Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderilemeyen O Son Mektup:
“Orhan, Cevapsız mektup yazmak çok garip oluyor. Geçen akşam seni rüyamda gördüm. Ankara’ya gitmişsin. Sana Dora iş bulmuş... Seni acaba Ankara'da mı diye düşündüm. Mektuptan herhalde benim çok sıkıntılı olduğumu anlamış- sındır. Elimden geldiği kadar muhite uymaya ve neşeli görünmeye çalışıyorum. Bu mektubuma cevap yaz. Yılbaşında tatil olursa Ankara'ya gitmeyi düşünüyorum. İstanbul'da sefil oluyorum. Yatağım gözümde tütüyor. Sen yakından bilirsin. Zaman zaman evden ne kadar sıkılırdım. İşte böyle, her şey tersine... Senin Ankara'ya gitmeye niyetin var mı? Tabii bütün bunlar şimdilik düşünülecek şeyler. Yılbaşına epey zaman var. Bana çok ender mektup yazdığına göre uzun yaz. Ben sana cevap istediğim zaman bildiririm. Yeni şiirlerin varsa gönder. Şiire de hasret kaldım. Meğerse ihtiyaçmış. Mektubun taahhütlü olsun. Ne yapıyorsun? Nasıl vakit geçiriyorsun? Behzatları gördün mü? Herkese ayrı ayrı selam söyle. Sabahattin Bey'e, Mualla Hanım'a, Fuat Ömer'e. Velhasılıkelamı herkese. Dora Ankara'da mı? Bugün cumartesi. Mektepte benden başka kim- se yok. Çocuklar bahçede bir maç dinliyorlar, saat dört buçuk. Beş buçukta mütalaaya girecekler. Bugünlük kimse gelmezse onlara ben bakacağım. Ben yazacak bir şeyler bulamıyorum. Ancak kendimden bahsedebildim. O da hayli sıkıntılı iş. Senden muhakkak mektup bekliyorum. Uzun olsun, baştan savma olmasın. Yeni şiirleri istiyorum. Gözlerini öperim. Nahit”
Sayfa 165 - Edirne, 12 Kasım 1950 tarihinde Nahit Hanım’ın Orhan Veli’ye yazdığı ama onun ölümünden dolayı gönderemediği O Son Mektup…Kitabı okudu
“Evet o benim, aşkınla çıldırıp Leylâ adını bütün dünyaya duyuran Mecnûn. Benim o, ben Kays... Hani okula gitmiştik birlikte de, hani birbirimizi okumuştuk kitap diye. Hani mektuplarını bulutlar, kokunu seher yelleriyle göndermiştin bir zamanlar bana. Hani senin uğruna savaşlar çıkmış, benim olmanı isteyen Nevfel ile senin olmayı isteyen îbn Selam'ın bahadır yiğitleri kanlarını akıtmışlardı kızgın kumlara. Hani en sonunda hiç kimsenin olmadığı bir yerde, üzerinde kefen ile randevu vermiştin bana da, daha bedenin soğumadan gelip yetişmiştim yanına. Hani adımıza âşıklar yemin eder olmuşlardı. İşte o benim, Kays, senin mecnûnun, uğrunda çıldıran Kays! Yokluğunda geçen asırlar boyunca, Ger ben ben isem nesin sen ey yâr” “Versen sen isen neyim ben-izâr deyip içimde yaşattım seni. Biliyordum, benim için yaşayacağını, benim için yaşatılacağını ve bir gün bana geleceğini biliyordum. Hoş geldin gözümün nuru, hoş geldin sevincim, ilkbaharım!.. Aşkım, ruhum ve gözyaşım, hoş geldin!..”
Sayfa 352 - KapıKitabı okudu
Reklam
Ayrılık, ümitlerin ötesinde bir şehirdir. Ne bir kuş, ne bir haber, ne de bir selam gelir. Ça­resiz seslenişler, beyhude bekleyişler; teselli yerine hüzünlü bir akşam gelir. .
Sayfa 123 - · İletişim YayınlarKitabı okudu
Doğum günü kutlaması
Meryem Suresi 33.ayet; Doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak kabirden kaldırılacağım gün esenlik banadır. والسَّلام عَلَيَّ يَوْمَ وُلِدتُ وَيَوْمَ أُمُوتُ وَيَوْمَ أُبْعَثُ حَيًّا Biz yakın zamana kadar, doğum günü kutlanmasına hep karşı çıktık; hatta doğum günlerimizi çoğumuz hatırlamak bile istemedi. Haklıydık. Çünkü bize doğum günü
Sayfa 69 - Doğum günü ile ilgili en güzel açıklama
FUZÛLÎNİN ŞİKAYETNÂMESİ
Gelelim Fuzûlînin Şikâyetnâmesi’nin hikâyesine... Fuzûlî, o tarihte Bağdat civarında yaşayan fakir bir şairdir. Kanuni'ye yazdığı bir mektupta geçim darlığı çektiğini bildir miş ve kendisine devlet hazinesinden makul bir maaş bağlanmasını istemiştir. Bunu dikkate alan padişah, Fuzûlîye, Bağdat'taki vakif gelirinin, masraflar çıktıktan sonra,
Dövülerek , vurularak toprağa düşenlere selam olsun…
… Yaşamın gençlere çok yakıştığını düşündüm. Ölüm onu almasın…
Sayfa 220 - İletişim yayınları 5. Baskı 2020, İstanbulKitabı okudu
Reklam
Salâvat Getirmeyi Unuttun Yavuz Sultan Selim Han zamanında, çok fakir bir adam, borçlarını ödeyemeyince zora düşer ve soluğu Yavuz Sultan Selim'in yanında alır: Sultanım, bana bir kese altın verecekmişsiniz... Padişah: Vereyim vermesine de bir neden söyleyecek misiniz? der. Fakir adam: Ben 63 yaşında İstanbul eşrafından Mehmet... Çok
FETİH MARŞI
Delikanlım, işâret aldığın gün atandan! Yürüyeceksin... millet yürüyecek arkandan! Sana selâm getirdim Ulubadlı Hasan'dan... Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasın; Fâtih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!
Sayfa 183Kitabı okudu
Mustafa Kemal Paşa, 13 Kasım'da Haydarpaşa Garı'nda trenden iner... Tren ve peron cepheden gelen subay ve askerlerle doludur. İngilizlere ve saraya kafa tutan Mustafa Kemal'i, garda önlem alan Teşkilat-ı Mahsusa (Osmanlı istihbarat örgütü) görevlileri beklemektedir. Bu esnada Mustafa Kemal'i tanıyan ve trenden inişini izleyen bir çavuş, gür bir
Sayfa 141Kitabı okudu
Selam olsun Büyük Başbuğ'a!!
"İşitmediniz mi? Mustafa Kemal isminde bir büyük adam, bir büyük kumandan, İstanbul'dan çıktı, Anadolu'ya geçti. Erzurum'da, Sivas'ta, milleti başına topladı. 'Hükümet,devlet görevini yapmıyor. Biz kendi kendimizi koruyacağız.Düşman'a karşı koyacağız,' dedi."
624 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.