Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Lekesiz, saf bir hafıza enfes bir hazine olmalı -- sonsuz huzur için bitmez tükenmez bir kaynak, öyle değil mi?
SAİD NURSİ'NİN MEHDİLİK İDDİASI
Nur Risaleleri'nde Hristiyan ve Müslümanların ittifakına (!) Said Nursî tarafından Mehdî (a.s.) de iştirak ettirilmiş ve bu ittifakın programı olan Risale-i Nur'u Mehdî'nin neşir ve tatbik edeceği de iddia edilmiştir: "...sonra gelecek o mübarek zat (Mehdi), Risale-i Nur'u bir programı olarak neşr ve tatbik
Sayfa 442Kitabı okudu
Reklam
Çünkü bilindiği gibi en saf maddeden oluşan, son derece ince bir mekanizmaya sahip, bilgilerimizin en ince ayrıntılarını bir araya getiren bu hassas alet, yani beynimiz öyle narindir ki, tıkalı bir damar, sarsılmış bir sinir, yorgun bir hücre ya da yerinden oynamış bir molekül fevkalade çalışan, uyum içindeki bir hafızayı susturabilir.
İnsan ruhu ile "dışsal" bir ilişki içinde olan ve onunla asla kaynaşmayan bu düşünen Zihin, onun ezelden beri varoluşu, Tanrı ile akrabalığı, insan orga­ nizmasından ayrılışından sonraki yok olmaz yaşamı öğretisi - tüm bunlarda Aristoteles, Platon'un dogmatik öğretisinden alınmış mitolojik bir unsuru ko­ rur. Bir zamanlar tam da ruh
Ahmet Muhip Dranas / Selam
Selam, sonsuzluğun aydınlık bahçesinden Selam, senelerce, senelerce evvele, Hatırası kalbe ışıklarla dökülen En sevgiliye, en iyiye, en güzele. Geçmiş bir zamanı kalbim bulmak üzredir, Tamamlanacaktır yarım kalmış rüyalar; Ey hafıza! cömert memenden beni emzir, Zengin renklerini ufkuma dök, ey bahar! Uzattığımız bu tası dolduracak mı Yine bol sularla akarak o çeşmeler? Yoksa, hiç bulunmayacak kadar uzak mı Dudakları öpüşlerle dolu geceler? Ey, pembe akşamların karasevdaları! Güzelliklerine doyulmamış zamanlar! Ergen yastığının ateşten rüyaları Ey, saf kalbimizde doğmuş ve ölmüş anlar!.. Hatırası kalbe ışıklarla dökülen En güzele, en iyiye, en sevgiliye Selam, sonsuzluğun aydınlık bahçesinden, Selam, senelerce, senelerce öteye...
Sayfa 267Kitabı okudu
. "...ama hafıza, duygunun dili değilse nedir, yüzlerin, günlerin ve kokuların sözlüğü, bir konuşmadaki fiiller ve sıfatlar gibi kendilerini tekrarlayan, şeyin arkasına, saf şimdiye gizlice sızan, bizi üzen ya da dolaylı olarak bize öğreten..." . . .
Reklam
VEDANTA'YA GENEL BİR BAKIŞ·
Upanişad ismini açıklarken de söylediğimiz gibi, hakiki Bilgiye yaklaşılması bu illüstrasyonlarla sağlanmaktadır9. 1 . Çok özel bir manada sadece "hermetik felsefe" bundan istisna edilebilir. Şu anda -zaten mo­ . dernlerin neredeyse tümüyle meçhulü olan- bu manaya değinmediğimiz açıktır. 2 Veda ve vidyanın iştikak ettiği vid kökü,
Brahma-Sutranın Smriti olarak adlandırılan geleneksel metinler sınıfına ait olduğunu da belirtmeliyiz, fakat Upanişadlar -Veda'yı oluşturan diğer metinler gibi- Shmti sınıfındandır ve Smri­ tinin otoritesi, onun dayanak ve temelini oluşturan Shmtiye istinad eder. Shmti, bu noktada da tüm diğerlerinde olduğu gibi en alakasız şeyleri birbirine
Veri işlem alt sistemi, dış dünyadan bize ulaşan "saf" verileri, diğer alt sistemlerle temas ettirerek, onlara bireysel bir karakter kazandırır. Bu bireysel görüş, insanın hakikatten kopması anlamına gelir. Örneğin, bir insanla temasa geçtiğimizde hafıza alt sistemi devreye girer. O insan, daha önce karşımıza çıkmış olan insanlarla çok hızlı bir karşılaştırmaya tâbi tutularak "tasnif” edilir. Bu şekilde sempati veya antipati dediğimiz sübjektif kavramlar ortaya çıkar.
