Tinsel birey olarak halka, kendi içinde üyelere ayrılarak organik bir bütün oluşturduğu ölçüde, devlet diyoruz. Bu adlandırma, devlet ve tüzesiyle, din, bilim ve sanattan ayrı olrak yalnızca politik yan söylenmek istendiği için iki anlamlı olarak kalıyor. Fakat burada devleti daha geniş bir anlamda, hükümdarlık (Reich) deyiminde olduğu gibi tinsel görünüşüyle anlamak, almak gerekir. Demek ki, halkı tinsel bir birey olarak düşünüyor ve onda ilkin dışsal yanı vurgulamak yerine, zaten halkın tini diye adlandırdığımız şeyi, yani doğru olarak olduğu şeyi, özü üzerindeki kendisinin bilincini, kendisi için doğru olan neyse onu, bir halkta yaşayan ve ona egemen olan tinsel güçleri ele alıyoruz. Bir devlette ortaya çıkan ve bilinen genellik, varolan herşeyi içine alabilen form olarak, bir ulusun kültürünü meydana getiren şeydir. Bu genellik formunu kazanan ve devletin oluşturduğu ve somut gerçekliğe karşılık olan belirli içerik ise halkın tininin kendisidir. Gerçek devlet bütün tek tek işlerinde, savaşlarında, kurumlarında vb. bu tin tarafından yönetilir. Buradaki tinsel içerik sağlamdır, dayanaklıdır, keyfe kalmışlığın, tikelliğin, esintinin, bireyselliğin, rastlantının ötesindedir. Bunlarla doğasının bir ilişkisi yoktur: bir kentin, bir tarlanın üzerinden kalkan uçuşan toz gibidir bunlar. Bu tinsel içerik, halkın tini olduğu ölçüde aynı zamanda bireye özünü verir. O insanları birbirine bağlayan kutsal şeydir. Tüm özel mutlulukların, özel isteklerin kendisine bağlı olduğu tek ve aynı yaşamdır, o büyük bir varlık, büyük bir erek, büyük bir içeriktir. s. 121-122