Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
dönüp dolaşıp şu sayfaya geliyorum:
Ve ben artık mutsuz bir adamım. Günler, haftalar, aylar akıp giderken, ben yaşamıyor da daha ziyade vakit geçiriyorum. Ortalık karardıktan sonra pencereden yıldızları izliyorum. Umut etmiyorum, kızmıyorum, üzülmüyorum. Sadece hatırlıyorum. Kainat türlü biçimlerde kandırmaya çalışıyor beni. Bulutlar ilerliyor, bir ayyaş nara atıyor, bir araba acı acı klakson çalıyor, daldan bir yaprak düşüyor... Orada öyle sabit dururken, her şey beni kimsenin umurunda olmadığıma, unutmayışımın bir anlam taşımadığına inandırmak için yarışa giriyor. Sabırla bekliyorum ki, bütün kozlarını oynasınlar. Ne olursa olsun duruyor, duruyor, duruyorum... Gece bir kez daha aşkım karşısında mağlup dağılırken, kuytu bir köşeden fırlayıveren bir kedi gülümsetiyor beni. Nihayet gölgelerin arasında bir sigara yakıyorum. İşte o an biliyorum ki, roller değişmiş ve şimdi yıldızlar beni izlemeye başlamıştır. Gidip yatağıma giriyor, başucumda duran Küçük Prens biblosuna bakıyorum. Senden bana kalan her şey gibi kırık, ama asla atamayacağımı biliyorum.
Mesela her sabah, kahvaltıda, çaydanlıktaki yansımamı izliyorum. Suretimin kafası gövdesine göre üç kat daha büyük; sürekli sağa sola dalgalanıp duruyor. Sevimsiz bir tip. Günaydın bile demiyor ama çaya kaç şeker attığımı biliyor. O benden sıkılıyor, ben ondan. Ne diyebilirim ki; ben ile kendim arasında derin bir sessizlik var. Birlikte bir çeşit ağırlaştırılmış yalnızlık yaşıyoruz. Aramızdaki gerilim, sadece kötü havalarda ve geç saatlerde biraz hafifleyip çekilir hale geliyor. Sırf bu nedenle mümkün olduğunca uyumuyorum. Yani yalnızlık denen nane, öyle şarkılarda anlatıldığı gibi insanın üstüne gece vakti çökmüyor. Tam tersine gece vakti seyreliyor yalnızlık, hazmı kolaylaşıyor. Zor olan güneşin parladığı öğle vakitleri, öğleden sonraları, pazar sabahları, cıvıl cıvıl piknik yapılan ikindiler... Geceler güzel. Bu arada hava da iyice karardı. Oh be!
Reklam
“..Ben de arabada hep yaptığım gibi camı aralayıp kuşları izliyorum. Bir alçalıp bir yükselirken, kanatlarını önce çırpıp sonra dümdüz gererken harika görünüyorlar ama hemen her şey uzaktan öyle görünüyor. Sadece uçtuğuna aldanıp kuş olmak isteyemezsin ki..”
Küsurat Yayınları, “Antep karası”
...camı aralayıp kuşları izliyorum. Bir alçalıp bir yükselirken, kanatlarını önce çırpıp sonra dümdüz gererken harika görünüyorlar ama hemen her şey uzaktan öyle görünüyor. Sadece uçtuğuna aldanıp kuş olmak isteyemezsin ki...
"Farkında olmadan tüketiyoruz ve tükeniyoruz iyi yada kötü içimizde ne varsa harcıyoruz, bizim için üzülmeyenlere okyanuslar akıtmışız gözlerimizden kalbimize.. Büyüyorum sitem etmiyorum kimseye, sessizce bir köşeye geçip, dizlerimi karnıma çekmiş halde izliyorum olup bitenleri kızmıyorum kimseye kırılmıyorum da.. Biliyorum zor öyle bi eve geldik ki biz mutlu olunca mutsuz olan, mutsuz olunca da sevinen insanlar var etrafımızda ve çoğu dost sıfatı adı altında.. İnsan sevince yorulmaz kırılır, üzülür, ağlar lakin yorulmaz sadece anlaşılmayı bekler beklentisiz sever, defalarca düşer dizleri kanar ama belki öpünce tüm yaralarında çiçekler açar, zor olur gelmeyeni beklemek, kıskanır kızamazsın darılır küsemezsin, içinde kıyamet yeri gibi olmuş sevgini sadece arkadaşlarına dil döker durursun, sen onun hayaliyle toplarsın kendini bir sözüyle ağlarsın, haberi bile olmadan bir sözü öyle mutlu eder ki seni, seven sevmekten vazgeçmez tüm olumsuzluklardan yorulur sevmekten asla..."
Telaş içinde koşturanları hayretle izliyorum. Bu dünyaya sadece beklemek için gelmişim sanki...
Reklam
Hayat, bulutlar gibi akıp geçiyor Ve ben sadece izliyorum.
Sayfa 31
"Her şey dağılmış, yıkılmış durumda. Bütün bu yıkıntıların ortasında oturmuşum, izliyorum. Sadece izliyorum."
" Günler, haftalar, aylar akıp giderken, ben yaşamıyor da daha ziyade vakit geçiriyorum. Ortalık karardıktan sonra pencereden yıldızları izliyorum. Umut etmiyorum, kızmıyorum, üzülmüyorum. Sadece hatırlıyorum. Kainat türlü biçimlerde kandırmaya çalışıyor beni. Bulutlar ilerliyor, bir ayyaş nara atıyor, bir araba acı acı klakson çalıyor, daldan bir yaprak düşüyor... Orada öyle sabit dururken, her şey beni kimsenin umurunda olmadığıma,unutmayışımın bir anlam taşımadığına inandırmak için yarışa giriyor. Sabırla bekliyorum ki, bütün kozlarını oynasınlar. Ne olursa olsun duruyor, duruyor, duruyorum... "
Modern dünya ile pek ilişkim olduğu söylenemez. Asgari bir ilişki içindeyim. Eski bir adamım ben; eski Yeşilçam filmlerini izlerken ağlayan, geniş zamanları ve derin gölgeleri özleyen, hayatını duvarların arasında geçiren, evden çıktığında geriye her defasında yara bere içinde dönen bir adam. Modern dünyayı şaşkınlıktan açılmış kocaman gözlerle izliyorum sadece. Hızın gerisinde olduğum kesin.
Reklam
Gören, karşımda duran manzaranın, şehrin yanıp sönen rengarenk ışıklarının büyüsüne kapıldığımı düşünür ama ben sadece camdaki ürkütücü yansımamı izliyorum.
Sayfa 21
Yaşlandıkça insanların söylediklerine daha az önem veriyorum; sadece yaptıklarını izliyorum... - A. Carnegie
Bazen bir kuş olmak istiyorum. Çok uzak diyarlara göçen bir kuş mesela. Yalnız kalacağım diyarlara... Her şeyden uzak, hiçbir baskının olmadığı, hiç kimsenin beni yargılamadığı, menfaatin var olmamadığı diyarlara... Dünyada öyle bir yer kaldı mı? Bilmiyorum. Bazense konduğum daldan kalkmaktan acizim. Hiçbir şey yapmak istemiyorum. Saatlerce gökyüzünü izliyorum. Bulutlar bile bir yerden bir yere giderken ben hâlâ dalımdayım. Harekete geçmem gerektiğini biliyorum ama hiçbir şey umurumda değil. Hayat, bulutlar gibi akıp geçiyor ve ben sadece izliyorum.
Sayfa 31 - İhsan KartoğluKitabı okudu
360 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.