Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ama içinde kek kırıntıları bulunan çay damağıma değdiği anda irkilerek, içimde olup biten olağanüstü şeye dikkat kesildim. Sebebi hakkında en ufak bir fikre bile sahip olmadığım, harikulade bir haz benliğimi sarıp soyutlamıştı. Bir anda hayatın dertlerini önemsiz, felaketlerini zararsız, kısalığını boş kılmış, aşkla aynı yöntemi izleyerek benliğimi değerli bir özle doldurmuştu; daha doğrusu bu öz benliğimde değildi, benliğimin ta kendisiydi… Fincanı elimden bırakıp dikkatimi zihnime çeviriyorum. Gerçeği bulmak ona düşüyor. Ama nasıl? Zihnin kendi kendini aştığı, hem araştırıcı hem de arayacağı karanlık diyarın tamamı olduğu ve bilgi dağarcığının hiçbir işine yaramayacağı durumlarda hep hissedilen o muazzam belirsizlik. Mesele yalnız aramak da değil, yaratmak. Henüz var olmayan ve sadece kendisinin gerçekleştirbileceği, sonra da ışığıyla aydınlatabileceği bir şeyle karşı karşıya zihnim.
Fincanı elimden bırakıp dikkatimi zihnime çeviriyorum. Gerçeği bulmak ona düşüyor. Ama nasıl? Zihnin kendi kendini aştığı, hem araştırıcı, hem de arayacağı karanlık diyarın tamamı olduğu ve bilgi dağarcığının hiçbir işine yaramayacağı durumlarda hep hissedilen o muazzam belirsizlik. Mesele yalnız aramak da değil, yaratmak. Henüz var olmayan ve sadece kendisinin gerçekleştirebileceği, sonra da ışığıyla aydınlatabileceği bir şeyle karşı karşıya zihnim.
Sayfa 47 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
_Hayat, sürprizlerle dolu bir kumardır ve hayatın ne olduğunu sadece kumarbazlar bilir. _Eğer cesur değilsen samimi olamazsın, sevemezsin, güvenemezsin, gerçeğin peşine düşemezsin. O yüzden önce cesaret gelir. Ve diğer her şey onu izler. _Risk al. Belirsizlik deme; merak de. Güvencesizlik deme; özgürlük de. Bu güvencesizlik, hayatın
"Fincanı elimden bırakıp dikaktimi zihnime çeviriyorum. Gerçeği bulmak ona düşüyor. Ama nasıl? Zihnin kendi kendini aştığı, hem araştırıcı, hem de arayacağı karanlık diyarın tamamı olduğu ve bilgi dağarcığının hiçbir işine yaramayacağı durumlarda hep hissedilen o muazzam belirsizlik. Mesele yalnız aramak da değil, yaratmak. Henüz var olmayan ve sadece kendisinin gerçekleştirebileceği, sonra da ışığıyla aydınlatabileceği bir şeyle karşı karşıya zihnim."
Sayfa 47 - Yapı Kredi Yayınları, Çeviren: Roza Hakmen
_Rüya, gören olmadan da var olabilir. Rüya gören olmadan rüya mevcut olduğunda ise bu özgün gerçeklik gibi gelir. Siz yoksunuz ama kozmik bir akıl var. Brahma var. Bu yüzden bütün alemin Brahma'nın gördüğü bir rüya olduğunu söylerler. Bütün bu dünya bir rüyadır, bir mayadır. Ama bu her şeyin, tümün bir rüyasıdır. Kişisel bir rüya değildir.
Gerçeği bulmak ona düşüyor ama nasıl? Zihnin kendi kendini aştığı, hem araştırıcı hem de arayacağı karanlık diyarın tamamı olduğu ve bilgi dağarcığının hiçbir işine yaramayacağı durumlarda hep hissedilen o muazzam belirsizlik. Mesele yalnız aramak da değil, yaratmak. Henüz var olmayan ve sadece kendisinin gerçekleştirebileceği sonra da ışığıyla aydınlatabileceği bir şeyle karşı karşıya zihnim.
Reklam
Siddhartha Gautama, bugün bilinen ismiyle Buda ve Budizm
Siddhartha Gautama'nın, yani Buda'nın, ilk biyografileri, yaşamından yaklaşık altı yüz yıl sonra ortaya çıktı. Ancak, antik metinler ve arkeolojik bulgular, Buda'nın içinden çıktığı toplum ve onun öğretileri hakkında birçok şeyi açıklar. Siddhartha Gautama, bugün Nepal sınırları içinde yer alan Sakya'nın eski küçük klan
Sayfa 103 - Yakamoz KitapKitabı okudu
Gerçeği bulmak ona düşüyor. Ama nasıl? Zihnin kendi kendini aştığı, hem araştırıcı, hem de arayacağı karanlık diyarın tamamı olduğu ve bilgi dağarcığının hiçbir işine yaramayacağı durumlarda hep hissedilen o muazzam belirsizlik. Mesele yalnız aramak da değil, yaratmak. Henüz var olmayan ve sadece kendisinin gerçekleştirebileceği, sonra da ışığıyla aydınlatabileceği bir şeyle karşı karşıya zihnim.
