Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
❞"Kendinizi sürekli savunu halinde tutuyorsunuz. Hep gerginsiniz" diyor hınzır bir gülümsemeyle. "Bence bütün insanların, doğum ve ölüm gibi, çok ortak bir yanları daha var; hiçbir koşulun farklı kılamadığı bir yanları. Tarihte hiçbirimizin gerçek bir başkaldırısı olmadı. Özgürlükler hep belli sınırlar içinde arandı. Özgürlük diye,
Sayfa 222 - Everest Yayınları 1. Basım: Haziran 2014Kitabı okudu
Özgürlüğünüz, sınırlarınızın gücü kadardır
Gerçekten “özgür” müsünüz? Dilediğiniz zaman dilediğiniz yemeği yiyebiliyor olmak mıdır sizce özgürlük? Toplumsal hiçbir baskı hissetmeden içinizden geldiği gibi giyinebiliyor olmak mı yoksa? Canınızın istediği saatte uyuyup, canınızın istediği saatte uyanarak, yine canınızın istediği saatlerde istediğiniz kadar çalışarak, ihtiyacınız olan parayı kazanabilmeniz mi? Bir hafta sonu tatilinde cep telefonunuzu kapattığınızda mı özgür hissediyorsunuz sadece kendinizi? Hayatınızla ilgili her kararınızı sadece kendinizi düşünerek mi alıyorsunuz? Kaderinizin ipleri tamamen sizin elinizde mi? Başkalarının sizden yararlandığını düşündüğünüz oluyor mu? Kaybetmekten korktuğunuz insanlar yok mu? Değişmeye ne kadar açıksınız? En azından yumurtayı nasıl yemekten hoşlandığınızı düşünün. İlle de rafadan mı? Yoksa “Bugünlük de böyle olsun, ne fark eder ki?” dediğiniz olur mu?
Reklam
Gerçekten “özgür” müsünüz? Dilediğiniz zaman dilediğiniz yemeği yiyebiliyor olmak mıdır sizce özgürlük? Toplumsal hiçbir baskı hissetmeden içinizden geldiği gibi giyinebiliyor olmak mı yoksa? Canınızın istediği saatte uyuyup, canınızın istediği saatte uyanarak, yine canınızın istediği saatlerde istediğiniz kadar çalışarak, ihtiyacınız olan parayı kazanabilmeniz mi? Bir hafta sonu tatilinde cep telefonunuzu kapattığınızda mı özgür hissediyorsunuz sadece kendinizi? Hayatınızla ilgili her kararınızı sadece kendinizi düşünerek mi alıyorsunuz? Kaderinizin ipleri tamamen sizin elinizde mi? Başkalarının sizden yararlandığını düşündüğünüz oluyor mu? Kaybetmekten korktuğunuz insanlar yok mu? Değişmeye ne kadar açıksınız? En azından yumurtayı nasıl yemekten hoşlandığınızı düşünün. İlle de rafadan mı? Yoksa “Bugünlük de böyle olsun, ne fark eder ki?” dediğiniz olur mu? Önemsiz gibi görünen bu küçücük ayrıntıların mücadelesi içinde silinip gider sizi siz yapan sınırlarınız. Çünkü “özgürlük” sandığınız gibi “sınırsız” olmak demek değildir, tam tersine net ve güçlü sınırlara sahip olabilmenizle ilgilidir. Diğer bir deyişle, hayır diyebildiğiniz ölçüde, özgürlük alanınıza sahip çıkarsınız. Hayır Diyebilme Sanatı sınırlarınızı doğru çizerek, kendinize geniş bir özgürlük ve özgüven alanı yaratmanın incelikleriyle dolu, duyarlı bir rehber... Güzel bir kitaptı okuyacak olanlara keyifli okumalar diliyoruum kitapla kalıın ^^
Gerçekten “özgür” müsünüz? Dilediğiniz zaman dilediğiniz yemeği yiyebiliyor olmak mıdır sizce özgürlük? Toplumsal hiçbir baskı hissetmeden içinizden geldiği gibi giyinebiliyor olmak mı yoksa? Canınızın istediği saatte uyuyup, canınızın istediği saatte uyanarak, yine canınızın istediği saatlerde istediğiniz kadar çalışarak, ihtiyacınız olan parayı kazanabilmeniz mi? Bir hafta sonu tatilinde cep telefonunuzu kapattığınızda mı özgür hissediyorsunuz sadece kendinizi? Hayatınızla ilgili her kararınızı sadece kendinizi düşünerek mi alıyorsunuz? Kaderinizin ipleri tamamen sizin elinizde mi? Başkalarının sizden yararlandığını düşündüğünüz oluyor mu? Kaybetmekten korktuğunuz insanlar yok mu? Değişmeye ne kadar açıksınız? En azından yumurtayı nasıl yemekten hoşlandığınızı düşünün. İlle de rafadan mı? Yoksa “Bugünlük de böyle olsun, ne fark eder ki?” dediğiniz olur mu? Önemsiz gibi görünen bu küçücük ayrıntıların mücadelesi içinde silinip gider sizi siz yapan sınırlarınız. Çünkü “özgürlük” sandığınız gibi “sınırsız” olmak demek değildir, tam tersine net ve güçlü sınırlara sahip olabilmenizle ilgilidir.
