Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
51. Eyalet ve Gerçekler (uzun ama buna değer)
Jeffrey'ye bakıp yeniden oturmasını işaret etti. Kendisi de yerine geçti. Profesör, Amerika sizce de bir şekilde yolunu kaybetmedi mi? Atalarımızın dağlara taşlara kazıdığı idealler yozlaştırılmadı mı? Unutturulmadı mı? Değersizleştirilmedi mi?" Jeffrey başıyla onayladı. "Bu görüşte olanların sayısı her geçen gün
Gerçekten “özgür” müsünüz? Dilediğiniz zaman dilediğiniz yemeği yiyebiliyor olmak mıdır sizce özgürlük? Toplumsal hiçbir baskı hissetmeden içinizden geldiği gibi giyinebiliyor olmak mı yoksa? Canınızın istediği saatte uyuyup, canınızın istediği saatte uyanarak, yine canınızın istediği saatlerde istediğiniz kadar çalışarak, ihtiyacınız olan parayı kazanabilmeniz mi? Bir hafta sonu tatilinde cep telefonunuzu kapattığınızda mı özgür hissediyorsunuz sadece kendinizi? Hayatınızla ilgili her kararınızı sadece kendinizi düşünerek mi alıyorsunuz? Kaderinizin ipleri tamamen sizin elinizde mi? Başkalarının sizden yararlandığını düşündüğünüz oluyor mu? Kaybetmekten korktuğunuz insanlar yok mu? Değişmeye ne kadar açıksınız? En azından yumurtayı nasıl yemekten hoşlandığınızı düşünün. İlle de rafadan mı? Yoksa “Bugünlük de böyle olsun, ne fark eder ki?” dediğiniz olur mu? Önemsiz gibi görünen bu küçücük ayrıntıların mücadelesi içinde silinip gider sizi siz yapan sınırlarınız. Çünkü “özgürlük” sandığınız gibi “sınırsız” olmak demek değildir, tam tersine net ve güçlü sınırlara sahip olabilmenizle ilgilidir. Diğer bir deyişle, hayır diyebildiğiniz ölçüde, özgürlük alanınıza sahip çıkarsınız. Hayır Diyebilme Sanatı sınırlarınızı doğru çizerek, kendinize geniş bir özgürlük ve özgüven alanı yaratmanın incelikleriyle dolu, duyarlı bir rehber... Güzel bir kitaptı okuyacak olanlara keyifli okumalar diliyoruum kitapla kalıın ^^
Reklam
_Tanrı, ilk ateisttir. E. Hubbard _Din, gönüllü köleliktir. Herzen _Burada bir ateist yatıyor. Giyinip kuşanmış hazır, ama gidecek bir yeri yok; ne cennet ne de cehennem. Mezar taşı _Çürümüş bedenimden çiçekler çıkacak ve ben de onların içinde olacağım. E. Mumch _Bir zamanlar ateist olmak istemiştim. Artık vazgeçiyorum. Adamların tatili yok! H.
_Eyy dünya denen çamurun üstünde yaşayan böcekler. Şehvetten kudurmuş besili rahiplerin, cübbeli ırz düşmanı namussuzların sizi nasıl kullandıklarını, masallarla nasıl uyutup mallarınızı yediklerini görün. _Ah! Sevgilim. Erdemli kadınlardan nefret ederim ben. Cici bir kız yalnızca skişmekle ilgilenmelidir. Küçük sürtük nasıl da boşalıyor! Anüsü
_Işık bekliyor, fakat karanlığa sığınıyoruz. İncil _Karanlığa lanet etmektense, bir mum yakmalıyız. _Neyin doğru olduğu umurumuzda mı? Fark ediyor mu? _Gerçek bilgelik, sınırlarımızı bilmekte yatar _Can sıkıcı ve sevimsiz görünse de bilimsel yöntemin önemi, bilimsel bulgulardan çok daha büyüktür. _Edilgen taraf, baskın tarafın yanılsamalarına
Özgürlük bilinci denen bilincin çok yükseldiğini sanıyoruz.O kadar yükselmiş bu bilinç,nasıl oluyor da,hem de bu kez seve isteye,yani gerçekten kendi isteğiyleymiş gibi,kendini şu rezil para ve tüketim dünyasına prangalatıyor?Ha,bana çıkar ilişkilerinden söz açacaksınız.Bu ilişkileri kuranlar mı özgür sizce?Herkes kendine bir efendi seçiyor.Kendisi,yalnız kendisi olmaktan korkuyor.
Sayfa 223Kitabı okudu
Reklam
"Bugünkü hayatlarımızın Ortaçağ hayatından hiçbir farkı yok. Yine rahipler, yine tilmizler, yine cinayetler... Farklı olan yalnızca araçlar ve gereçler... Özgürlük bilinci denen bilincin çok yükseldiğini sanıyoruz. O kadar yükselmiş bu bilinç, nasıl oluyor da, hem de bu kez seve isteye, yani gerçekten kendi isteğiyleymiş gibi, kendini şu rezil para ve tüketim dünyasına prangalatıyor? Ha, bana çıkar ilişkilerinden söz açacaksınız. Bu ilişkileri kuranlar mı özgür sizce? Herkes kendine bir efendi seçiyor. Kendisi, yalnız kendisi olmaktan korkuyor."
