Bu noktada umutsuzluğa ve yüreksizliğe gerek yoktur. Asıl utanmamız gereken doğamızı bizden saklama pahasına kendimizden şüphe etmememizi isteyenlerdir. Eğer neyle uğraşmamız gerektiğini bilir ve anlarsak problemlerimizi çözebiliriz. İçimizdeki tehlikeli eğilimleri dengelemek için atalarımızın ve yakın akrabalarımızın yaşam tarzında şiddetin engellendiğini, kontrol altına alındığını ve tür içindeki potansiyel çatışmaların sembolik yollarla çözüldüğünü, arkadaşlık kurma yeteneğine sahip olduğumuzu, politikadan anladığımızı, kendimiz hakkında bilgi ve yeni sosyal organizasyon şekillerine sahip olabileceğimizi ve bir şeyleri, gelmiş geçmiş tüm türlerden daha iyi anlayıp, hiç olmayan şeyleri inşa edebileceğimizi unutmamalıyız.
''Aslında hiçbir şey içimizdeki ateşi söndüremez ve merakımızı o aptalca saklama yöntemi kadar artıramazdı; doğallık kendi özgür akışına bırakılmadığı için insan merakı büyük kentlerde kendisine gizli ve genellikle pek de temiz olmayan yollar buluyordu.''
Hepimiz böyle mi yaşıyoruz? İki yaşam: dışavuran ideal ya- şam, bir de imgelemin egemen olduğu, gizlerimizi sakladığımız içsel yaşam.
İşin garibi, yolculuklarımı ne kadar uzattıysam o kadar uza- ğımda kaldılar. Tradescant yolculuklarını tamamlayabiliyor. Yol- culuklar zamanı güzel geçirmenin bir yolu ve de sonlar az ya da çok belli. Oysa ben yola
Kemal Sayar: Hafıza günümüzde zayıfladı çünkü hafızaya ihtiyaç kalmadı. Google Efendi'ye açtığınızda bir şeyleri hemen bulabiliyorsunuz. İnsanın bir şeyi zihninde saklama kabiliyeti de, isteği de azaldı günümüzde. Protez bellek kullanıyoruz artık. Dilimizin sınırları, dünyamızın sınırlarıdır. Belleğimize aldığımız kelimeler, şiirler, kelam-ı kadimler, kelam-ı kibarlar evrenimizi genişletiyor, ruhumuzun köklerinin nerede yattığını bize söylüyor. Lezzeti, zevki nerede buluyoruz, bize onu söylüyor.
Hemşeri miyiz benden saklama
Aşina saçların
Hele başım arkaya atışın
Sanki yakın komşu doğuştan sürmeli gözlerin
İliklerime kadar ürperiyorum karşında
Aynı kentin hamurundan değilsek
Söyle hangi bağ
Nerdeki dostluk dolamış kaslarını boynumuza
"İstemem! Eksik olsun! İstemem!
Ama şarkı söylemek, düşlemek, gülmek, yürümek…
Tek başına… Özgür olmak… Dünyaya kendi gözlerinle bakmak…
Sesini çınlatmak, aklına esince şapkanı yan yatırmak…
Bir hiç uğruna kılıcına ya da kalemine dokunmak…
Ne ün peşinde olmak, para pul düşünmek,
İstediğin zaman Ay’a bile gidebilmek.Başarıyı alnının teriyle elde edebilmek.
Demek istediğim asalak bir sarmaşık olma sakın.
Varsın boyun olmasın bir söğüdünki kadar.
Yaprakların bulutlara erişmezse bir zararın mı var?
- Dök içindeki öfkeyi dostum.
Ama saklama benden beni sevmediğini."
ROXANE
Peki bizim de bu anımız gelince,
Neler diyeceksiniz?
CYRANO
Ne doğarsa delice,
Aklıma ne gelirse, hepsini, kucak kucak,
Dağınık, birer demet haline koymayarak.
Mesela: Seviyorum sizi,aşığım çılgınca sana,
Tahammülüm kalmadı acısına;
Bir çıngırağın dili gibi gönlümde ismin,
Ben de karşında, Roxane, hep ürperdiğim için