Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Şarkı Geçidi
Patlamada notalarını kaybetmiş bir sokak sanatçısının çatlamış enstrümanından süzülüyor tüm yağmur.
Şam kentinin dört büyük kapısı vardır... Kader Kapısı, Çöl Geçidi, Felaket Mağarası, Korku Kalesi... Ey kervan, oralardan geçme, Ya da şarkı söyleyerek geçmekten sakın. O sessizliği duydun mu? Kuşların ölmüş olduğunu, Ama yine de bir şeyin kuş gibi cıvıldadığı O sessizliği...
Reklam
Beyoğlu'nda Karnaval Yapıldığını Biliyor mydunuz?
«Beyoğlu denilince» diye yazıyor Rakım Ziyaoğlu: «Dünyaca bilinen ve her yıl kış mevsiminde sokaklarda, caddelerde tekrarlanan karnaval adlı topluca ve acayip kıyafetlerle birkaç gün ve gece müzikli ve oyunlu eğlenceler hatırlanır. Hristiyanların büyük perhizlerinin başlangıç ve sonu ile ilgili olan bayram niteliğindeki karnaval günlerine büyük önem verilirdi. Levantenler, Ortodoks Rumlar hoş giysiler içinde dans, müzik, şarkı, laterna gruplarıyla sokakları, meydanları doldururlardı. Geceleri de bu hareketler sanki fener alayına dönüşürdü. En parlak karnaval geçidi Beyoğlu'nda yapılırdı.Eski Linardi (Çiçekçi) ve Venedik (Balyoz) sokaklarının sermayeleri faytonlan doldurur, en dekolte giysileri ve en kısa etekleri ile (bazen eteklerinin altında, soğuğa rağmen, hiçbir şey giymeksizin ve bunda «Moulin Rouge»un «can-can» yapan çamaşırcı kızlarını taklit ederek) ellerinde şarap, rakı, uzo, mastika, konyak ve - varsa - şampanya - şişeleri ile ortalığı kızıştırırlar. Laf atmalar, karşılıklı iltifatlar, yüksek sesli pazarlıklar, gerektiğinde küfürler, sarkıntılıklar alır götürür ortalığı. Vesikalı ya da vesikasız «hayat kadınları»nın alenen yaptıkları «uygunsuz., teklifler balolarda, dansing ve kulüplerde, gece lokallerinde daha ölçülü, daha «uygun» hatta kibar şekilde tekrarlanır. Gizli aşklar, anlık maceralar, ayaküstü ilişkiler kurulur, yaşanılır ve noktalanır. Karnaval fuhuş değildir, karnaval bir «eğlence»dir
Sayfa 66 - Altın Kitaplar 1997Kitabı okudu
Şam kentinin dört büyük kapısı vardır... Kader kapısı ,Çöl geçidi... Felaket mağarası,Korku kalesi... Ey kervan,oralardan geçme, Ya da şarkı söleyerek geçmekten sakın. O sessizliği duydunmu? Kuşların ölmüş olduğunu, Ama yinede birşeyin kuş gibi cıvıldadığı O sessizliği...
Sayfa 245Kitabı okudu
Şam kentinin dört büyük kapısı vardır… Kader Kapısı, Çöl Geçidi, Felaket Mağarası, Korku Kalesi… Ey kervan, oralardan geçme, Ya da şarkı söyleyerek geçmekten sakın. O sessizliği duydun mu? Kuşların ölmüş olduğunu, Ama yine de bir şeyin kuş gibi cıvıldadığı O sessizliği…
GİRİŞLER 844 - ORPHEUS'A SONELER
İŞTE bir ağaç yükseliyor. Ah o dupduru yükselişin! Ah Orpheus şarkı söylüyor! Ah o ulu ağaç kulağımdaki! Susuyar her şey. Ama yine de suskunlukta bile yeni bir başlangıç var, bir işaret ve değişim. Hayvanlar bürünmüş sessizliğe, çıkıyorlar aydınlık, çözülmüş arınanın içinden, yuvalarından, saklandıkları yerden ve görülüyor o zaman, değil kurnazlık yüzünden ya da korkudan, böylesine içlerindeki sessizlik, çünkü işitiyorlar. Kükreme, bağınş ve hırlama azalıyor yüreklerinde. V e az önce orada kulübe bile olmayan yerde, kucaklamaya, en derinlerdeki arzulardan doğan bu sığınağı öyle bir geçidi var ki, sütunları titremekte,­ yarattın sen onlara duyma yetisindeki tapınağı.
Sayfa 25
Reklam
‘Şam kentinin dört büyük kapısı vardır... Kader Kapısı, Çöl Geçidi, Felaket Mağarası, Korku Kalesi... Ey Kervan, bunlardan geçme, Ya da şarkı söyleyerek geçmekten sakın. O sessizliği duydun mu? Kuşların ötmüş olduğunu, Ama yine de bir şeyin kuş gibi cıvıldadığı O sessizliği...’
Bir zamanlar olmuştan artakalanlar şaşırtmaz bizleri. Yarın usulca ilerler kördür daha gözleri. Işık ve görebilme koşar birbirine, gün doğar
Sayfa 17 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Bir zamanlar olmuştan artakalanlar şaşırtamaz bizleri. Yann usulca ilerler kördür daha gözleri. Işık ve görebilme koşar birbirine, gün doğar kavuşunca ikisi açar gözlerini bir tay gibi iri iri. Mırıldanan nehir son bir kez sarılır sise. Doruklar şarkı söyler göklerde. Dur ve dinle buzağılar gibi süt emen makineleri. Isınmaya başlayınca hava ölçer yeşil tepeler dikliklerini. Kamyon şoförü sapıp aşar tanıdık bir geçidi ve şaşırır bir başka tamdık anayurda girince. Az sonra otlar inek boynuzlarından daha ılık olur. Bizi şaşırtan koşar bize doğru ölüm ve doğumun terkisinde.
"Benden söylemesi," diye yineledi iz sürücü. "Uzak dur ondan. Acımasızdır onlar." "Neyin acımasızı?" Bir cevap vermedi, verse de işitmezdim. İşitsem de önemsemezdim. Çünkü Sahara kabilesinden Raşida hâlâ şarkısını söylüyordu. Sabah olursa bu hurma ve palmiye bahçeleri gecenin ayazından gündüzün kavurucu sıcağına geçerken buğu, ışık ve gölge içinde kalacaktı ama bana bu şarkı ve bu gece sonsuza değin sürecek gibi geldi. Raşida'nın sesi nasıl da perdelere çarpa çarpa çoğalıyor, beni söyleyeceği son şeye götürmek için yolu açıyor. Sandım ki Raşida şarkısını söylerken çöl şarkı olmuş, kendisini söylüyor, sonra durup yine Raşida'yı dinliyor. Raşida çöl olmuş gece olmuş şarkısını söylüyor; bana ise apaçık, aşk yerden fışkırıyor. Çölde yağmur yok, üzerime aşk yağıyor.
Sayfa 353Kitabı okudu
25 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.