'Savaşçının bu kadar şartlı şurtlu hayatı nasıl oluyor da, cıvıl cıvıl mutlulukla dolu, enerjik, canlı ve çok hareketli oluyor?' diye sormuştum." "Evet." Bir süre sustum. Bu soru önemli bir soruydu ve yaşamla ilişkisi kurularak verilmeliydi. "Hiç çocukları oynarken gözlediniz mi, Arif
Sayfa 389Kitabı okudu
Dondurun beni, baharda çözersiniz!
Cep telefonunu "Ne?" diye açmaya başladıysam kış gelmiş demektir! O zaman beni daha fazla sinirlendirmeyin. Kriyobiyolojiye başvururum, yazdan yaza görüşürüz! Bitti işte! Güneş, ılık geceler, tişörtle sokaklarda dolaşma, karpuz, balkonda uyuyakalıp ister istemez bronzlaşma... Ve fırtınalar başladı. Allah aşkına, sonbahar diye
Sayfa 101 - Epsilon Yayıncılık 6.BaskıKitabı okudu
Bir de bizdeki uygarlık daha vahim..
Uygar insan genellikle almaya parası yetmediği ve uzun vadede de yetmeyeceği belli olduğu için bir evi kiralarken, bir vahşinin çok ucuza mal edebildiği için kendi evine sahip olduğu kesin. Ama "yalnızca bu parayı ödeyerek, yoksul uygar adam, bir vahşininkine kıyasla saray sayılabilecek bir konut elde ediyor" gibi bir yanıt duyar
Reklam
ŞAHİN - Sayın Hocam, bir soru daha sormama izin verin, Türkiye'de köy yaşamında değişiklik oldu. Köy Enstitüleri dönemindeki Türkiye köyü ile günümüzdeki Türkiye köyü arasında farklar var. Çeşitli sosyal değişmeler oldu. Olumsuz yönden olsun, olumlu yönden olsun değişmeler. . . Örneğin köyden kalkan insanlarımız Almanya'ya kadar geldi.
"Bugünkü hayatlarımızın Ortaçağ hayatından hiçbir farkı yok. Yine rahipler, yine tilmizler, yine cinayetler... Farklı olan yalnızca araçlar ve gereçler... Özgürlük bilinci denen bilincin çok yükseldiğini sanıyoruz. O kadar yükselmiş bu bilinç, nasıl oluyor da, hem de bu kez seve isteye, yani gerçekten kendi isteğiyleymiş gibi, kendini şu rezil para ve tüketim dünyasına prangalatıyor? Ha, bana çıkar ilişkilerinden söz açacaksınız. Bu ilişkileri kuran lar mı özgür sizce? Herkes kendine bir efendi seçiyor. Kendisi, yalnız kendisi olmaktan korkuyor." Özgürlüğü salt yaratıcılara ve delilere özgü olduğunu söyleyen doktor, bir deli mi yoksa? Her deli gibi, söylediklerinin kimisin de gerçek payı var elbet, ama bu kadar bir reddediş, böylesi bir hiçseyiş...
Sayfa 925 - Adalet AğaoğluKitabı okudu
İLAHİ İYİLİK
Sevgi sabırlıdır ve sevgi bağışlayabilir...ama Sevgi asla sevgisiz bir nesneyle uzlaşmaz... Bu nedenle asla günahımızla bağdaşmaz, çünkü günahın değiştirilmesi mümkün değildir. Ama Sevgi sizin şahsınızla bağdaşabilir, çünkü şahsınız değişip yenileşebilir. THAERNE, Centuries of Meditation, 11,30 Tanrı'nın iyiliği üzerinde düşünmeye
Sayfa 25 - Haberci Basın YayınKitabı okudu
"Bence bütün insanların doğum ve ölüm gibi, çok ortak bir yanları daha var; hiçbir koşulun farklı kılamadığı bir yanları. Tarihte hiçbirimizin gerçek bir başkaldırısı olmadı. Özgürlükler hep belli sınırlar içinde arandı. Özgürlük diye, din değiştirildi, tarikat değiştirildi, tiran değiştirildi. Bu sınırlar içinde ileri geri oynamalar uygarlık - ilkellik, kölelik - özgürlük sayıldı. Bu sınırın dışına çıkanlar, kendilerini gerçekten özgür kılanlar yalnızca sanatçılar ve deliler. Onlar dışında kimse, yönetenin dayattığı sürü hayatlarının güvencesinden yoksun kalmak istemiyor. Yönetilmek rahat. Bu kolayımıza gidiyor. Bugünkü hayatlarımızın Ortaçağ hayatından hiçbir farkı yok. Yine rahipler, yine tilmizler, yine cinayetler... Farklı olan yalnızca araç ve gereçler... Özgürlük bilinci denen bilincin çok yükseldiğini sanıyoruz. O kadar yükselmiş bu bilinç, nasıl oluyor da, hem bu kez seve isteye, yani gerçekten kendi isteğiyleymiş gibi, kendini şu rezil para ve tüketici dünyasına prangalatıyor? Ha bana çıkar ilişkilerinden söz açacaksınız. Bu ilişkileri kuranlar mı özgür sizce? Herkes kendine bir efendi seçiyor. Kendisi, yalnız kendisi olmaktan korkuyor."
Sayfa 222Kitabı okudu
— Bu çeşit heyecanlı tartışmaları, ama bilimsel olanlarını elbette çok severim. Bilimsel ve politik olanlarını... (Birden hiç beklenmedik bir biçimde, hemen yanında oturmakta olan Yevgeniy Pavloviç’e döndü) Biliyor musunuz, İngiliz parlamenterlerle ilgili çıkan yazıları okumaya bayılırım. Yani düşüncelerini falan değil (politikayla ilgilenmem),
79 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.