Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Lütfen Okuyunuz.
Allah'tan korkana İki Cennet Var! Hz. Ömer zamanında namazları mescitte kılan abid bir genç vardı. Hz. Ömer de bu gence hayrandı. Gencin yaşlı da bir babası vardı. Genç, yatsıyı kılınca beklemeden babasının yanına giderdi. Eve gittiği güzergah, kendisine âşık olan bir kadının kapısı önünden geçiyordu. Kadın, gencin geçtiği yol üzerin de bekler,
Gerçeği bulmak ona düşüyor. Ama nasıl? Zihnin kendi kendini aştığı, hem araştırıcı, hem de arayacağı karanlık diyarın tamamı olduğu ve bilgi dağarcığının hiçbir işine yaramayacağı durumlarda hep hissedilen o muazzam belirsizlik. Mesele yalnız aramak da değil, yaratmak. Henüz var olmayan ve sadece kendisinin gerçekleştirebileceği, sonra da ışığıyla aydınlatabileceği bir şeyle karşı karşıya zihnim.
Sayfa 47
Reklam
…dikkatimi zihnime çeviriyorum. Gerçeği bulmak ona düşüyor. Ama nasıl? Zihnin kendi kendini aştığı, hem araştırıcı, hem de arayacağı karanlık diyarın tamamı olduğu ve bilgi dağarcığının hiçbir işine yaramayacağı durumlarda hep hissedilen o muazzam belirsizlik. Mesele yalnız aramak da değil, yaratmak. Henüz var olmayan ve sadece kendisinin gerçekleştirebileceği, sonra da ışığıyla aydınlatabileceği bir şeyle karşı karşıya zihnim. içimde, çok derinlerde bir şeyin, zincirlerinden kurtulurcasına yerinden oynadığını, yukarı çıkmak istediğini seziyorum…
Savaşların insanın kendi ülkesine ya da kendi sınıfına bir haksızlık yapıldığı inancından çıktığını sanmıyorum. Aslında, savaşın nedenlerini insan tabiatının derinliklerinde aramak gerekir. Savaşın ilkel insanların doğal bir görevi olduğunu söylemekle gerçeği abartmış olmayız... Savaşları haklı göstermek için ileri sürülen nedenler sadece saldırgan olmayan insanların döğüşme itkilerini kışkırtmak içindir. Irmakların zaman zaman yataklarından taşmaları nasıl doğaya aykırı değilse, savaş eğilimi de insan tabiatına aykırı olmayan bir niteliktir; ve selleri önlemek için insan nasıl araya girip bir şeyler yapıyorsa, savaşları önlemek için de öyle davranmalıdır.
Gerçeği bulmak ona düşüyor. Ama nasıl? Zihnin kendi kendini aştığı, hem araştırıcı, hem de arayacağı karanlık diyarın tamamı olduğu ve bilgi dağarcığının hiçbir işine yaramayacağı durumlarda hep hissedilen o muazzam belirsizlik. Mesele yalnız aramak da değil,yaratmak. Henüz var olmayan ve sadece kendisinin gerçekleştirebileceği, sonra da ışığıyla aydınlatabileceği bir şeyle karşı karşıya zihnim.
Hayal de sadece gerçeği aramak için kullanılır bizim cephemizde.
Reklam
Kelime -i Tevhidin Sahih Olmasının Şartları
Kelime-i Tevhid-i ancak şuurlu bir şekilde ve tam bir inançla söyleyenler Müslüman olurlar. Akaid hususunda taklid caiz olmadığı için inanç esaslarını her Müslümanın bilerek ve farkında olarak iman etmesi şarttır. Kelime-i şehadet getirip (icmali imanla)müslüman olan kişinin imanını sürdürebilmesi için o kişide şu şartların bulunması gerekir.
Aslında yaratmak, temel ve baskın formu aramak sonra da onu gün ışığına çıkarmak demektir. Bunun yanındaki gereksiz ayrıntılar sadece gerçeği gölgelemeye yarar ve deneyimli bir göz için, hepimizin içindeki önlenemez tembelliğin, zihinsel enerjimize de sinsice sızabildiğini gösterir.
Sayfa 27 - Karbon Kitaplar
Bazen Benny'yle yan yana olmak tek başına kalmak gibiydi. Yeri geliyor Benny saatlerce kendi âlemindeymiş gibi davranıyordu. Onun bu huyu Beth'te bir nebze karşılığını buluyordu çünkü o da kendi âleminde, gamsızdı ve satrançtan başka bir şeyle ilgilendiği yoktu. ... "Tebrikler!" dedi Wexler. "Benny'ye bir tevazu dersi
Bu yoğun mutluluk nereden gelmiş olabilirdi bana? Çayın ve kekin tadıyla bir bağlantısı olduğunu, ama onu kat kat aştığını, farklı bir niteliği olması gerektiğini seziyordum. Nereden geliyordu? Anlamı neydi? Nerede yakalanabilirdi? İkinci bir yudum alıyorum, ilk yudumdan fazlasını bulamıyorum, üçüncü bir yudumda, ikincide bulduğum kadarı da yok. İçmeye son vermem gerek, iksirin etkisi azalıyor sanki. Aradığım gerçeğin onda değil, bende olduğu belli. İksir onu benim içimde uyandırdı, ama onu tanımıyor, yapabileceği tek şey, benim yorumlayamadığım bu tanıklığı giderek azalan bir şiddette tekrarlayıp durmak; daha sonra, kesin bir açıklama elde etmek üzere, en azından bu tanıklığı tekrar, bozulmamış haliyle emrimde bulmak istiyorum. Fincanı elimden bırakıp dikkatimi zihnime çeviriyorum. Gerçeği bulmak ona düşüyor. Ama nasıl? Zihnin kendini aştığı, her araştırıcı, hem de arayacağı karanlık diyarın tamamı olduğu ve bilgi dağarcığının hiçbir işine yaramayacağı durumlarda hep hissedilen o muazzam belirsizlik. Mesele yalnız aramak da değil, yaratmak. Henüz var olmayan ve sadece kendisinin gerçekleştirebileceği, sonra da ışığıyla aydınlatabileceği bir şeyle karşı karşıya zihnim.
116 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.