Sözüm...
En derinden uykulardan kaldırandır sözüm,
Güne el koyanları yıldırandır sözüm,
Zamanı zemini daralmış olanlara,
Gönüllerince zemindir, zamandır sözüm,
Cihan saltanatı zamanla sönerken,
Yandıkça daha da parıldayandır sözüm,
Neron, yaygı üzerinde cezalandırılmayı ya da idamını bekleyen şair Agrippa'ya sorar:
"İnsanların en bahtsızı kimdir?"
Şair, Neron'u ima ederek cevap verir:
Halk despotizmden bahsedince, hayallerinde canlanan kişidir.
ÜÇ GENCİN KALBİ
Bir gemici tanırım
Kalbini bir limanda bırakmış
Ya kaybolursa?
Ağlar çocukluğundaki gibi
Kalbini almaya gidecek hâlâ
Bir oğlan tanırım
Derin yeşil gözlü
Gönlü güney denizlerinin dibi
Kalbi ise yerinde
Birine vermeye gidecek
Bir gemi arar durur
Bulutlardan.
Bir şair tanırım
Onunki içler acısı
Kalbini asla vermemiş
Çalmışlar
Kalbi eski bir efsanede saklı.
1954, Şubat
Bin yıl da okusan, Keats’in tek dizesi değerinde bir şey bulamazsın o dergilerde.
*İngiliz romantik şair John Keats (1795-1821). Tıp ve eczacılık eğitiminin ardından, hatta eczane açma yetki belgesini almışken, “şiirsiz yaşayamayacağımı anladım” diyerek bu işleri bırakıp tamamen şiire yönelir. Kısa hayatı boyunca sürekli borçlarla boğuşur. Annesini ve babasını küçük yaşta kaybeder. Kendisi de vereme yakalanır ve doktorların sıcak bir iklimde yaşaması tavsiyesine uyarak gittiği Roma’da ölür. Keats, Lord Byron ve Percy Shelley ile birlikte ikinci nesil romantik şairlerin en önemlilerindendir. Edmund Spenser, John Milton ve Shakespeare’den etkilenmiştir. 25.5 yaşındaki erken ölümüne kadar ancak altı yıl boyunca şiir yazar. Yayımladığı üç kitabın o hayattayken toplam iki yüzden fazla satmadığı söylenir. Nitekim Keats de dünya üzerinde hiçbir iz bırakamadığını düşündüğünden, vasiyeti üzerine mezartaşında isminin yerine şu ibare yer alır:
“Burada, adı suya yazılmış biri yatmaktadır.”
Değeri öldükten sonra anlaşılan Keats, en sevilen İngiliz şairlerinden biri haline gelmiştir. Günümüzde en çok tanınan, şiirleri ve mektupları en çok okunan ve üzerinde en çok çalışılan İngiliz şairlerinden biridir. “Ode”leri, özellikle de “Ağustosa Övgü” olarak çevrilebilecek “Ode to August”, İngiliz şiirinin zirvelerinden biri olarak kabul edilir. Son derece duygulu ve yoğun bir şairdir.
(Notlar Sayfa 506)
Sayfa 332 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Yaklaşık 2 saatte okudum ve bitti.(İçinde üzerine düşündürmeyecek şiirler olsaydı 40 dakika da yeterdi eminim:)
Birhan Keskin yine bildiğim gibiydi, yaşanmamış aşklarının ızdırabı ile kavurdu içimi; o istenmemişliği, beğenilmemişliği ya da fark edilmemişliği o kadar iyi anlatıyor ki dizelerinde...Kırgınlığını en derinimde hissettim.
Öyleli böyleli
Bir y'ol düzmüş şair...
Beraber yürüdük bir süre dertleşerek,
uzun bir süre susarak
Ama hep anlayarak...
Y'ol bitti ama yoldaşlığımız unutulmayacak.
