Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
245 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Son derece güzel bir Akba polisiyesi. Rachel Innes, iki adet yeğeni ile birlikte bir yazlık ev kiralar. Ve evde geceleri çıkan sesler vs. üzerine hayalet olduğu iddiası dolaşmaya başlar. En başta Rachel bu işlere inanmaz ama evden toplamda 3 adet ceset çıkınca hayatının en heyecanlı günlerini yaşadığını anlar. Müfettiş Jamieson ile birlikte çalışan Rachel olayların üzerine gidecektir. Polisiye roman severlerin mutlaka okuması gereken romanlardan biri
Ölüm Merdiveni
Ölüm MerdiveniMary Roberts Rinehart · Abka Yayınları · 19654 okunma
TELGRAFHANE Uyumayacaksın Memleketinin hali Seni seslerle uyandıracak Oturup yazacaksın Çünkü sen artık o sen değilsin Sen şimdi ıssız bir telgrafhane gibisin Durmadan sesler alacak Sesler vereceksin Uyuyamayacaksın Düzelmeden memleketin hali Düzelmeden dünyanın hali Gözüne uyku giremez ki... Uyumayacaksın Bir sis çanı gibi gecenin içinde Ta gün ışıyıncaya kadar Vakur metin sade Çalacaksın. 1952
Telgrafhane
Reklam
"Çoğu kez yüzlerinde, omuzlarında ve bileklerinde, birer hikaye özeti gibi duran bıçak yaraları olurdu bu tayfaların. Gözlerinde de, bu yaraları açan bıçakların parıltısı… Hatta, geçmişin karanlığında kalacağı yerde tafyaların gözlerinde soluk alıp veren bu çelik mavisi parıltılar kimi zaman öyle keskin oluyordu, öyle acımasız görünüyor ve öyle şiddetli yanıp sönüyordu ki, eminim, ister istemez tayfaların baktığı her yer biraz yaralanıyordu. Kıpırtılar, sesler ve yelkenli gemiler gibi gözüken şimdiki zamanın yüzünde küçük küçük, yara izine benzeyen pencereler açılıyordu yani ve anımsamak istemeyen bir geçmiş, bu pencerelerin gerisinde, alaycı bir sesle küstahça uğuldamaya başlıyordu."
176 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
herkesin olduğu kadar hiçkimselerin de hikayesi. insana aynaya baktığını hissettiriyor. kitap yazılan değil yaşananlar, hepimizin yaşayacakları ya da yaşadıklarını sarsıcı bir dille anlatıyor.
Hiç Sesler
Hiç SeslerNurdal Durmuş · Az Kitap · 201336 okunma
Nuh son anda bileğimi kavrıyor. - Çok dünya yutmuşsun! Ama oldu işte. Kurtuldun! Artık sus! Sus ki, altlarından ırmaklar akan evler gerçek olsun. Kilim silkelesin şehir çocukları tahta balkondan. Genç ağaçlar yapraklarını döksün. Gizleyelim mahrem yerlerini ruhumuzun. Sus ki, ipil ipil yağsın yağmur! Sen yine hayat de adına, ben dallarından ölü serçeler sarkıtan söğüt.
Bahçenin kenarından geçerek yukarıya, Arnavutköy’ün tepelerine doğru yürürken burnumuza hãlã menekşe kokusu geliyordu. Altımızda bir Mayıs gününü bırakarak Şubat ayını yukarıda kamçı gibi bizi bekler bulduk. Say:149 Sabahın 4.30’u. İnsan sesleri sessizliğin içine düşüyor. Karanlığa bol bol duman fışkırtan meşalelerin geceye yaptığı te’siri
Reklam
Artık çok geçti. "Hayır!Lütfen!Hayır!" diye kükredi, sesi daha önce hiç duymadığım şekilde çatlamıştı. "Kat!" Sesler yaklaşıyordu, Arum'ların kan donduran soğuğu da. Arkamda bir yerde olduklarını hissedebiliyordum ancak gözlerimi Daemon'dan alamıyordum. Artık çok geçti.
Sayfa 418 - İkinci ParagrafKitabı okudu
“Hani bazen olur ya; yaşanan o an yerleşti kaldı ve tek bir andan çok daha uzun bir süreye yayılıp geçmek bilmedi. Sesler durdu, hareketler durdu, bütün bunlar tek bir andan çok ama çok daha uzun sürdü.”
ÇIĞLIK ÇIĞLIĞA Seni sevdiğimi anladığım günden beri Sesler değişti, renkler değişti Yüzümdeki çizgiler başkalaştı Geçmişim değişti, oyunlaştı Yeşilin ortasında gelincik gibi İnceleşti, yabancılaştı
kürar: i. felç olma hali, curare; hareket edememe ama hissetme, refleks gösterememe. ii. güney amerika'da avcıların oklarına sürdükleri felç edici zehirli bitki. iii. kızılderililerin kullandığı zehirli ok atan boru. iv. kasların asetilkolin reseptörlerinin bloke olması.sesler, söylenceler, günah ve sevap. insandan insanlara doğru kötülüğün kokusu, nedir mutluluk? bu dünyaya kan taşıyan kediler ve fareler. saplantılar, bıkkınlıklar, kör jilet, sahildeki viyolonsel, baldıran otu.melike uzun, iyilikle kötülüğün, vefa ile nankörlüğün, hoşgörü ile horgörünün hikâyelerini anlatıyor. iç içe geçen ve kalp kanatan hayatlar.kürar, kederli bir kelebek gibi geziniyor koyu karanlığın içinde
Reklam
Ellerimin görüntüsünden, aynada gördüğüm sallanan kafamdan ve çarpık ağzımdan nefret ediyordum artık. Çok geçmeden aynadan da nefret etmeye ve korkmaya başladım. Bana çok fazla şey anlatıyordu. Diğer insanların bana baktıklarında ne gördüklerini; ağzımın onu her açtığımda çarpıldığını, çirkin ve aptal görünmeme neden olduğunu, konuşmaya çalıştığımda ağzımdan anlamsız sesler çıktığını ve salyalar aktığını, gülümsemeye çalıştığımda yüzümün kırışıklarla dolu bir maske gibi göründüğünü, kafamın titreyip bir o tarafa bir bu tarafa sallandığını görmemi sağlıyordu. Gördüğüm şeyden korkmuştum, çünkü daha önce böyle göründüğümü düşünmemiştim hiç. Aynalara daha önce de bakmıştım, fakat neye bakacağımı bilmiyordum, tuhaf bir şey görmemiştim. Şimdi aynaya her bakışımda, aynı komik yüz arkamdan pis pis gülüyordu. Bir gün, gözyaşları içinde yatağıma tırmandım, sol ayağımı uzattım, duvara çiviyle asılmış olan küçük aynayı çıkarıp yere fırlattım. Paramparça oldu.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.