Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Sinemanın doğuşu
19 Mart 1895'te, Lumiere Kardeşler, Louis ve Auguste, Lyon'daki bir fabrikadan çıkan işçileri gösteren kısacık bir kısa metraj film çektiler. Sinema tarihinin ilki olan bu filmi birkaç dostlarının dışında gören olmadı. Nihayet, 28 Aralık'ta, Lumiere Kardeşler bu filmi, daha sonra çektikleri ve yine gerçeklikten havai anları kayıt altına alan diğer dokuz kısa metraj filmle birlikte halkın önüne çıkardılar.
Sayfa 95 - Sel Yayıncılık 3. Baskı
Çirkinim öyleyse yokum.
Varlığı kabul edilen kadın, bundan böyle görünüşün tiranlığına sokulmuştur. Aynalardan yararlanma, fotoğrafın doğuşu, sinemanın icadı, medya araçlarının gelişimi, bizi dişil beden temsilinin günden güne artmasıyla karşı karşıya bırakmıştır. Bu bağlamda, fiziksel çirkinlik kabul edilemez hale, neredeyse bir hakaret, bir kusur ya da suç haline gelir.
Reklam
1913- Sinemanın (kinematograf) doğuşu
Çekimlerin çoğu bahçede ya da stüdyo çevresindeki sokaklarda yapılırdı. Her şey güneşin ışınlarına bağlıydı, çünkü stüdyoda ışıklandırma yoktu.
Sinemanın kısa tarihi
Lumiére Kardeşler ... 1895 ... Cinématographe ( ilk kamera ve film makinesi ) cihazıyla gösteriye başlarlar . Sinemanın ilk doğuşu diyebiliriz . 28 Aralık 1895 yılında , Paris'teki Grand Cafe'de gerçekleşir . 1895 Ekim'inde Jules Carpentier adlı mühendis ile seri üretime geçerler . Aynı dönemde sinemanın kazanç getireceğini fark eden Charles Pathé var . Sinema salonları tasarlamaya başlar . Lumiére Kardeşlerden Cinématographe'yi satın almak ister fakat olumsuz cevap alır . Charles Pathé ise kendi kronofotografisini geliştirir ve 1896'da piyasaya sürer . Aslında Charles Pathé gramofon imalatı yapan ve ihraç eden bir adamdı . Türkiye'deki mümessili ise Sigmund Weinberg'di . Türkiye'de sinemanın öncülüğünü Weinberg yapar ve İstanbul'daki ilk sinema gösterisini Sponeck Birahanesinde gerçekleştirir . Weinberg'den sonra 1898'de Cambon fırtınası başlar . Bu dönemde sinema filmleri kısa , konusuz , eklektik , parça parça ve birbirinden bağımsız , ayrıca ses olmayan filmlerdi . Ve Cambon şu soruyu sordu : Filmlerde ses yoksa alt yazı olamaz mı ? Türk sinemacılığı , bu iki sinemacının rekabeti ile 1900 yılına kadar geldi ....
Sayfa 77 - Andaç
Neden sessiz filmleri seyretmeliyiz?
Her sinema öğrencisi için sessiz filmleri izlemenin elzem olmasının 7 sebebi Film okuluna gitmeden önce pek çok kişi film yapımı hakkındaki her şeyin kitaplar ve dersler vasıtasıyla öğrenildiğini düşünür – çekim türleri; kurgu stilleri; anlatı ekonomisi ve hikaye anlatımı gibi… Bu kısmen doğru olabilir ve öğrenciler her şeyi teoride
Sinemanın doğuşu
Hallerimizi anlatmak istedikçe dile gitgide daha az güveniyoruz... Dilin başkalarına sunduğumuz imajlarımızın söylediğinden çok farklı şeyler anlattığının farkındayız.
Reklam
Neden Godard? (I) Ulus Baker İlk tartışma seansımıza Michel Foucault'nun "bakışın arkeolojisi"yle başlamamızın iki nedeni var: birincisi, eğer bu atölye çalışması bizi belli bir "iş" yapmaya, tartışmalarımızı görsel-işitsel, videografik imajlara taşıyacaksa --daha doğrusu böyle bir ortak karara varılırsa-- arkadaşımız Dr.