Y'olBirhan Keskin · Metis Yayınları · 20145,4bin okunma
26.04.2024
07.06.2023/Akıl Karaya Vurdu
Bugün Abdurrahim KARAKOÇ'un ölüm yıldönümü. O herkesler için "Mihriban" şairi olmazdan önce de bizim için vardı. Çünkü her ne kadar ben kendime şair diye Ahmed ARİF'i seçmişsem de o benim kendi sevdamdır, kendi bulduğumdur her an vazgeçebilirim kim bilir? Ama baba dostu değerlidir o da
* “En ağır silleleri vursa da kader;
Ezilir belki ama eğilmez başım.”
*Hastane Şiirleri (Hospital Sketches): İngiliz şair, editör, eleştirmen William Ernest Henley’nin (1849-1903) kitabı. Gençliğinde eklem iltihabından ötürü bir bacağı kesilen şair uzun bir hastane/tedavi sürecinden geçmek durumunda kalır. En ünlü eseri, bu ruhsal durumunun
Yataklarımızda ölmek de iyidir
temiz bir yastıkta
ve arkadaşlarımızın arasında.
Bir kez olsun
ellerimiz göğsümüze kapanmış,
boş ve solgun,
çiziksiz, zincirsiz, bantsız
ve belgesiz ölmek iyidir.
Temiz bir ölümle ölmek iyidir,
gömleğimizde deliksiz
ve kaburgalarımızda delilsiz.
Yanağımızın altında kaldırım taşı değil, beyaz bir yastıkla,
ellerimiz sevdiklerimizin elleri arasında,
çaresiz doktorlar ve hemşireler etrafımızda,
arkamızda zarif bir vedadan başka hiçbir şey bırakmadan,
tarihe aldırmadan,
dünyayı öylece bırakarak,
bir gün bir başkası onu değiştirir diye umarak
ölmek iyidir.
Mourid Barghouti, Midnight and Other Poems (2009)
Arapçadan İngilizceye Çev. Radwa Ashour (2009)
İngilizceden Türkçeye Çev. Zeynep Nur Ayanoğlu (2021)
14 Şubat günü ölen Filistinli şair Mourid Barghouti’nin (1944-2021) anısına
"Her şeyi unutsan bile şunu sakın unutma, oğlum: Şair, şarkı söyleyemeyen bir müzisyendir. Sözcükler dinleyicinin yüreğine dokunmadan önce aklına uğramalıdır ve bazı kimselerin aklı çok küçük birer hedeftir. Fakat dinleyici ne kadar küçük ya da inatçı bir akla sahip olursa olsun, müzik ne yapar eder onun yüreğine dokunur."
Annem kibar hanımefendilere yakışmayan bir ses çıkardı. "Seni gidi gösteriş budalası. Yaşlanıyorsun, hepsi bu."
KNUT HAMSUN "Victoria"
19.yüzyılın sonları.Norveç'in taşrasındaki bir sahil köyünde,değirmencinin oğlu Johannes şair olma hayalleri kurmaktadır.İlhamıni ise "sarayın efendisi"nin kızı Victoria'dan alır.Bu genç kadın sonunda arzuladığı genç adam ile yoksullaşan ailesine olan bağlılığı arasında bir seçim yapmak zorunda kalacaktır.
İki genç fidanın çarpıcı ve lirik romanı.
Kavuşulsaydı eğer;aşk,aşk olmazdı.
VictoriaKnut Hamsun · Can Yayınları · 20231,002 okunma
Bu okuduğum 2. Şükrü Erbaş kitabı oldu. İnsanın okuruna ayna tutan kitapları hep sevmişimdir. İnsanın insandan uzaklaşmasını, insanın kendinden uzaklaşmasını, yalnızlığı, yabancılaşmayı çok içten anlatan bir çalışma olmuş. Çırpınıp İçinde Döndüğüm Dünya, adıyla da müsemma olarak insanlarla beraber ve insanlara rağmen yaşamda verdiğimiz var olma mücadelesini çok çok iyi aktarıyor. İnsan olmaya ve insan kalabilmeye dair yorulmayı ve yıpranmayı, yalnızlaşmayı çok yerinde hissettiriyor Şükrü Erbaş.
Birhan Keskin tadı alıyorum Şükrü Erbaş'ı da okurken. Şiirsel bir anlatımla insan duygularının müziğini dinliyorsunuz bu iki şair - yazarı da okurken.