"Evet istidat,yetenek diye bir realite var.Ama en büyük realite eylemdir,çalışmaktır. Kendinize bir hedef koyun ve o yolda çalışın, sonuna kadar işin hakkını verin.
Sayfa 260Kitabı okudu
Aşkın gıdası mesafe. Realite iğrenç. Samimiliğin tabancası ikisini de yaraladı.
Sayfa 301 - ÖTÜKEN/42.BasımKitabı okudu
Reklam
İnsan uzun süre ve çok uğraşıp, görünüşte işe yarar bir dünya görüşü, işe yarar bir harita geliştirdikten sonra, o görü­şün yanlış olduğunu ve haritanın büyük ölçüde yeniden çizil­mesi gerektiğini ima eden yeni bilgiyle karşılaşınca ne olur? Bunun için gereken acı verici çaba korkutucu, neredeyse başa çıkılmaz görünür. Bizim çoğu kez ve genellikle bilinçsiz ola­rak yaptığımız şey yeni bilgiyi görmezden gelmektir. Çoğu kez bu görmezden gelme pasif değildir. Biz yeni bilgiyi yanlış, teh­likeli, kabul olunmuş doktrinlere aykırı, şeytan işi olmakla it­ham edebiliriz. Aslında o bilgiye karşı savaş açabilir, dünyayı kendi realite görüşümüze uydurmak için yönlendirmeye bile ça­lışabiliriz.
Sayfa 43 - Akaşa
Dostoyevski, realite ve keskinlikte best
Umutsuzluğa düştüğü anlarda, her şeye son vermeyi kim bilir kaç kez düşünmüştü!..
Her din, zaman ve icaplara göre, direktifler, örnekler, semboller ve bilgiler içinde verdiği derin sezgilerle, insanları cehaletin karanlığından kurtarıp büyük ilahi yola yöneltmiştir. Bütün dinler, insanların, vicdan mekanizmalarının realite dengeleri hattını, o ana özgü icapların müsaadesi dahilindeki idrak imkânlarının en üst düzeylerine yükseltebilmelerine, yardım etmiştir.
Sayfa 160Kitabı okudu
İslâm, usûlde olduğu kadar esasta da şe’niyet (realite) ve maslahata kıymet vermiştir. Fakat bu hiç bir zaman mücerred ölçülerden ziyade müşahhasın emir ve icaplarına kayıtsız ve şartsız bir teslimiyet mânâsını tazammun etmez. Çünkü O ’nun içtimâi plânda pek büyük inkılablar vücuda getirdiği herkesçe bilinen bir hakikattir.
Sayfa 49
Reklam
... kadın ya da erkek, her ferdin kalbinde inkar edilemeyecek ve birçok şekillere giren kıskançlık diye bir realite vardır.
Sayfa 110Kitabı okudu
Insan bir realitede tümüyle yaşadıktan sonra, orada kendisini tatmin etmemeye başlayan noktalarla karşılaşınca ve daha üstünü aramak ihtiyacını duyunca, içinde bulunduğu realite, artık ikinci plana düşmesi gereken, nefsaniyet haline giren bir unsur olur. İşte böylece eskimiş, geriye bırakılması icap eden bir realiteden silkinmek için yapılan mücadelelerden doğan olaylar ve bu olaylardan ahnan dersler: öz bilginin sürekli olarak artmasına, idrakin genişlemesine ve sonuç olarak ruhun tekamülüne neden olmaktadır. Böylece, realiteler aşağıdan yukarılara doğru, art arda sürüp gider. Yani, herhangi bir kademenin vazifeye yönelik unsuru, üst kademenin nefsaniyet unsurunu, nefsaniyete yönelik unsuru da alt kademenin vazife unsurunu oluşturur. Tekrar edelim ki, bu realiteler değişmeyen bir sıra içinde birbirini kovalamaz. Kişinin tekamül Ihtiyacına ve idrak kapasitesine göre değişerek birbirini izler.
Realite zayıfladığında düşünce de zayıflar realite direnç kazandığında düşünce de direnç kazanır
Yılmaz Hoca'ya göre medeniyet zihinde insanın iç dünyasında var olan bir realite bir değerler sistemi ve bütünü idi. Bizler de bu değerler sistemini doğuştan itibaren öğreniriz. Bize bunu içinde yaşadığımız çevre ve insanları öğretir. Bu bu medeniyeti bir değerler sistemi oluşturuyor ve biz bu değerler sistemine göre davrandığımızda kültür meydana geliyor. Böylece yerellikten ve zamandan bağımsız bir teori ortaya çıkıyor.
Sayfa 162Kitabı okudu
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.