Çarşamba aksamları sen anlat karadeniz yerine börüyü izleyen ve arkadan tekrar tekrarını izleyen bir insan ve bağğğyan olarak bu kitabın hedef kitlesi ben değilim. Zaten kendisini tost ekmeği almak için girdiğim marketten para üstüyle aldım. O yüzden de aldığıma değil okuduğuma pişmanım. Başima bir iş gelmeyecekse ben kitabi beğenmedim. Junior boy
YouTube kitap kanalımda bu tür okumadan önce ölünmesi gereken kitaplara dair çektiğim videoları izleyebilirsiniz: youtube.com/watch?v=2Ia6xxu...
Sadettin Teksoy, Cadı Sila ve Osho'nun genlerinin karışımıyla bir proje olarak üretildiğini düşündüğüm, her kitabına başlamadan önce kendisine
---Okumak isteyenleri caydıracak ve yazarın ekmeğine kan doğrayacak yorum içerir.---
Olmayan migrenim tuttu. Soldan soldan kafam ağrıyor şu anda. Son 30 sayfasını uyuklayarak okudum ki kitap bitsin yorumlayım da uyuyayım diye. Ertesi güne bıraksam içim soğuycak, yazcaklarımı yazamıycam çünkü...
bu kitabi tatilde olup yanımda okuyacak bişeyim
Bazı kitaplar vardır, gece uyumanıza yardımcı olurlar. Yatağa girer, biraz okur ve göz kapaklarınızın ağır gelmeye başladığını hissedersiniz. Ama sakın bu kitapta denemeyin. Uykularınız kaçacaktır!
Alın size yaşadığınız hayatı dibine kadar sorgulatacak, bir değişimin başlangıcı olabilecek bir eser!
Kendimize bir şeyler itiraf ederek başlayalım
Size yazarı anlatmalı mıyım? Haddim değil deyip susmalı mıyım? Elbette pek çoğunuz benden çok daha iyi biliyorsunuzdur. Hele ki bu eseri okumaya kalkışmış yahut okumuş biriyseniz zaten oldukça aşina olmanız muhtemeldir. O nedenle bu çipil gözlü, ( bizim oraların deyimiyle) bi kucak sakallı adamı anlatmak işlemini pas geçiyorum.
Tolstoy bu
A: Aranızda selâmı yayın.
B: Besmele her hayrın başıdır.
C: Cennetin anahtarı namazdır.
Ç: Çocuk 7 yaşına gelince,namaz kılmasını söyleyin.
D: Dua edenle âmin diyen sevapta ortaktır.
E: En hayırlınız ailesine en çok faydası olandır.
F: Faiz ağır bir günahtır.
G: Güzel söz sadakadır.
H: Hayra vesile olan onu yapan gibidir.
İ: İnsanların en hayırlısı Kur'an'ı öğrenen ve öğretendir.
K: Kişi sevdigiyle beraberdir.
L: Laf getirende ve götürende hayır yoktur.
M: Müslüman herkesle iyi geçinir.
N: Namazda şifa vardır.
O: Oruç tutunuz, sıhhat bulursunuz.
Ö: Önce selâm, sonra kelâm…
P: Pişmanlık tevbedir.
R: Rabbin rızası;anne-babanın rızasına bağlıdır.
S: Sıla-i rahim farzdır.
Ş: Şirk üzere ölen cehenneme gider.
T: Tebessüm etmek sadakadır.
U: Uykudan uyanan ellerini yıkasın.
Ü: Üç kişi bir arada iken,ikisi üçüncüden ayrı olarak fısıldamasın.
V: Veren el alan elden iyidir.
Y: Yaşlılara hürmet ediniz.
Z: Zenginlik mal zenginliğiyle değil, gönül zenginliğiyle olur.
Elim sanata düser usta
Dilim küfre,yüreğim acıya
Ölüm hep bana,
Bana mı düşer usta?
Sevda ne yana düşer usta
Hicran ne yana
Yalnızlık hep bana
Bana mı düşer usta?
Gurbet ne yana düşer usta
Sıla ne yana
Hasret hep bana
Bana mı düşer usta?
...
Âdem ile başlar yolculuğumuz, varoluşun ilk adımı, kazanmak için kaybetmenin ilk kuralı, dibe vurduktan sonra göklere erişmenin ilk filizi...
❝Cennette hiç bir sarsıntıya uğramadan yaşayacak olan insanoğlu mu, yoksa ayağı kayarak yeryüzüne düşen ve orda âb-ı hayatı ararcasına karanlıklar arasında geçen, dünya çilesini çektikten sonra
Artık gitmeler de götürmez bir yere
Bırakılması gereken herkesi ve her şeyi
- eski aşkları, vefasız dostları, hüzünlü şarkıları ve kitapları (tutunamayanları), iç burkan olayları -
Bırakamıyorsan hâlâ geride;
Mesafeler, özlemleri
Özlemler, hüzünleri takar peşine.
Hafifletici sebepler azaltmaz acıları
Geceler ağırlaştırılmış müebbet,
Uyutmadan sabah ettirir sancıları
Mutsuz bir ruhu nereye götürebilir
Hangi garın, hangi treni, hangi rayı
Sıla dediğin; doğup tutunamadığın toprak parçası
Gurbet geri kalanı.
Anlayışsız muhabbetlerinizde gördüm ben;
Kendi ülkende mülteci olmayı..
Artık kendimle de barışık olmadığımdan olacak, başkalarıyla ya hiç anlaşamıyor ya da çok az, o da zar zor anlaşabiliyordum. Ara sıra elde edilen başarılar; bir hayatı, bir boşluğu doldursun, bir sıla özlemini gidersin diye aradığım sevinçler yok değildi; ama bunlar öylesine yetersizdi ki duyduğum varoluş kaygısını birazcık olsun dindiremiyorlardı bile. Beni oyalamaktan öte yapabildikleri birşey de yoktu. Istırap ve başarısızlıklar bana, başarının sevinçlerinden daha gerçek gibi geliyorlar. Yaşamayı durmadan denedimse de her seferinde hep kıyısından köşesinden geçtim. Galiba insanların çoğu da böyle. Unutmayı bir türlü beceremedim. Unutmak için, sadece kendi ölümümü değil, sevdiklerimin ve dünyanın sonunu da unutmak gerekiyor.