Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tüm kadınlar aslında güzeldir, ancak güzellik göreceli bir kavramdır. Bazıları için sarı saçtır güzellik, bazıları için boyalı yüzler, bazıları için kalın dudaklar, bazıları için kıvırcık saçlar, bazıları için minyon bir boy, bazıları için sadece güzel bir ruhtur güzellik.
Sayfa 278
Kötü beslenmiş ve fazlasıyla sıska olmasına rağmen bariz bir güzelliği vardı. Yeşil gözleri bu zamana kadar gördüğüm en büyük gözlerdi. Saçları gevşek ve cansızca sarkıyor olsa da renginde hâlâ tamamen dokunulmamış bir yoğunluk vardı. Diğer yandan o saçlar zihnini okuma becerimi önlüyordu.
Reklam
18. Sone
Değişir miyim seni bir yaz gününe? Çok daha güzelsin sen çok daha ince: Mayıs’ın goncaları sert rüzgarlarla titrer, Yaz günleri kısa bir düş gibi gelir geçer: Bazen cehennemin ateşi tepende parlar, Sonra altın gibi saçlar sararıp solar. Her ne kadar güzel olsan sonun değişmez; Ne şans, ne doğa yasası sana yardım etmez. Fakat senin sonsuz yazın hiç solmayacak, İnce güzelliğin de hiç silinmeyecek, Ne de ölüm seni gölgesine alabilecek, Unutulmaz izlenimlerin ebedi sürecek; İnsanlar soluk aldıkça, gözler gördükçe Aşkım yaşadıkça, sana da hayat verecek.
gülümüzü güzelleştiren dikenidir belki de nerene batayım şimdi nerende yatayım sende böyle anarşist saçlar bende bu sultan bıyıklar çetin olur bu sürtüşme haberin olsun zannetmem ki yatışırız sevişmemize filan da imkan yok fena halde çatışırız
Sen ki, saçından tırnağına kadar Bir hürriyete bedelsin, Bu ılık saçlar, bu gözler; fakat her şeyden önce Yaşadığın için güzelsin..
Bu dağılmış saçlar bu gece neye yarar elleri üzerinde gezinmedikçe
Reklam
Mizahşör emiceler
"(...)Hüseyin Efendi: "İhsan Efendi! Tuhaf değil mi? Benim sakalım bembeyaz, saçlarım siyah; senin ise başın oldukça ağarmış, sakalın siyah" deyince; İhsan Efendi: "Bunda şaşılacak bir şey yok Hüseyin Efendi! Senin çenen çalışıyor, benim de kafam. Tabii yorulan yerde saçlar ağarmaya mahkûmdur" diyerek hoş bir lâtife yapmıştı."
Sayfa 91 - Şule YayınlarıKitabı okuyor
Ahmet Haşim “Gazi” yi tasvir ediyor:
Gözbebekleri en garip ve esrarengiz madenlerden yapılmış bir çift göz…Yüzde,elde,alında sıhhat ve bahar rengi…Noksansız,sarı,genç saçlar… 600 senelik bir devri bir anda ihtiyarlatan adamın çehresi…İğrenç yaşının hiçbir izini taşımıyor.Köhne tarihin bütün enkazını süpüren ve yeni bir alemin meydana gelmesine yol açan fikirler kaynağı başı…
..üç renkli bere, Karayipler'de çok yaygın olan, Afrika kökenli Rasta­fari inanışının bir işaretiydi, ırkçılığa ve her türlü sömürüye kar­şı çıkışın simgesiydi, hiç taranmayıp uzun örgüler halinde bırakılan saçlar gibi. Yeşil, sömürgecilerin aldığı toprağı; sarı, o top­rağın zenginliğini ve kırmızı da, uğruna dökülen kanı simgeliyordu.
Bizimle düzenli olarak görüşenler sadece televizyondakiler. Günaydın diyenler, akşam yemeğinde ne pişireceğimizi soranlar, hatta birikimimize destek olmak isteyenler, halimizi hatrımızı soranlar, bizden oy rica edenler, hacimli saçlar isteyip istemediğimizi soranlar sadece televizyondakiler. Televizyondakiler olmasa halimiz itten beter.
Karakarga YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"İçeri girip yatağa yanaştı. Çok güzeldi saçları, çok. Örülüyken bu kadar dalgalı olduğu anlaşılmıyordu. Çoğunlukla hep örülü olan saçların arasına bebek telleri fırlıyor ve başını kuşatan bu teller pek güzel durmuyordu. Ama karşısındaki manzara gösteriyordu ki o küçük saçlar haklıydı. Onların olması gereken yer metal tokalarla tutturulan annelerin özgürlük kucaklarıydı. Böyleyken, hiçbir baskı ve tesir altında değilken çok güzellerdi. Bir bütünün parçasıydılar, bir yağlı boyayı güzel kılan detaylardandılar. Dün onların güzelliğinden Bahar'a bahsetmişti ama bunu kutlaka yenilenemeydi. Onu bu güzel saçları düğüm düğüm etme ve sevdasından vazgeçirmeliydi. Zorlanır mıydı bilinmez. Çünkü Bahar da seviyor gibiydi onları. Seneler boyu herkesten gizlediği hevesleri vardı; saçları da onlardan biriydi, dün gece fark etmişti Ozan."
Sayfa 160 - Pukka YayınlarıKitabı okuyor
İnsan bedeninin yaşam alevidir saçlar. Yaşam alevim azalıyor…
Dün gece yatağa girmeden önce saçlarımı, artık geriye ne kadarı kaldıysa, çözerken, yıllar önce Teyzelerimize verdiğim vaazlardan birini hatırladım. Kibir, kendini beğenmişlik ve gösterişi eleştiren bir vaazdı, çünkü ne kadar kınarsak kınayalım kibir ve gösteriş merakı yine de vardı insanlarda. "Hayat saç demek değildir" demiştim, yarı şaka yarı ciddi. Doğruydu bu, ama saçın hayat demek olduğu da doğruydu. İnsan bedeninin yaşam alevidir saçlar. Bu alev zayıfladıkça beden de küçülür, eriyip gider. Bir zamanlar tepemde topuz yapacak kadar bol saçım vardı, topuz yapmak moda olduğu zamanlar. Ama artık saçlarım Ardua Binası'nda yediğimiz yemekler gibi olmuştu: az ve zayıf. Yaşam alevim azalıyor, her ne kadar bu azalma etrafımdaki bazı insanların istediğinden daha yavaş, ama fark ettiklerinden daha hızlı oluyorsa da.
Sayfa 45
Bir Fikir
N e güzel denilen bir yüze değil, Sevdaya vurgundur benim bu gönlüm Geceye mehtaba gündüze değil Hayata bağlıdır kalpdeki düğüm Göğsüme hangi renk saçlar yayılsa Kalbimi saracak gölge aynıdır O ruh Kabe'de de secdeyi kılsa Duanın gittiği ülke aynıdır
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.