Sayfa 89
_Deniz bitti. En az iki yüzyıldır milletçe tam bir mirasyedi gibi yaşadık. Artık sonu geldi. Alacaklılar kapıya dayandı. Günü gün ederek har vurup harman savurduk ve değirmenin suyunun nereden geldiğine zerrece aldırmadık. Duranın durduğu yerde hep durmaya devam edeceğini sandık. Onunla ayakta durmak yerine emsalsiz bir umursamazlıkla sırtımızı
Reklam
_Asıl mesele, şimdiye dek kimsenin görmediğini görmek değil fakat daha çok şimdiye dek kimsenin düşünmediği bir şeyi düşünmektir. Dolayısıyla bir filozof olmak, doğa bilimcisi olmaktan çok daha fazla şey talep eder. _Orta çağlar bize tecrübe etmeksizin düşündüğümüzde nereye gideceğimizi gösterdi. Yaşadığımız yüzyıl da düşünmeksizin tecrübe
En önemli hatası Türkiye yi hafızasız, cahil ve saf zannetmesidir. Devletinin yaşı 50 olan bir toplum için hafıza üç katlıdır. Toplum hafızası, hükümet hafızası ve devlet hafızası. Hükümetin hafızası zayıf olsa bile devlet ve toplum unutmaz
Ruhlarla İletişim ve Sonsuzluk Özlemi
Esasen Metapsychique olayların gerçek mahiyetini pozitif olarak bilmediğimizden ruhların nasıl olup da yaşayanların emri altına girdiğini açıklamak güçtür. Onlar, dirilerle daima münasebet halinde midirler? Muhtelif yerde ve aynı saatte çağırılan bir tek ruh, her çağırılan yerde görünüyor mu? Görünmüyorsa neden bunlardan birini tercih ediyor?
Sayfa 113-114
Düşünce gü.cü yedinci alt ırkta (Moğollar; sanının burada da Eski Turanlar ya da Uygurlar kastedilmekte) da gelişti. Fa­ kat onlarda önceki alt ırkların özellikleri de baş gösterdi, bu onlarda beşinci ve albnalardan çok daha etkili bir şekilde yer etti. Anılardaki anlama sadık kaldılar. Böylece en eski olanın en iyi olduğu ve kendilerini düşünce gücünden en iyi şekilde koruyabilecek olanın da yine bu olduğu fikrine ulaştılar. Tabiat gücünün kontrolü onların da ellerinden kaymıştı; ancak iç­ lerinde gelişen bu düşünce gücünde, bizzat yaşam enerjisinin barındırdığı tabiat güçlerine benzeyen bir şeyler (animizm, parapsikolojik güçler, ak büyü/ maji) vardı. Bunlar yaşamda­ ki o gücü kaybetmişlerdi, ancak yine de ona karşı duyulan saf inancı asla kaybetmemişlerdi. Onlara göre bu güç, kendi Tanrıları olmuştu ve onun emrinde, kendilerinin doğru bul­ duğu her şeyi yaparlardı. Böylece komşu ülke halkları, onları bu gizli gücün etkisi altında kendilerini iradesiz kör bir güven duygusuyla onun ellerine bırakmış (büyülenmiş, efsunlu) bir halk olarak görüyorlardı. Onların nesilleri Asya ve bazı Av­ rupa bölgelerinde, o zamanlarda olduğu gibi, bugün de bu özelliklerinden bir çoğunu taşımaktadırlar. İnsanın içine ekilen düşünce gücü asıl gelişim değerine, ancak beşinci ana ırkta gerçekleşebilen yeni bir ivme aracı­ lığıyla ulaşabildi. Dördüncü (ana ırk) bu gücü ancak hafıza yetisiyle eğitilen kişilerin hizmetine sunabiliyordu. Beşincide ise bu tür yaşam tarzlarına ancak düşünce yetisini yerinde kullanabilen kişiler ulaşabiliyorlardı.
Önsöz
Bu alana ilk adımımı attığım 19altmışlı yılların başlarında aydın kama oyunun Osmanlı tasavvuru ana hatları ile şöyleydi: ‘Osmanlılar doğu Akdeniz’de ve Avrupa’nın güney doğusunda kaba kuvvetle hakim oldular. İlk on padişah enerjik adamlardı; onların liderliğinde bu kaba kuvvet erbabı Viyana kapilarina kadar dayandı. Ama daha sonra tahta geçen
76 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.