Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kadın, yaşama şimdi, şu an, sıkı sıkı sarılmanın sebeplerini öyle güzel yakalıyor ki. Sıkılganlıkla, sürekli şikayet etmekle, kendine acımakla harcanacak vakit yok. ''Şu an'' yaşa, gürleyerek yaşa, raks et, oyna. Toprağa girene kadar dünyanın acılarını haykır ve aynı zamanda hazlarına sarıl. ''Dünyevileşmek''ten korkma. Dünya için geldik. Dünya için yaşamayı beyhude addeden kibirli domuzları umursama. Dünya için yaşamayı, nefs adlı efendiye köle olmak gibi hallere benzetenlere gül. Ölümsüz ruhlarının akıbetiyle kafalarını bozmuş cimri ruh hastalarının büyüklük taslamaları kafanı bozmasın. Umduklarını bir insanda bulamayınca, uçan spagetti canavarına aşık olanları iyi düşün. Bizi biz kurtaracağız, uçan spagetti canavarları değil. Bir yaratıcının, yahut the yaratıcının iradesini anlayabildiğini ve o iradeyi takip ettiğini dillendiren, gösteren, anlatan kim varsa, onları düşündüğünde bir tebessüm otursun dudaklarına. Sezgin peygamberin olsun, sen iyi ol, iyilerle olacaksın. Hadi öptüm.
T.T
Gün doğarken umutsuzluğun umudu ile Başakları yeliyle tatlı tatlı raks ettiren kudret ile Bir garibin göğe karşı attığı sevinç narası ile İşte o denli anlamlı, o denli anlamsız seviyorum seni. Tut ellerimden, damarlarımdan akan kan senin ile titresin Bak gözlerime! Kır hayata karşı tasalarımı, elemlerimi Sokrates’in baldıran zehrine, Bruno’nun ateşe, Nesimi’nin derisinin yüzülmesine olan tutkunluğu gibi tutkunum sana. Dinle. İşit. Okşa. Tarumar Et. İste. Mest et. Akla...
Reklam
BİLMİYORUM 1. Geldim, bilmiyorum nereden, ama geldim; Önümde bir yol gördüm, yürüdüm, İstesem de istemesem de yürümeyi sürdüreceğim, Nasıl geldim, nasıl gördüm yolumu? BİLMİYORUM! 2. Bu varlığın içinde yeni miyim yahut eski mi? Özgür müyüm yoksa bağlı bir tutsak mı? Hayatımda kendimi ben mi yönetiyorum, yoksa başkası mı? Bilmek isterdim,
Kant'a göre bir hareketin ödev (Pflicht) olabilmesi için evvela kanuna uygun olması lazımdır. Ancak nasıl hareket etmeli ki hareketin formülü bir kanun haline gelebilsin ve aynı zamanda da ahlâki bir değer taşısın? Bunun için irâdeyi tüm temayüllerden, tecrübelerden, motivasyonlardan ve duyulara dayalı sezgilerden arındırmalıyız. Böylece geriye aklın a priori olan genel pratik kanunu kalır. "Öyle hareket et ki...", diye başlar pratik aklın vaz'ettiği bu düstûr. Evet, öyle hareket etmeliyim ki hareketimin formülü genel bir kanun olabilsin. Öyle hareket etmeliyim ki her durumda başkalarının da benim gibi hareket etmelerini isteyebilmeliyim. Burada şöyle bir soru akla gelebilir: Acaba herhangi bir zorunluluk halinde, sırf bazı insanlara iyilik etmek niyetiyle yalan söyleyemez miyim? Hayır, diyor Kant, bu ahlâki olmaz, çünkü yalanın genel bir kanun halinde ifâde edilme imkânı yoktur. Zira Kant, Ahlâk Metafiziğinin Temellendirilmesi'nde buyuruyor ki: "Kategorik imperatif sadece bir tanedir ve o da şudur: Ancak, aynı zamanda genel bir yasa olmasını isteyebileceğin bir düstûra (Maxime, ilke) göre hareket et." Bundan anlaşılan şudur: Kendin için istediğini başkaları için de istemelisin, isteyebilmelisin
Zorba başını kaşıdı. "Kalın kafalıyım ben," dedi, "kolay anlamıyorum... Ah bre patron, o dediklerini bir raks edebilseydin de, ben de anlasaydım!" Umutsuzluk içinde dudaklarımı ısırdım. Bütün bu umutsuz düşünceleri gerçekten raksa bir dökebilseydim. "Ya da patron, bütün bunları bana masal gibi anlatabilseydin. Hüseyin Ağa'nın yaptığı gibi... Bu, benim komşum olan ihtiyar bir Türk'tü; çok ihtiyar, çok yoksuldu; karısı da yoktu, çocukları da... Garibin biri; yemek pişirir, tahta siler, akşamüzeri de babadan kalma evine gelir, ninem ve öbür ihtiyar komşularla avluda oturur, çorap örerdi... Ermiş bir adamdı bu Hüseyin Ağa. Bir gün beni dizlerine aldı, hayırduası edermiş gibi elini başıma koydu. 'Aleksi,' dedi, 'bak sana bir söz söyleyeceğim; küçük olduğun için anlamayacaksın; büyüyünce anlarsın. Dinle oğlum: Tanrı'yı yedi kat gökler ve yedi kat yer almaz, ama insanın kalbi alır. Onun için, aklını başına topla Aleksi, hayırduam seninle olsun, dikkat et, hiçbir zaman insan yüreğini yaralama!""