Özgürlük bilinci denen bilincin çok yükseldiğini sanıyoruz.O kadar yükselmiş bu bilinç,nasıl oluyor da,hem de bu kez seve isteye,yani gerçekten kendi isteğiyleymiş gibi,kendini şu rezil para ve tüketim dünyasına prangalatıyor?Ha,bana çıkar ilişkilerinden söz açacaksınız.Bu ilişkileri kuranlar mı özgür sizce?Herkes kendine bir efendi seçiyor.Kendisi,yalnız kendisi olmaktan korkuyor.
Sayfa 223Kitabı okudu
"Bugünkü hayatlarımızın Ortaçağ hayatından hiçbir farkı yok. Yine rahipler, yine tilmizler, yine cinayetler... Farklı olan yalnızca araçlar ve gereçler... Özgürlük bilinci denen bilincin çok yükseldiğini sanıyoruz. O kadar yükselmiş bu bilinç, nasıl oluyor da, hem de bu kez seve isteye, yani gerçekten kendi isteğiyleymiş gibi, kendini şu rezil para ve tüketim dünyasına prangalatıyor? Ha, bana çıkar ilişkilerinden söz açacaksınız. Bu ilişkileri kuran lar mı özgür sizce? Herkes kendine bir efendi seçiyor. Kendisi, yalnız kendisi olmaktan korkuyor." Özgürlüğü salt yaratıcılara ve delilere özgü olduğunu söyleyen doktor, bir deli mi yoksa? Her deli gibi, söylediklerinin kimisin de gerçek payı var elbet, ama bu kadar bir reddediş, böylesi bir hiçseyiş...
Sayfa 925 - Adalet AğaoğluKitabı okudu
Reklam
Sinan ilk mimari eserini kırk sekiz yaşında meydana getiriyor. Şaşırtıcı geliyor değil mi? O zamana kadar bu vasfıyla bilinmemiş. Peki soru: Kırklı ellili yaşlarına kadar ne yaptı dersiniz? Marangozluk. Evet evet, marangozluk yapıyor. Bir marangozhanede kendini geliştirmek için yıllarını veriyor. Bugünkü tabirle ekmek parasını oradan kazanıyor.
Sizce?
Nasıl oluyor da aşk her insan için hatta aynı insan için bile farklı zamanlarda bambaşka anlamlara gelebiliyor?
Her türlü silahı kullanmak doğru mu sizce?” "Yeteri kadar keskinseler, evet..." "Öyleyse nasıl oluyor da zor kullanmanın aptallık olduğunu söylüyorsunuz, anlayamıyorum..." "O başka şey." "Neden?" diye haykırıyor Binbaşı. "Ben bu düzenin aşağılığını, soygunculuğunu açıklayarak yalnızca kemiriyorum onu. Çökmesi kendiliğinden olacak..!"
