Güzel bir dizeyle yüreği kandırmadan, bu müthiş zevki tatmadan ölüp giden ne kadar çok insan var bu dünyada. Hele zenginler ve daha da zenginleşmek için uğraşanlar!
Eğer iyi oturtulmuş bir dizeyle kanatlanıp uçmuyorsan, eğer edebiyatın, müziğin, resmin büyülü evreniyle kendinden geçmiyorsan; onca para pul, iktidar neye yarar ki! Belki sadece
Geleneklerimizin çoğunu yitirdik. Gün geçtikçe hafızasız bir topluma dönüşüyoruz.
Oysa kurumları, gelenekleri korumak, topluma, dolayısıyla insana bir güven duygusu ve yerleşiklik bilinci kazandırır. Çok sıradan görünen bir mekan, anılarla değer kazanır ve anlam bulur. Biz ise yerli olmak ve geleneksel değerlere sahip çıkmak ayıpmış gibi kimliğimizden kurtulmaya çalışırız.
Ve böylece Batılı olacağımızı sanırız.
Oysa Batı, tek boyutluluk ve tek bir üniforma değil ki! Bugün ikisi de Avrupalı sayılan Finlandiyalı ve Portekizli arasında hiçbir benzerlik yoktur. Ne yemekleri, ne müzikleri, ne görünüşleri, ne de kültürleri birbirine benzer. Ama iki ülke de Avrupa düşüncesinin temelini oluşturan ilkeleri benimsemiştir.
Türkiye'nin Batılı olması, kendi kültürünü korumasıyla mümkün olacaktır.
Dünyada başarıya ulaşmış "taklit ülke" yoktur.
_Eğer birinin ruhunu görmek istiyorsanız, ona hayallerini sorun.
_İnsan doğasındaki en derin prensip, "takdir edilme" isteğidir.
_Alaycı tiplerin aslında acılarını gizlemeye çalıştığı gerçeği doğrudur.
_İnsanın dünyadaki durumu, kedinin kitaplıktaki durumu gibidir; görür ve duyar ama hiç bir şey anlayamaz.
_Yanlış anlayanlar tarafından
Bütün amaç, "devlet " denilen kutsal kavramı korumak.Oysa devlet insan içindir. Devlet eğer yurttaşların yaşamını kolaylaştırmak yerine onlara hayatı zehir etmek için başlarına dikilmiş ceberrut bir yönetimse , ne saygınlığı kalır ne de güvenilirliği...