Sayfa 313Kitabı okudu
_Sık ve çok gülmek, zeki insanların saygısını ve çocukların sevgisini kazanmak, dürüst eleştirilerin takdirine layık olmak ve yanlış arkadaşların ihanetlerine katlanabilmek, güzelliği takdir edebilmek, başkalarındaki en iyiyi bulabilmek, sağlıklı bir çocuk, bahçelik bir arazi ya da daha iyi duruma getirilmiş bir sosyal durum yoluyla bu dünyayı
Reklam
Tenbihü'l-Gâfilin kitabında Ebülleys (rahmetul lahi aleyh) Zeyd bin Erkam'dan rivayet ediyor: Hazret-i Ebû Bekir'in (radıyallahü anh) bir kölesi vardı. Hayatının son zamanlarında her akşam iftar yemeğini bu köle getirirdi. Haz ret-i Ebû Bekir her yemek geldiğinde, bu yemeğin nereden alındığını, nasıl kazanıldığını, kimlerin
120 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
FRIEDRICH NIETZSCHE-EĞİTİCİ OLARAK SCHOPENHAUER Bir kitapçıya gireriz ve “o” kitapla karşılaşırız… Nietzsche’nin akıl hocasıyla tanışmasının hikayesi de böyledir. Kitap içerik olarak ismine münhasır olmakla birlikte, hakikatin ve var olanların prensiplerini ele alan iki adamın buluşma hikayesi, olarak da ele alınabilir. Bu iki dehanın
Eğitici Olarak Schopenhauer
Eğitici Olarak SchopenhauerFriedrich Nietzsche · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2015954 okunma
Zikir Aynı Kelimeleri Tekrarlamak mıdır?
Evet Müslüman için yapacağı işi ve içinde bulunduğu şart ve durumu unutmamak üzere Allah'ı dili ile zikredip söylemesi caizdir. Ama kendine temel farz olan zikir, çalışma ve kazanma anında Allah'ı hatırlayıp ikram emesi, sıkıntı anında onu hatırlayıp pörsümemesi ve gevşememesidir. Bu durumlarda Allah'ı unutan kişi Rab hazretlerinin
Sayfa 211-212
Kim çıkmak istemez arşı alâya, Her insan ummakta böyle hediye, Lakin talip olmaz kara sehpaya, Boynuna yağlı ip geçmesin diye... Kim ister ilmiği boynuna takmak, Oradan son bir kez semaya bakmak... Kemanla bir dans et, büyük keyiftir, Aşkın, meşkin, işin tıkırındayken, Flüt ve udla dans ince bir zevktir, Çok hoş gelir herkese ezgi dinlerken... Lâkin darağacı, hiç hoş değil dar! Boşlukta raks eder, cevval ayaklar...
Reklam
"Ey gün, doğ da zerreler dans etsin, raks etsin, canlar mutluluktan başsız, ayaksız raks etsin. Kâinatı raks et- tirenin nerede raks ettiğini gel ben kulağına söyleyeyim senin. Yerdeki ve gökteki her zerre dikkatli bakarsan bi- zim gibi mecnun, mutluysa da mahzunsa da her zerre o benzersiz, güzel güneşe meftun. MEVLANA
Her aşkın sonu mutlu bitmez, bazı aşkların diyeti kandır
Metin sefanın asker arkadaşıydı aynı durakta taksi şoförlüğü yapıyordular duraklarının karşısında bayan kuaförü vardı ve sevgi burada çalışan kızlardan biriydi Metin sevgiye tutulmuştu daha ilk gördüğü günden itibaren aşık olmuştu fakat bu aşkı kendinden başka kimseye söyleyemedi Günler birbirini kovalarken sefa metine aksam konuşalım kardeşim
Her aşkın sonu güzel bitmez Bazı aşkların diyeti kandır....
Metin sefanın asker arkadaşıydı aynı durakta taksi şoförlüğü yapıyordular duraklarının karşısında bayan kuaförü vardı ve sevgi burada çalışan kızlardan biriydi Metin sevgiye tutulmuştu daha ilk gördüğü günden itibaren aşık olmuştu fakat bu aşkı kendinden başka kimseye söyleyemedi Günler birbirini kovalarken sefa metine aksam konuşalım kardeşim
89 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.