'Tabip ehli olmayana bizi anlatma!' dersin. Bu bir yasak değil, hasar tespitinde yanlışlığa imkan vermemek içindir. O, arkadaşlarını hâldeş sanır, senden adeta hayatının pişmanlığı gibi bahseder. Kan sızan yaralarını önüne gelene gösterir. Sır, sevenler arasında en kutsal emanetken çöl güneşinin altında eriyen buz misali, damla damla eriyip dökülür, dilden kulağa. 'Biz' sadece bir zamir olarak kalır. Sen hep 'O'sundur. O ise hep 'ben'leşmiştir. Sürekli 'ben' vardır her cümlesinde. 'Ben şöyleyim, ben bu konuda tutarlıyım. Ben haklı çıktım.' Muhabbet artık muhallebiye dökülen kireç tozuna dönmüştür.
Sayfa 312 - Kapı Yayınları