Bazen akşam rüzgarı estiğinde nefes alabildiğimi hissettiğim için ne kadar şanslı olduğumu düşünürüm; cehennemde rüzgar olmadığını söylerler, o halde burası cehennem olmamalı, ne şanslıyım derim.
Zerdüşt delikanlının yaslandığı ağacı tuttu ve şunları söyledi:
" Bu ağacı ellerimle sallamak isteseydim, gücüm yetmezdi buna.
Oysa gözümüzle göremediğimiz rüzgâr ona istediği gibi eziyet ediyor, onu eğip büküyor. Görünmez ellerdir bize en kötü eziyetleri çektirenler, bizi eğip bükenler."
Her insan öldürür sevdiğini,
Söylesem ah, söyleyebilsem derdimi,
Ne kadar değişmişsin ben görmeyeli,
Senin anlayacağın gibi,
Yazamam hiçbir önsözü görkemle,
Öyle bir hayat yaşadım ki,
Haykırışan kargalar,
Darmadağın uçuşuyor kente doğru,
Kim ısıtır kim sever beni daha?
Her insan öldürür gene de sevdiğini,
İnan yok farkımız birbirimizden,
Böyle
"Özlemin korları var gece karanlığı bakışlarında
Hiç bulamadıkları vatana duyulan özlemin korları.
Öylece kapılmış gidiyorlar, derin esrarı yalnızca
Sonsuz hüzünlerde yatan bir kara yazgının akışına.
Bulutlar öncülük ediyorlar yollarına,
Kimi zaman peşlerine bir kuş sürüsü takılıyor,
Akşam Vakti izleri kaybolana kadar
Ve bazen de rüzgâr, bir veda çanını getiriyor.
Yıldızların yalnızlığıyla örülüdür döşekleri,
Bu yüzden şarkıları daha bir özlemle dalgalanmakta
Hıçkırıklar, kaç kuşaktan miras lanetlerin ve acıların eseri,
Öyle ki, hiçbir yıldızın umudu yüreklerini aydınlatamamakta."
Georg Trakl
Kavram Yayınları:73, Kavram Yeryüzü Şairleri 16,
Birinci Basım: Ekim 1995
Ben sanki bütün olabilecekleri düşünmedim mi? Maceralı seyahatimin belki de hayatıma mal olacağını bilmiyor muydum? Evet, her şeyin farkındaydım. Ama, bildiğim başka bir şey daha vardı ki, hayata bakış açımı özetliyordu; istediğimi yapıyor olmam. Kısacık ömrümüzde gerçekten hatırlanmaya değer anları şöyle bir gözden geçirdiğimizde, hangileri hatırda kalır acaba? Ben en çok heyecan duyduklarımız desem? Adrenalinin vücudumuzun en küçük birimine doğru yayılırken, hissettiğimiz duyum, sonrasında heyecanımızı alt etmeye çalışan öz benliğimiz. Normal şartlar altında yaşayamayacağımız bu olağanüstü duyumsamanın, süresini maksimuma uzattığımızda ortaya çıkan kimlik. Bütün bu kavramlara sığdırılıp anlatılamayacak kadar gelişen kişilik yapısı. Günümüzde tanımlanmaya girişilen, mükemmel insan özelliklerinin oluşmasında geçirilen evrelerin, çok dışında olabilir bu söylediklerim. Sonuçta, her insanın doğrusu farklı değil midir? Hayatımı sakin, kuytu köşemde, her türlü tehlikelerden ve heyecandan uzakta geçirmek istemiyorum. Ruhum, bir kartalınki gibi yükseklerde uçsun tiyorum. Yükseklerde hava ne kadar soğuk olursa olsun, vız gelir. Dizgin tutmaz, coşkulu yüreğimin götürdüğü yerlere gitmek istiyorum. İsteklerimi yerine getirirken de zorluklarına katlanmak zorundayım.
Denizciyim sessiz gemide sanki bir kaptan
Dalgaları düşünür gel gör beni sil baştan
Çaresiz rotasız limanı kayıp bir sandal
Bekler beni ileride acımasız bir rüzgâr
Yolcusu kayıp gelmeyen bir zattan
Haber var mıdır söyle o yardan
Suya gömülür bir de Hülyan
Elveda sessiz isyan
Bütün kitapları yakmalı
Sevda üstüne ne söylemişlerse yalandır
Kitaplara göre insan
Karanlıkta yüzüne bin mumluk lâmba tutulmuş
Gözleri, yüreği kamaşmış insandır
Aptaldır, hastadır, kahramandır
Bütün kitapları yakmalı
Sevda üstüne ne söylemişlerse yalandır.
İçinde bir tek suret yaşayan yüreğe yürek mi derler
Bir tek yaprak veren dalın boynun
İnsan ki anılardan bir buluttur
Hayatın sonsuzluğa akıp giden göğünde
Savruldukça çoğalır çözüldükçe birikir
Düşmeden son damlası toprağın rahmine
Kim bilir kaç mevsim görür
Kaç rüzgar geçirir