Sayfa 41 - Yordam Edebiyat Aralık 2020, 3. BaskıKitabı okudu
“Ben birbiriyle bağlantılı iki soru sormak istiyorum. Siz bütün kuramlarıyla Batılılaşmak dediniz. Biz Müslüman bir toplumuz. Bütün kuramlarıyla Batılılaşmak demek Hıristiyanlaşmak demek. Hıristiyanlaşmayacağımıza göre, sizce bu, Batılılaşamayacak mıyız demek mi oluyor?” “Cevap vermeye sondan başlayayım. Batılılaşacağız, tabii. Çaresiz
Reklam
"Bence bütün insanların, doğum ve ölüm gibi, çok ortak yanları daha var; hiçbir koşulun farklı kılamadığı bir yanları. Tarihte hiçbirimizin gerçek bir başkaldırısı olmadı. Özgürlükler hep belli sınırlar içinde arandı. Özgürlük diye, din değiştirildi, tarikat değiştirildi, tiran değiştirildi. Bu sınırlar içinde ileri geri oynamalar
sayfa 924/5Kitabı okudu
"Babacığım, bir daha hayvan kesmeyelim!"
5 yaşındaydılar ikiz kızlarım. Halil Dedelerinin evinin bahçesinde, keçinin kurban edilişini seyrederken ağlamaya başlamışlardı. “Baba, bir daha hayvan kesmeyelim, yazık oluyor onlara” diyordu her ikisi de. Hiçbir şey söyleyememiştim. Bir yanıtım yoktu o an. Neyin doğru neyin yanlış olduğunu kestirememiştim. Kurban kesmek yanlış değildi. Belki
Dondurun beni, baharda çözersiniz!
Cep telefonunu "Ne?" diye açmaya başladıysam kış gelmiş demektir! O zaman beni daha fazla sinirlendirmeyin. Kriyobiyolojiye başvururum, yazdan yaza görüşürüz! Bitti işte! Güneş, ılık geceler, tişörtle sokaklarda dolaşma, karpuz, balkonda uyuyakalıp ister istemez bronzlaşma... Ve fırtınalar başladı. Allah aşkına, sonbahar diye
Sayfa 101 - Epsilon Yayıncılık 6.BaskıKitabı okudu
-Basında çıkan çocuk istismarı haberleri toplum üzerinde nasıl bir algı yaratıyor sizce? -Türkiye toplumunun bir kısmında bu bilincin oluştuğu doğ­ru. Bu haberler bilincin yükselmesine neden oluyor ama Türki­ye toplumunun büyük bir kısmı için bunlar çok önemli şeyler de­ğil. Diyarbakır’dan bahsedelim; Benusen’de oturan bir kadının “Bundan sonra çocuğumu ben okula götüreceğim” deme şansı yok. Evde dört çocuk var, yığınla iş... Yaşam koşulları Türkiye’de önemli bir kesim için o kadar zor ki, çocuğa zaman ayırma şans­ları yok. Hep diyorum, nitelikli vakit geçirmiyorlar çocuklarla. Besi hayvanı gibi davranıyorlar çocuklara. Yattığı yer sıcak, ye­mini verdim... Türkiye’de insanların çoğunluğu çocuğa ilişkin ba­kış açısını değiştirmediği sürece işimiz zor. Çocuğa ilişkin bakı­şı, cinselliğe ilişkin bakışı değiştirmemiz lazım. Organ giriş çıkışı yoktur, psikolojisi bozulmamıştır diye rapor vermemesi lazım bir psikiyatr profesörünün artık. İstismara karşı bakış açımızı değiş­tirmemiz gerekiyor. Bu çok zor bir mesele.
“Bugünkü hayatlarımızın Ortaçağ hayatından hiçbir fark yok. Yine rahipler, yine tilmizler, yine cinayetler... Farklı olan yalnızca araçlar ve gereçler... Özgürlük bilinci denen bilincin çok yükseldiğini sanıyoruz. O kadar yükselmiş bu bilinç, nasıl oluyor da, hem de bu kez seve isteye, yani gerçekten kendi isteğiyleymiş gibi, kendini şu rezil para ve tüketim dünyasına prangalatıyor? Ha, bana çıkar ilişkilerinden söz açacaksınız. Bu ilişkileri kuranlar mi özgür sizce? Herkes kendine bir efendi seçiyor. Kendisi, yalnız kendisi olmaktan korkuyor."
79 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.