Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
93 harbinde Aziziye tabyasında bir destan yazan kahraman kadın şimdi de bu davranışı ile küçük bir destan yazmıyor muydu? Erzurum valisi gözleri dolu dolu bunları düşünüyor, cefakar, vefakar Erzurum kadınına ne söyleyeceğini, nasıl hareket edeceğini bilmiyordu. Hemen Nene Hatunun o nasırlaşmış, derisi çatlamış, ana kokan, un kokan mübarek ellerini öptü. Nene Hatun giderken geri döndü, belli ki, Erzurum valisine bir şey soracaktı. - Ruslar gelemez değil mi oğul? - Gelemez Nene ana, dedi. Sen burada iken Ruslar Erzurum'a gelmeye cesaret edemezler.
Atatürk'ün Adalet'i... Yaşlı kadın yatağından kalktı. Sabah ezanının insan ruhuna huzur veren sesi oda içinde yankılanıyordu. 88 yaşından beklenmeyecek bir çeviklikle pencereye doğru yöneldi. Pencereyi açması ile birlikte odaya ezan sesi ile birlikte baharın güzel kokusu ve kuş cıvıltıları doluştu. Penceresinden gözüken Kurtuluş Parkına bakarak
Reklam
ÖLÜMÜ BEKLERKEN Sanırım yaşlandığımdan olsa gerek, eskisi kadar ilgimi çekmiyor çamurunda oynadığım topraklar. Dibine uzanıp da yapraklarının arasında hayallere daldığım elma ağacıyla, aramıza bir soğukluk girmiş. Nedendir bilmem en derine saklanmış anılar, kapının asma kilidini açmaya başlamamla gün yüzüne çıkmaya başladı. Sanki belleğimin
Kaldırımlar, bidonlar ve uygarlık... Oslo sokaklarında Coşkun Ağabey'le (Özarı) yürüyoruz. Rahat yürüyoruz. Çünkü kaldırımlara park etmiş tek araba yok. Orası insanlar için. Kaldırımlar yoldan iki santim yukarıda topu topu. Araba çıkmaya kalksa şoför fark etmez bile, o kadar alçak... Coşkun Ağabey ''Kim dedi, şimdi hatırlayamıyorum'' dedi.. ''Ama
511 syf.
6/10 puan verdi
Kitabı yaklaşık bir ay önce bitirdim. Fakat çok yoğun olduğum için yorum yapamadım. Şimdi kitaba gelecek olursak. Wattpadden çıkan bir kitap. Wattpaddeyken okumamıştım. Kitap olunca okudum. Benim aklımda çok farklı bi kurgu vardı. Fakat burada hiç öyle değil. Kitabı sevdim. Okunması gerektiğini düşünüyorum. Yalnız tek bulduğum hata ise şu; beraber yatıyorlar ve öpüşüyorlar. Fakat ilişkilerinin bir ismi yok. Ne sevgili ne arkadaş. Beni en çok rahatsız edende buydu. Ama yine de güzel bir kitaptı. İkinci kitabı da çıktı. Onu da alıp hemen okumak istiyorum. Beklentim 2. kitapta daha yüksek umarım beklediğimi bulurum.
Kötü Çocuk
Kötü ÇocukBüşra Küçük · Ephesus Yayınları · 20214,165 okunma
381 syf.
10/10 puan verdi
Bazı romanlar oluyor, okurken de bitirdikten sonra da uzun süre etkisinden kurtulamıyorsunuz. Günlük hayatınıza devam ederken aklınıza bir anda o romandan birileri ya da bir sahne gelebiliyor. Bu tür romanlar ya genelde gerçek olaylardan alınmış ya da otobiyografik çizgiler taşıyan şeyler oluyor. İşte o romanlardan birisini yeni bitirdim ben;
Savaş ve Açlar
Savaş ve AçlarHasan İzzettin Dinamo · Heyamola Yayınları · 20051,289 okunma
Reklam
Kendimi bundan böyle tümden okumaya verdim. Kitaplar bütün varlığımı sardı, hayatımı doldurdu. İçimde yeni yeni beliren duygular, gereksinimler, zamansız gelişen gençliğin ruh bunalımları, akacak başka bir yol bulmuş, bende uzun bir süre için yeni bir amaca kavuşmuştum. Az zaman içinde kalbim, kafam okuduklarımla doldu, hayalgücüm o derece
Sayfa 107 - Varlık Yayınları - Nihal Yalaza Taluy Çevirisi(Sayfa 107-108)
252 syf.
