Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
ANNEYİ ÖLDÜRMEK SURETİYLE KARISINA DERS VERMEK
Qingshan komününde dört kişilik bir aile yaşıyordu: Anne Wang, oğul Wang, karısı Tarçın Çiçeği ve küçük oğulları. Bay Wang, bölgenin tarım makineleri fabrikasında çalışıyordu. Anne Wang ile gelini Tarçın çiçeği arasındaki ilişkiler, havadaki pozitif ve negatif elektrik yükleri arasındaki ilişkiye benziyordu. Bir araya geldiklerinde şimşekler
Onu sekiz geçtiğinde
Pardon saat kaç diye sordum yanımda otobüs bekleyen kadına. Onu on geçiyor dedi. Teşekkürler dedim.  Arkamı dönüp omzuma çapraz olarak taktığım çantamdan telefonumu çıkarıp çaktırmadan saate baktım. Hayır onu on geçmiyordu. Onu sekiz geçiyordu. On demek sekiz demekten daha mı kolaydı? Neden hep sayıları yuvarlayarak söyleriz ki? Altı geçseydi beş
Reklam
"Ne kadar mümkün bilmiyorum lakin acı bir anıdan çok; silikleşmeye yüz tutmuş, hatırlandığında güzel hissettiren bir anı olarak kalmak isterim sen'de. Nefeslerin yokluğuma armağan olsun olur mu? Söz verdin sayıyorum. Sonlara yaklaşıyoruz.Saati ölüm geçiyor artık. Bu yolcunun gitme vakti geldi.Yıldızlarda inecek var." edlvys.
DÜLGER BALIĞININ ÖLÜMÜ Hepsinin gözleri güzeldir. Hepsinin canlıyken pulları kadın elbiselerine, kadın kulaklarına, kadın göğüslerine takılmağa değer. Nedir o elmaslar, yakutlar, akikler, zümrütler, şunlar bunlar?.. Mümkün olsaydı da balolara canlı balık sırtlarının yanar döner renkleriyle gidebilselerdi bayanlar; balıkçılar milyon, balıklar
Takvimdeki Deniz/ Nfk
Hasreti denizlerin, Denizler kadar derin. Ve o kadar bucaksız. Ta karşımda yapraksız Kullanılmış bir takvim. Üzerinde bir resim; Azgın, sonsuz birdeniz. Kaygısız, düşüncesiz,
BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
Reklam
71 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 saatte okudu
Bir yirmi dört saatin içine ne kadar şey sığabilir ki?
“Siz Madam Henriette’i savunup, yirmi dört saatin bir kadının yaşamını kökten değiştirebileceğini çekinmeden söyleyebildiğinizde, bana sanki benden söz ediyormuşsunuz gibi geldi: İlk kez kendimi, deyim yerindeyse onaylanmış hissettiğim için size minnettarım.” (70) Aslında sadece yukarıdaki paragraftan bile çok şey çıkarabiliriz. Bahsedilen yirmi
Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat
Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört SaatStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020126,4bin okunma
Kedi Sevmeyenler Bir Gün İlla Ki Sevecek :))
İlgilendiğim kedilerden en çok sevdiğim ve benimsediğim ilk kedi. Bir kediyi seveceğime de hiç ihtimal vermemiştim -genelde ya köpekler ya da kediler tercih edilir, ikisi nadirdir- ama nasıl yaptıysa bağladı kendine. Ve vakit geçirince onu farklı şekilde çekmek hem eğlenceli hem de zevkli gelmeye başladı. Böyle bir şey ilkten dense gülüp
İkinci Geliş
Döne döne büyüyen anaforda Şahin duyamıyor şahincisini; Her şey yıkılıyor, bel vermiş ortadirek; Kargaşalık salınmış yeryüzüne, Yükseliyor kana bulanmış sular, ve her yerde Sulara gömülüyor suçsuzluğun töreni; İyiler her türlü inançtan yoksun, Oysa yoğun bir tutkuyla esrik kötüler. Belli ki bir giz açıklanmak üzere; Belli ki İkinci Geliş kapımızı çalıyor. İkinci Geliş! Bu sözler çıkar çıkmaz ağzımdan, Koca bir görüntü tırmalıyor gözümü Evrensel Ruh içinden: bir çölün kumları üzerinde Gövdesi aslan, başı insan bir yaratık, Güneş gibi boş, amansız bir bakışla Atıyor ağır ağır adımlarını, bir yandan Sararken çevresini öfkeli çöl kuşlarının gölgeleri. Karanlık bastırıyor yeniden: ama biliyorum ki artık, Yirmi yüzyıl süren ölümsüz uyku Sallanan bir beşikte karabasana dönmüş. Şimdi hangi yırtıcı hayvan, saati geldi diye, Aldırışsız yürüyor Beytüllahm’da doğmaya?
18 MART ÇANAKKALE DESTANI
18 MART ÇANAKKALE DESTANI Şair Mesut Kılıçoğlu Çanakkale’yi yazıyorum size, Selâm olsun tüm şehidlerimize. Anlatacağım yiğit Mehmetleri,
Reklam
Dar kapıdan girmeye çabalayın. Çünkü kişiyi yıkıma götüren kapı büyük ve yol geniştir. Bu kapıdan girenler çoktur. Yaşama götüren kapı ise dar, yol da çetindir. Bu yolu bulanlar azdır. ( Matta Luk.13:24) Beled Suresine dair okurken aklıma Andre Gide'nin şimdilik iki kez okuduğum Dar Kapı isimli kitabı geldi. Daha önce kitaba dair aldığım
"Demek istediğim, tutunduğun yerden çekip almak elini, işi ciddiye bindirmek, evet - sıçrayıp atılmak ileriye! Hani daha önceki yurduma, daha önceki yaşamıma dönmeyi arzuladığım yok, bundan önceki yurdum yuvam beni kendine çekmiyor artık, onu adeta unuttum. Tek isteğim, bir gün vakti saati geldi de yapmam gerekti mi kendimi var olan bağlardan kurtarıp ileriye atılabilmektir, ama öncekinden daha az değerli bir şeyin değil, ileriye, daha yukarı aşamadaki bir şeyin kucağına atılabilmek."
Sayfa 72 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
5000 Saat
Kitap çıkarmak sıradan bir iş haline geldi. Veriyorsun 30.000 lira kitabın çıkıyor. Yazmak adına 5.000 saati dolduranlar kalfa olur. Artık yazdıklarını dostlarına okutabilir. 10.000 saat sonunda usta olursun. Kitabın çıkabilir ve sen hiçbirsey yapmasan da satar. 10.000 saati doldurmadan kredi çekip kitap bastıranların hem hayalleri yarım kalır hemde okuyucuya sunduğu yemeğin içinden kıl çıkar. Yazar adayları 10.000 saati doldurun ve siz okurlar yıllarını yazmaya adamamışların kitaplarını almayın!!! Vaktiniz kıymetli
553 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.