Osmanlının son dönemlerinde sinemanın doğuşu, seyircinin bakış açısının değişmesiyle 1914 yılından itibaren artık "eğlence" olmaktan çıkar ve bağımsız bir kimlik kazanmaya başlayarak içerikte sanatsal formlara dönüşmeye başlar. Aynı dönem sinema yayınlarının başlaması sinemaya ilgiyi arttırır ve sinema tartışılmaya başlanır. Bu tartışmalar film yapımının ivme kazanmasına sebep olurken esas yükseliş Cumhuriyet döneminde olur.
Sinemanın doğuşu ve yükselişi
Başlangıçta sinema, tiyatro oyunlarından sonra gösterilirken bir süre sonra sadece film gösterimi yapılan salonlar açılmıştır. Sinema salonlarına giriş için 5 sent ödendiği ve argoda 5 sente nickel denildiği için bu salonlar da "nickelodeon" olarak adlandırılmıştır. 1908 yılında nickelodeon sayısı 600'ü aşmış, yalnızca New York'ın yıllık sinema bileti girdisi altı milyon dolara ulaşmış ve yatırımcıların kârı iki yılda yüzde altı yüz artmıştır.
Sayfa 23 - demKitabı okudu
Sinemanın doğuşu (19 Mart)
1895’te, Lumiere Kardeşler, Louis ve Auguste, Lyon’daki bir fabrikadan çıkan işçileri gösteren kısacık bir kısa metraj film çektiler. Sinema tarihinin ilki olan bu filmi birkaç dostlarının dışında gören olmadı. Nihayet, 28 Aralıkta, Lumiere Kardeşler bu filmi, daha sonra çektikleri ve yine gerçeklikten havai anları kayıt altına alan diğer dokuz kısa metraj filmle birlikte halkın önüne çıkardılar. Grand Cafe de Paris’nin bodrumunda, sihirli lambanın, çarkıfeleğin ve diğer illüzyon sanatlarının yeni nesil üyesinin inanılmaz gösterisinin dünya prömiyeri gerçekleştirildi. Her yer doluydu. Otuz beş seyirci, kişi başına bir frank ödedi.
Reklam
Çirkinim Öyleyse Yokum
Varlığı kabul edilen kadın, bundan böyle görünüşün tiranlığına sokulmuştur. Aynalardan yararlanma, fotoğrafın doğuşu, sinemanın icadı, medya araçlarının gelişimi, bizi dişil beden temsilinin günden güne artmasıyla karşı karşıya bırakmıştır. Bu bağlamda, fiziksel çirkinlik kabul edilemez hale, nerdeyse bir hakaret, bir kusur ya da suç haline gelir. Çirkinlik sadece dişil kimliğin kın Rılganlaşmasıyla sonuçlanmadı, vardığı doruk noktası şuydu: "Çirkinim öyleyse yokum."
Sinemanın doğuşu
1895’te, Lumiere Kardeşler, Louis ve Auguste, Lyon’daki bir fabrikadan çıkan işçileri gösteren kısacık bir kısa metraj film çektiler. Sinema tarihinin ilki olan bu filmi birkaç dostlarının dışında gören olmadı. Nihayet, 28 Aralıkta, Lumiere Kardeşler bu filmi, daha sonra çektikleri ve yine gerçeklikten havai anları kayıt altına alan diğer dokuz kısa metraj filmle birlikte halkın önüne çıkardılar. Grand Cafe de Paris’nin bodrumunda, sihirli lambanın, çarkıfeleğin ve diğer illüzyon sanatlarının yeni nesil üyesinin inanılmaz gösterisinin dünya prömiyeri gerçekleştirildi. Her yer doluydu. Otuz beş seyirci, kişi başına bir frank ödedi. Georges Mélies oradaki seyircilerden biriydi. Filme çeken kamerayı satın almak istedi. Onu satmamaları üzerine, yeni bir tane icat etmekten başka çaresi kalmadı.
Sayfa 95 - *SEL-Mart 19Kitabı okuyacak