Sayfa 47
Bu yoğun mutluluk nereden gelmiş olabilirdi bana? Çayın ve kekin tadıyla bir bağlantısı olduğunu, ama onu kat kat aştığını, farklı bir niteliği olması gerektiğini seziyordum. Nereden geliyordu? Anlamı neydi? Nerede yakalanabilirdi? İkinci bir yudum alıyorum, ilk yudumdan fazlasını bulamıyorum, üçüncü yudumda, ikincide bulduğum kadarı da yok. İçmeye son vermem gerek, iksirin etkisi azalıyor sanki. Aradığım gerçeğin onda değil, bende olduğu belli. İksir onu benim içimde uyandırdı, ama onu tanımıyor, yapabileceği tek şey, benim yorumlayamadığım bu tanıklığı, giderek azalan bir şiddette tekrarlayıp durmak; daha sonra, kesin bir açıklama elde etmek üzere, en azından bu tanıklığı tekrar, bozulmamış haliyle emrimde bulmak istiyorum. Fincanı elimden bırakıp dikkatimi zihnime çeviriyorum. Gerçeği bulmak ona düşüyor. Ama nasıl? Zihnin kendi kendini aştığı, hem araştırıcı, hem de arayacağı karanlık diyarın tamamı olduğu ve bilgi dağarcığının hiçbir işine yaramayacağı durumlarda hep hissedilen o muazzam belirsizlik. Mesele yalnız aramak da değil, yaratmak. Henüz var olmayan ve sadece kendisinin gerçekleştirebileceği, sonra da ışığıyla aydınlatabileceği bir şeyle karşı karşıya zihnim.
Bu yoğun mutluluk nereden gelmiş olabilirdi bana? Çayın ve kekin tadıyla bir bağlantısı olduğunu, ama onu kat kat aştığını, farklı bir niteliği olması gerektiğini seziyordum. Nereden geliyordu? Anlamı neydi? Nerede yakalanabilirdi? İkinci bir yudum alıyorum, ilk yudumdan fazlasını bulamıyorum, üçüncü bir yudumda, ikincide bulduğum kadarı da yok. İçmeye son vermem gerek, iksirin etkisi azalıyor sanki. Aradığım gerçeğin onda değil, bende olduğu belli. İksir onu benim içimde uyandırdı, ama onu tanımıyor, yapabileceği tek şey, benim yorumlayamadığım bu tanıklığı giderek azalan bir şiddette tekrarlayıp durmak; daha sonra, kesin bir açıklama elde etmek üzere, en azından bu tanıklığı tekrar, bozulmamış haliyle emrimde bulmak istiyorum. Fincanı elimden bırakıp dikkatimi zihnime çeviriyorum. Gerçeği bulmak ona düşüyor. Ama nasıl? Zihnin kendini aştığı, her araştırıcı, hem de arayacağı karanlık diyarın tamamı olduğu ve bilgi dağarcığının hiçbir işine yaramayacağı durumlarda hep hissedilen o muazzam belirsizlik. Mesele yalnız aramak da değil, yaratmak. Henüz var olmayan ve sadece kendisinin gerçekleştirebileceği, sonra da ışığıyla aydınlatabileceği bir şeyle karşı karşıya zihnim.
Reklam
_Küçük kılıbık adam. Korktuğun için bağırıyorsun. _Ben kim oluyorum ki kendi görüşüm olacakmış. reis ne derse o’dur. _Düşüncelerinin yanlış olup olmadığını sormadın kendine hiç? _20 yıllık olayları anımsayacak beynin yok, bu nedenle, iki bin yıl öncesinden aptalca dini sözlerini tekrar söylüyorsun. _Beni ahlaksızlıkla suçlarken doğrudan
Sadece kendine sahip olabilirsin, başka hiçbir şeye gerçekten sahip olunamaz. Sen bir yanılsama içinde yaşayabilirsin; bu başka bir şey. Bu eve, bu adama, bu kadına, bu çocuklara sahip olduğun yanılsaması içinde yaşayabilirsin; eninde sonunda bu rüya sona erer. Sadece kendine sahip olabilirsin çünkü o asla gitmez. Varlık sabittir, sonsuzdur; o zaman sınırı olmaksızın senindir. Senden alınabilecek bir şey değildir. Dünyevi bir arayış ile dini bir arayış arasındaki fark işte budur: Din sonsuzu aramak demektir, dünyevi olan geçiciyi arar, Dünya zamanda, din ise zamansızlıkta var olur. Şu açık gerçeği fark et: Gözlerini her kapattığında ve düşüncelerden vazgeçtiğinde zaman da yok olur; gözlerini kapattığında, düşünceler orada değilse zaman ortadan kalkar. Düşünceler orada olduğu sürece zaman da vardır; bir şeyler var olduğu sürece zaman da var olur. Senin etrafında zaman, zamanın okyanusu vardır. Senin içinde sonsuzluk, zamansızlık yer alır. İşte bu yüzden ermiş kişiler bir kere zamanı aşarsan, onun ötesine geçersen kendine erişmiş, eve gelmiş olursun der.
Sayfa 141 - Ganj yayıneviKitabı okudu
Aslında yaratmak, temel ve baskın formu aramak sonra da onu gün ışığına çıkarmak demektir. Bunun yanındaki gereksiz ayrıntılar sadece gerçeği gölgelemeye yarar ve deneyimli bir göz için, hepimizin içindeki önlenemez tembelliğin, zihinsel enerjimize de sinsice sızabildiğini gösterir.
116 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.