Atılgan’ ın ilk romanı Aylak Adam, çocukluğunda yaşadığı travmatik yaşantıların sonucunda yetişkin zamanlarında özekliğini savunmak adına babayı reddetmeyi göze alan C.’ nin kendisini bunalıma iten bir ayrılık döneminde yaşadıkları izleğinde gelişir. Giderek toplumdan kendini soyutlayan C.’ nin sevgi arayışları içinde karşısına çıkan Güler, içsel dünyası ile kültürel çevresi arasında yaşadığı çatışmaların sonunda acı çeken bir kahraman olarak karşımıza çıkar. Güler portresi, otoriter baba, ailede sözü geçmeyen bir anne ve baskıcı kız kardeşten oluşan çevresini yok saymamakta ancak diğer yandan da özerkliğini elde etme çabalarından vazgeçmemektedir. Oysa Atılgan’ ın Aylak Adam’ dan ondört yıl sonra yazdığı Anayurt Oteli’ nde çok farklı bir kadın portresi ile karşılaşırız; Ortalıkçı Kadın. Adı Zeynep olsa da silik kişiliğine yakışır şekilde anlatıcının ‘ortalıkçı kadın’ olarak etiketlediği bu karakter, içinde bulunduğu çevrenin bireyselleşmesini engelleyen boyutlarını kabullenemeyen Güler’ in tersine, tam bir teslimiyet içindedir.