Eskiden az oyuncağım vardı ama birlikte oynayabilecekbir annem babam vardı Artık , odalar dolusu oyuncağım vardıama oynayacak kimsem yoktu . Ben uyurken eve gidip gelen babamın yüzünü unutmuştum.
Bir gece uyandım ve su içmek için mutfağa gittiğimde adamın birini gördüm.
"Tövbeler olsun, sen de kimsin?" dedim.
"Asıl sen kimsin?" dedi.
Babammış! Sakal bırakmış, zayıflamış. Ben de büyümüşüm. Oturduk sohbet ettik.
"Kaç yaşındasın sen?" dedi bana. İlgi gösterdi. Özlemişiz birbirimizi. Sarıldık. Bir daha da görmedim kendisini.
Ben bütün bunlara niçin katlandım?.. Niçin o, o edepsiz bedeniyle huzur içinde uyurken ben hala burada yatıp kendi kendime eziyet ediyorum?.. Niçin derhal odasına dalmadım ki ayıbını bildiğimi anlasın?.. Niçin orada onun kemiklerini kırmadım?.. Zayıf olduğum için... Korkak olduğum için... O ikisine karşı her zaman zayıf oldum... her şeylerini
‘’ Mesela neden senin odanda duran, sen sandalyende ya da çalışma masanda otururken, uzanırken, ya da uyurken seni bütünüyle gören mutlu bir dolap değilim? Neden değilim? ‘’
‘’ Palto giymeye üşenirken bu koca dünyayı sırtımda nasıl taşırım ben? İçinde bulunduğum durumu kimseye anlatamam. Sen de anlamazsın. Ben bile anlamıyorum ki başkasına nasıl anlatırım? ‘’
‘’ Yanımda yürüyordun Milena, düşünsene, yanımda yürümüştün! Aşık biri için ne büyük nimet değil mi? ‘’
‘’ Milena yardım et bana! Söyleyebildiklerimden daha fazlasını anla! ‘’
‘’ Milena, kıskanç değilim. Ya dünya minicik ya biz dev gibiyiz, en azından dünyayı tümüyle doldurmaya yetiyoruz. Kimi kıskanacağım bu durumda? ‘’
..
.
bizden başka herkes uyurken;
tütünü ben sarardım,
peyniri sen keserdin,
yeşil papaz eriğini ben yıkardım,
Müzeyyen, şarkılar söylerdi,
Nilgün Marmara, yolumuza kuş koyardı,
piyano tutuklanmazdı,
neyine aşık Neyzen gibi,
gecemize aşık olurduk...
.
Eskiden az oyuncağım vardı ama birlikte oynayabilecek bir annem babam vardı. Artık odalar dolusu oyuncağım vardı ama oynayacak kimsem yoktu.
Ben uyurken eve gidip gelen babamın yüzünü unutmuştum.
Bir gece uyandım ve su içmek için mutfağa gittiğimde adamın birini gördüm.
"Tövbeler olsun, sen de kimsin?" dedim.
"Asıl sen kimsin?" dedi.
Babammış! Sakal bırakmış, zayıflamış. Ben de büyümüşüm. Oturduk sohbet ettik.
Şu anda da ışık mışık gördüğüm yok.
- Nasıl olur? dedi. Nasıl olur anlamıyorum. Capcanlı, kıpır kıpır, tam karşımızda ve bize doğru yaklaşıyor.
- Hayır, görmüyorum, dedim. Eğer sen görüyorsan... Omuzlarından tuttum. Amaamı sezdi.
- Hayır, dedi. Hayır, kendi yapamadığınız bir şeyi bana yaphrmaya kalkışmayın.
- Madem ki görüyorsun ışığı, atla,