Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Mutlular bazı şeylere nasıl katlanacağını bilmezken sayısız insanın doğuştan sakatlık,sefalet,düşük sosyal statü,çirkinlik,elverişsiz mesken gibi sayısız kalıcı kötü duruma hiç aldırış etmeksizin katlanması ve kapanan eski bir yara misali hiç hissetmemesi bundandır;zira onlar iç ve dış zorunluluğun,durumu değiştirecek bir şeye yer bırakmadığını bilirler.
"Açlıktan ölen var mı?"
Eski bir başbakana, bir kasabamızda halk "Açız!" diye bağırmış da, o başbakan, "Açlıktan ölen var mı?" diye soruşturmaya kalkmış... diye anlattılardı. Açlıktan ölüm, her zaman sokak ortasında pat pat diye düşerek ölme biçiminde görülmez; yetersiz besin azar azar, oyalayarak öldürür insanları, zayıf düşürerek, hasta ederek. Yoksulluk, ilaçsız, doktorsuz bırakır ve yeni doğanlarda sayısız sakatlık yapar. Dahası kimsede neşe kalmaz, gülmek unutulur. Bakarsınız ki, yaşam çekilmez duruma gelmiş. "Ne oldu bu insanlara? Burada kimsenin neden yüzü gülmüyor?" diye sorarlar sonra, asık suratlılık bir ulusun özelliği olur çıkar. Kimse geriye dönüp bunun nedenlerini aramaya kalkmaz. "Zaman" dedim ya ... Ne kadar zaman içinde? II. Abdülhamit'in aylıkları ödemediği günlerde yavaş yavaş biriken felaket, bütün korkunçluğu ile sonraki kuşaklarda kendini göstermiştir. Öyle ki, o günlerin tuzu kuruları bile, zenginliklerinin tükenmezliğine inandıkları halde, bir dilim ekmeği gerekseyecek duruma gelmişlerdir... "Ne oldu bu topluma?", yanıt: "Ahlâk bozuldu da ondan." Çünkü aradan zaman geçmiştir, asıl suçlular çoktan ölmüşlerdir, herkes elini şakağına atıp, " Başımıza gelen nedir?" diye düşünmeye başlamıştır. Cumhuriyet, 13 Haziran 1975
Sayfa 26 - EVEREST YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
Herkes bu dünyaya imtihan için geliyorsa, bazı insanlar neden çok küçük yaşlarda ölüyor? Bunun cevabı da şudur: Onlar dünyaya imtihan edilmek için değil, imtihan aracı olmak için gönderilmişlerdir. Herkesin imtihanı farklı farklıdır. Kimileri zenginlik-fakirlik gibi maddi konularla ya da hastalık, sakatlık gibi musibetlerle imtihan edilirken, kimileri de evlatlarını kaybetmekle imtihan edilir.
Sayfa 21 - Maruf Yayınları
İnsanlar ikiye ayrılabilir mi: Körler ve görenler. Kuşkusuz, evet. Ama bu durumda bakanlarla görenleri işitenlerle duyanları okuyanlarla anlayanları ayırmak gerekmez mi? Sağırlık, körlük birer sakatlık. Ya öbürleri?
Tanıklıklar, çağın vebası gibi her yerde ve salgın halinde. Süphaneke sümbül teke, var bir sakatlık bu zihin işleyişinde. Galiba sadece Türkçe düşünebildiğim için. Örneğin Sanskrit ya da Kırmanç dillerinde düşünebilseydim bambaşka veriler ekleyebilirdim içinde bulunduğum duruma. Her neyse, şunu söylemek istiyorum, salonumuzu, eve çağırdığımız eğri ve tozlu konukların akşam gevezeliklerine uygun düzenleriz genellikle. Her biri gizli tanıklarımızdır çünkü. Tespihlerini çekerken veya ince belli bardaklarla çaylarını içip, kurabiyelerini atıştırırken içinde bulunduğumuz durumu analiz ederler. İç organlarımızı görüntüleyen bir doktor, mahkemede beyin tomografisinin bir köşesine gizlenmiş aykırı, karanlık düşünce bölgemizi jüri üyelerine yansız ve yeminli bir biçimde anlatmak için tanıklığa çağrılır. Bu sahne, lümpen bir Amerikan polisiye dizisinde geçse de, doktorların en gizli, ayıp bölgelerimiz hakkında, testislerimiz, yumurtalıklarımız, urlarımız, urlarımızın huyları hakkında tanıklık edebilecekleri bir çağa geldiğimiz gerçeğini...
Sayfa 66 - Sislerin ArasıKitabı okudu
Neden İlaç Kullanan Bu Kadar Çocuk Var?
Çocuğunuzun tüm arkadaşları belirli bir ilgi alanını paylaşıyorsa bu sağlıklı değildir. Kızınız bir futbol yıldızıysa ve tüm arkadaşları futbol oynuyorsa, dizinden ciddi bir sakatlık geçirip üç ay, bir yıl ya da sonsuza kadar sahalardan ayrı kalırsa ne olur? Neredeyse tüm arkadaşları tarafından böyle terk edilmiş bir kız gördüm. Futbol dışında yeni bir kimlik bulmak için mücadele ediyordu. Ailesi onu belki kilisede, sinagogda ya da camide, belki harada (bu kız ata biniyordu), hatta sokakta faaliyetlerini çeşitlendirmeye teşvik etseydi futboldan uzak kaldığında hayatı bu kadar zindana dönmeyecekti.
Reklam
Şerrin alameti
Dünya olarak hiç de iyiye gidilmiyor!! Yangınlar, depremler, hastalıklar.. Bunlar görünen yanları. Bi de bunların ahlaksızlık, haksızlık, güvensizlik,inançta sakatlık, maneviyatsızlık, bencillik, suskunluk gibi görünmeyen yanları var ya da fark edilmek istenmeyen.. Sonumuz hayra alamet değil. Bu bir gerçek. Ne zaman uyanacağız?? Ne zaman Hakkı haykıracağız?? Ne zaman İslamı yaşayıp, yaşatacağız?? Sorulara cevaplar da meçhul..
"Mü minin başına gelen her hastalık, yorgunluk, sakatlık ve hüzün, hatta onu tasalandıran düsünce... Bunlar sebebiyle Yüce Allah (c.c.) mutlaka onun bazi günahlarini siler."(Müslim) Allah ,tüm şifa bekleyen insanlara ,mağfiret eylesin.
Sayfa 281
en büyük sakatlık, seksin arkabahçesine çiçek dikmeyi reddetmektir.
Sayfa 30 - Can Yayınları
Mü'min olmak dünyadan elini eteğini çekmek anlamına gelmiyor . Ama aynı zamanda dünyanın terk edildiği zaman gözyaşı dökülmeyecek kadar sakatlık içinde bulunduğunu da bize öğretiyor
Reklam
Her erkek,futbolcu olmak için doğmuştur.Hayat şartları,despot anneler,sınav sistemi,erken yaşta sakatlık ya da hovardalık yüzünden,büyük çoğunluğu profesyonel olamamıştır.Hayatları adeta başak tarlalarındaki sessiz çığlıklar gibidir.
Şişmanlık kadının aynaya bakmadan gördüğü çirkinliktir: Hiçbir elbisenin, hiçbir hilenin örtemeyeceği sakatlık.
Sayfa 550
Mü’min olmak dünyadan elini etiğini çekmek anlamına gelmiyor. Ama aynı zamanda dünyanın terk edildiği zaman gözyaşı dökülmeyecek kadar sakatlık içinde bulunduğunu da bize öğretiyor.
Sayfa 34 - TİYO
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.