7/10 puan verdi
Tarihi bir romanda denilebilir. Üç kısımdan oluşan roman başkarakter Selma Hanım üzerinde Ankara’da yaşananlar anlatılmıştır. Kitabın başında yazarın bir notu var, bu not başka bir söz söylemeyi gerektirmiyor bence. Ben sadece Yazarın 1923 yılında Mardin ve 1960 yılında Manisa milletvekili olarak mecliste bulunduğunu söylemek istiyorum. Üstelik 5 farklı ülkede elçilik görevlerinde bulunduğunu da belirteyim ki aşağıdaki not daha anlam kazansın. “Otuz yıl öne yazdığım bu romanı, üçüncü baskıya vermek üzere, gözden geçirirken bir düş görüyor gibi oldum ve bana öyle geldi ki, burada hikâye ettiğim devri bir uyurgezer hali içinde geçip gitmişim. Fakat, bu halim çok sürmüyor; uyanıyorum ve kendimi toparlayarak etrafıma bakıyorum, o devirden bu yana ne kalmış diye. Kitabın birinci bölümünde belirtmeye çalıştığım Milli Mücadele ruhundan hemen hiçbir iz bulamıyorum. Ya son bölümde hayalini kurduğum Türkiye’nin gerçekleşmesine doğru bir gelişme olmuş mudur? Ben, o zamanlar, bir gün gelip öleceğini aklımdan bile geçirmediğim Atatürk’ün öncülüğü ve rehberliğiyle bu ideal Türkiye’ye yirmi yıl içinde varacağımızı umuyordum. Şimdi, o yirmi yıl üstünden bir yirmi yıl daha geçmiş bulunuyor. Fakat, biz sosyal, kültürel ve ekonomik devrin şartları bakımından, hala romanımın ikinci bölümünde verdiğim ve karikatürünü yaptığım Ankara içinde tepinip durmaktayız.”
Ankara
AnkaraYakup Kadri Karaosmanoğlu · İletişim Yayınları · 20183,510 okunma
"Binlerce ve binlerce martı yaşardı, biliyorum" diyerek başını salladı Sullivan. "Sana verebileceğim tek yanıt, senin ancak milyonda bir rastlanan bir martı olduğun. Çoğumuz öylesine yavaş geliştik ki. Dünya değiştirdiğimizde, vardığımız yer hemen hemen aynısıydı terk ettiğimizin, nereden geldiğimizi hemen unutarak ve geleceğe aldırmayarak günü birlik yaşadık. Karın doyurmanın, didişmenin sürü içinde iktidar hırsının ötesinde değerler olduğunun bilincine varmak için kaç yaşamdan geçtik dersin? Binlerce Jon, on binlerce! Sonra da yetkinlik denen şeyin varlığını öğrenmek için yüz yaşam ve ona ulaşmak için bir yüz yaşam daha. Şimdi aynı kural bizim için yine geçerli elbette: Gelecekteki dünyamızı burada öğrendiklerimizle kuran. Bir şey öğrenmedik mi, geleceğimiz şimdikinin eşi olur. Hep aynı sınırlamalar, üstesinden gelmemiz gereken kurşun gibi ağır bir tekdüzelik... hep aynısı."
LOJMAN Lojmanda oturmak ayrı bir yaşam tarzı. Herkesin kocasının aynı işi yaptığı bir aileler topluluğu bu. Çalışmayan kadınlar için standart bir hayat: Sabah aynı saatte, hatta aynı dakikada evinden çıkan üniformalı kocalar, pencereden kocalarının servis araçlarına binişini seyreden kadınlar, öğleye kadar ev işleri, öğleden sonra kadın
http://www.hakanevrensel.com/guneydogudan-oykuler-2/Kitabı okudu
Reklam
Sen...başlangıcım benim...Az önce...iyi geceler dedin bana.her gece dediğinde sanki veda ediyormuşsun gibi geliyor.Oturup hemen yazmak istiyorum sana.Yazarsa senden kopmamış oluyorum sanki....................Yaptığım,yaşadığım her şeye anlam kattın.Şimdi dinlediğim şu müzik,içtiğim içki,pencereden seyrettiğim şu şehir...Hepsinde sen varsın.
Sayfa 138Kitabı okudu
"Türkler ölmeyi biliyorlar, hem de iyi biliyorlar. Ben de ölmeyi bilen bir milletin yenilmeyeceğini bilecek kadar tecrübeliyim. Burada hiç yoktan ordular kurmak ve bu orduları ölüme sürüklemek mümkün. Bu imkânlardan bol bol faydalanıyorum. Fakat, meydana getirdiğim orduları sendeleten bir engel var: Türklerin yaşayan hatıraları! Üç-dört yüzyıl önce her kudreti ve her milleti yenen Türkler, şimdi de silinmez hatıralarıyla her teşebbüsü sendeletiyorlar. Hemen her yürekte bu korkuyu seziyorum. Demek ki yalnız Türkleri değil, onların tarihini de yenmek lazım. Bu durumda ben, Türklerin düzinelerle milleti idare etmelerindeki sırrı da anlıyorum. Onlar milletleri bir kere yeniyor fakat kazandıkları zaferleri ruhlara ve nesillere nakşedebiliyorlar." - M. Montecuccoli (Avusturyalı Komutan)
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.