Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Nazizm kaynağı Alman sosyolojisi
"O dönemde Nazi olanların hepsinin, Nazi olarak ne olduklarını doğru dürüst bildiği kanaatinde değilim. Belki milliyetçilik için Nazizm diye düşünüyorlardı, belki sosyalizm için, Yahudilere karşı olmak için ya da 1914-1918 aşkına ve çoğu içten içe, yeni bir toplumsal maceraya atılmanın ve yeni bir 1923'ün heyecanını yaşıyordu - ama tabii her şeyin bir "kültür ulusunun insanca normları" içinde olması kaydı şartıyla."
Her sosyal yapı kendini meşrulaştıracak entelektüel sistemi ve söylemi de beraberinde getirmek zorundadır.
Sayfa 39 - Etkileşim Yayınları
Reklam
Foucault
İktidar, eylem üzerinde bir eylemdir çünkü iktidar başkalarının eylemlerini ve davranışlarını etkileme gücüne sahip ve onları yönlendiren ve idare edebilen bir eylem biçimidir.
Sayfa 147
İçinde yaşanılan çağ toplumlar için gerçekten de büyük yapısal transformasyonların meydana gelmekte olduğu, tarihsel bir dönemecin ya da miladın çağıdır. Bu itibarla, yeni oluşumları analiz edebilmek için yeni bir kavramsal çalışmanın yapılması ve yeni yaklaşımların geliştirilmesi gerekmektedir.
Sayfa 161
Schumpeter ''demokrasi halkın yönetimi anlamına gelmez ve gelemez. Demokrasi sadece halkın yönetenleri kabul etmek ya da reddetmek fırsatına sahip olduğu anlamına gelir''...
Sayfa 133
Karizmatik Otorite
Milli mücadeleden bu yana karizmatik bir nitelik taşıyan Mustafa Kemal Atatürk... Weber'in deyimiyle, karizması ''rutinleşmemiş'' olan ve günümüz Türk toplumunun eğitim düzeyi en yüksek olan, sosyolojik göstergeler itibariyle en ussallaşmış kesimlerinin rehberi olmaya devam eden Atatürk.
Sayfa 66
Reklam
Kurtarıcı ihtiyacının seslendirilmediği toplumlarda, peşlerinden koşacakları bir karizmatik şef ürettiklerine tanık olunmuyor.
Sayfa 66
Savaş, dış politika yenilgileri, ekonomik çöküntü gibi büyük krizler sırasında siyasal sistemin sahip olduğu desteklerin zayıfladığı ve/ ya da başka odaklara yöneldiği görülmüştür.
Sayfa 60
Türkiye’de siyaset biliminin hatalarından biri yaklaşımdandır. Kim başa geçerse geçsin, sağcı ya da solcu, ehil ya da gayri ehil, kadrosu ve Türkiye’yi idaresi üçüncü dünya sosyolojisi kalıpları içerisinde değerlendirilmektedir. Bu çok yanlış bir yaklaşım ve apaçık bir kusurdur. Öncelikle Balkanlar ve Ortadoğu tarihi öğrenmeden, eski metinleri okuma alışkanlığını edinmeden stratejik düşünme anlamında isabet oranı çok düşer.
Özne ile nesne arasındaki ilişkiye göre, her toplumsal münasebet yeni karakterler yaratan ve bireyin düşünce yapısını değiştiren bir bütünlük gösterecektir. Bu sürekli bütünlük, fertlerin yapısını bile değiştirebilen bir etkileşim sistemi şeklinde ortaya çıkar.
Reklam
Türkiye'de siyaset biliminin hatalarından biri yaklaşımdandır. Kim başa geçerse geçsin, sağcı ya da solcu, ehil ya da gayri ehil, kadrosu ve Türkiye'yi idaresi üçüncü dünya sosyolojisi kalıpları içerisinde değerlendirilmektedir. Bu çok yanlış bir yaklaşım ve apaçık bir kusurdur. Önce Balkanlar ve Ortadoğu tarihi öğrenmeden, eski metinleri okuma alışkanlığı edinmeden stratejik düşünme anlamında isabet oranı çok düşer.
Sayfa 183Kitabı okudu
Türkiye’de siyaset biliminin hatalarından biri yaklaşımdandır. Kim başa geçerse geçsin, sağcı ya da solcu, ehil ya da gayri ehil, kadrosu ve Türkiye’yi idaresi üçüncü dünya sosyolojisi kalıpları içerisinde değerlendirilmektedir.
Türk Devrimi
Türk devriminin, doğunun din, politika ve toplum alanlarındaki geri durumundan kurtulması ve aynı zamanda batılı güçlerin ekonomik egemenliklerinden arınmış bir devlet kurabilme amacı ancak kısmen gerçekleşebilmiştir.
Sayfa 115Kitabı okudu
DP dönemindeki okuryazar durumu ve eğitim düzeyi
1950 yılına dek Cumhuriyet hükümeti okuryazar sayısını üç katına çıkarmayı başarmış ve asıl önemlisi okuma-yazma bilmeyen sayısının çoğalmasını durdurabilmiştir. 1950 yıllarında eğitim düzeyi yeniden nüfus artışının gerisinde kalmıştır. 1955-1960 yılları arasında okuryazar oranının düşmesi göz önünde bulundurulursa, DP'nin ilköğrenime fazla önem vermediği konusundaki kanıya hak vermek gerekir.
Cumhuriyet döneminde ödemeler dengesi
Türkiye, 1930 ve 1939 yılları arasında, ödemeler denge sağlayan olumlu bir ticaret bilançosuna sahip olmuştur. Bu gerçek, özellikle dünya iktisadî buhranının fiyat yapısı üzerindeki etkileriyle birlikte incelenirse, önemli bir başarı olduğu görülür.
273 öğeden 256 ile 270 arasındakiler gösteriliyor.