözle işler; güzeli gülünç hale getirerek nasıl küçültürse, alayla da fena hareketlere sebep olur; babalarının ölümüne fazla ağlayan oğulları alaya alır, kâfi derecede ağlayamayanları ayıplar, halbuki kendisi daha soğumamış ölülerle uğraşır, bu işi kendine eğlence yapar. Bayan Claes'in öldüğü akşam da, iki iskambil partisi arasında mezarına birkaç çiçek serptiler, kupa yahut maça ararken güzel meziyetlerini övdüler; nihayet müşterek teessürün alfabesi olan, Fransa'nın bütün şehirlerinde, hep aynı eda ile, hep aynı duygu ile, her an söylenen birkaç acıklı cümleden sonra, mirasının tutarını hesaplamaya koyuldular.
Sayfa 141 - Milli Eğitim Yayınları 1965 BaskısıKitabı okudu
Reklam
Daha önce Osmanlı Devleti'nin de "Göç ettirilen Ermenilere kötü davrananları" yargıladığını ve bunlardan bazılarını da cezalandırdığını belirtmiştik. Son günlerde Ermenilerin ve Ermeni yanlılarının yeni bir asılsız iddiası daha ortaya atıldı. Osmanlı Devleti'nin yaptığı yargılamaları Ermeniler ve Ermeni yanlıları "Osmanlı Devleti de soy kı­rımı kabul etti ve yapanları yargıladı" gibi dayanaksız bir iddia içindeler. Soy kırım Os­manlı Hükümeti tarafından kabul edilmiş ve bunu gerçekleştirenler yargılanmış değil­dir. Yargılama göç ettirilen Ermenilere, göç yollarında ve konaklama yerlerinde saldı­ran, kötü davranan, eşyalarını, mallarını çalanlarla, bunları önlemek için gerekli ted­ biri almayan yöneticiler içindir. Daha önce de söylediğimiz gibi yargılananlar arasın­ da Ermeni olanlar da vardır. Bu arada Osmanlı Devleti'nin kurduğu bu mahkemeler­ de görev alanlar,-amansız denilebilecek kadar İttihat ve Terakki Partisi mensuplarına düşman olan Hürriyet ve İtilâf Partisi yanlılarıdır. Bu yüzden bu mahkemelerde verilen kararların ve ifade edilen rakamların adaletin yerine getirilmesinden çok siyasî düş­manlara zarar verme, onlardan öç alma duygusuyla alındığını gözden uzak tutma­mak lâzımdır. Divan-ı Harbî-i Örfî-kararlarını bu çerçeve de değerlendirmek daha ger­çekçi olacaktır.
Emre Kongar'm Türkiye'de yazma serüvenine başlama­sı tam da l 960'lı yılların sonlarına rastlamaktadır. Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni bitirdikten sonra bir yıl kadar Ameri­ka Birleşik Devletleri'nde bulunmasını müteakip Hacette­ pe Üniversitesi'ne Sosyal Çalışma Yüksek Okulu'nu kur­ mak üzere müdür olarak atanmıştır. Başlamasını takip eden günlerde de Türkiye' de başat olan eğilim çerçevesinde gün­cel düşünsel hayat içinde bir yer edinmiştir. Genellikle de Türkiye'deki temel düşünsel doğrultuyla uyumlu olmuş­tur. Kitaplarım çıkarmay a başladığı dönem de 12 Mart dar­ besinin hemen sonrasına rastlamaktadır. Yazdıklarının an­ lamlandırması açısından bu durumun özel bir önemi var­ dır. Öğretim üyesi ve aydın olarak temel vasıflarından biri fazla yazması ve yazdığı dönemdeki düşünsel ortama uyum sağlama endişesidir. 1970'li yıllarda Türkiye'de entelektüel iktidar bir anlamda Marksistlerdedir. Bunun yanında Cum­ huriyet Halk Partisi'nde somutlaşan sosyal demokrasi de ik­ tidara yakın bir yerde durmaktadır.
Sayfa 74 - İletişim yayınları 2018Kitabı okudu
Suriye ve Lübnan
Suriye'de hâlen kullanımda olan sözünü ettiğim bu Osmanlı ondan kalma vagonlara yığılıp Suriye içlerine girmek sadece ka- çakçıların değil, bazı turist öğrencilerin ve gençlerin de ilginç bir sporuydu. Bizim nesilden birçok kişi Avrupa şehirlerinden evvel Suriye ve Lübnan gezileriyle dünyaya açılmıştır. Garip bir etkilenme süreci yaşanırdı; kıtlık içindeki Türkiye gençliği Lübnan'ın görgüsüz tüketiciliğini Avrupa uygarlığı olarak de- ğerlendirir, Suriye'nin gelenekselliğini gericilik olarak görür, bazıları da Baas Partisi'nin meydanlardaki afişlerini veya sokak tiyatrosu misali gösterilerini ilericilik ve sosyalizm zannederdi.
Aferin Aklını Kaçırmış Partisi Mensupbarı size
Yılda bir milyona yakın domuzun kesilip piyasaya dağıtıldığı gerçeği karşısında yetkililerin ve Müslüman hal- kın bugüne kadar sessiz kalması, bu sessizliğin yanında, artık marketlerde rahatlıkla raflarda yer alması utanılacak ve üzerinde bir hayli düşünülmesi gereken bir konudur ve bu sessiz kalış bugün önümüzde gördüğümüz üretimde ve tüketimdeki ve satış yerlerindeki rahatlığı ve bu rakamsal artışı ortaya çıkarmıştır.
Siyaset
Saadet Partisi'yle TKP arasında kararsızlık yaşıyordum. Genellikle muhafazakar bir insanımdır ama komünizm heyecanını da her zaman yaşamak istemişimdir.
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.