Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
384 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Grange romanlarını beğenerek takip ediyorum.Bu roman tam anlamıyla başarılı değildi maalesef , sonlara doğru kopukluklar artmış gibiydi.En başta hızlı bir giriş vardı , cinayet ritüeli de yazarın her romanında olduğu gibi orijinal ve dikkat çekiciydi tek sorun akışıydı bence yer yer karakterlerin tepkilerinden usandığım oldu devamında da nokta atışı olmayan bir son vardı ki Grange'ın romanlarında bitime doğru ciddi derecede şaşkınlık yaratan bir durum söz konusu olurdu.Yani ilk kez Grange okuyanlara göre gayet iyi sayılabilir fakat benim için orta derecede bir kitaptı.
Kaiken
KaikenJean-Christophe Grangé · Doğan Kitap · 20135,3bin okunma
168 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Son derece güzel bir psikolojik roman. Nobel Edebiyat Ödülü sahibi bir yazar ile röportaj yapmaya kalkan gazetecilerin düştüğü durum ve sonrasında ortaya çıkan bilinmezler, son derece güzel bir final ile sonlanıyor. Bazı medya mensuplarının düştüğü halleri içeren bölümleri özellikle övgüyü hak ediyor. Dili biraz ağır gibi görünse de polisiye severlerin mutlaka okuması gerekenlerden
Katilin Temizliği
Katilin TemizliğiAmélie Nothomb · Doğan Kitap · 201556 okunma
Reklam
692 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Beni Bırakma ile beraber tehlikeli, gizemli, yakışıklı, karizmatik ama bir o kadar da düşünceli, korumacı ve romantik erkekler dörtlemesinin son kitabı da bitmiş oldu böylece. Kitap Elazığ’ın karlı havasında Gamze’nin Akın’a çarpmasıyla başlıyor ama aynı çarpıcılık 700 sayfa boyunca devam ediyor. Bir çeşit modern peri masalı... Ve öyle güzel bir
Beni Bırakma
Beni BırakmaFatih Murat Arsal · Ephesus Yayınları · 2015922 okunma
328 syf.
7/10 puan verdi
Şiddetli bir çocukluk geçirmiş Bianca, artık 23 yaşına gelmiş bir kabin görevlisidir. En yakın arkadaşı Stephan bir homoseksüeldir ve Bianca'nın sahip olduğu tek ailedir. James ise yaşı belirsiz oteller sahibi milyarder çocuğumuz... O da ailesini 13 yaşında trafik kazasında kaybetmiş. Adam tam bir BDSM'ci. Bunun neden kaynaklandığını da ailesinin
Uçuşta
UçuştaR. K. Lilley · Aspendos Yayıncılık · 2014429 okunma
123 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Son derece güzel bir polisiye roman. Charles Latimer adındaki bir polisiye roman yazarı, Türkiye ziyaretinde Albay Hakkı ile tanışır. Albay, yazara Dimitrios adında bir casus, uyuşturucu kaçakçısı hakkında bilgiler verir. Cesedi bulunmuştur ancak hakkında büyük bir esrar perdesi vardır. Bu durum yazarın merakını kamçılar. Latimer, sırayla Atina, Sofya, Belgrad ve Paris'e gidip Dimitrios'u yakından tanımak ister ve bu arada bay Peters ile tanışır. Ancak gerçek düşünülenden çok farklıdır ve Latimer ölüm ile oynamaktadır. Bir solukta okunan bir roman.
İzmirli Dimitrios'a Bir Tabut
İzmirli Dimitrios'a Bir TabutEric Ambler · Milliyet Yayınları · 197313 okunma
336 syf.
·
Puan vermedi
Sizde de bu durum gerçekleşti mi bilmiyorum ama kitabı okurken zaman zaman kahramanı Ernest sandığım ve Ernest üzerinden olayları kafamda betimlediğim oldu. Kahraman neden Ernest değildi dedirten bir kitaptı; ta ki kitabın son cümlesine kadar daha doğrusu son dipnottaki cümleye kadar...
Demir Ökçe
Demir ÖkçeJack London · İş Bankası Kültür Yayınları · 201914,7bin okunma
Reklam
232 syf.
9/10 puan verdi
Kitap hakkında söyleyeceğim ilk şey Epsilon yayınevinden çıkmasının ne kadar isabetli olduğudur.Debbie’nin kitapları genellikle Martı’dan çıkar bu kitap farklı olmuş , iyi olmuş. Kitap tam da yılbaşında okuyacağım bir kitap ararken elime geçti. Adı, kapağı ve arka kapak yazısıyla yılbaşı için uygun göründü, aldım. Melekler Korusun’un tasarımı çok hoş olmuş.Kabartmalı yazıları , kapağı , iç tasarımı… Ve tüm bu ayrıntılarla birlikte 12.5 TL! Konusuna gelecek olursak ; temelde iki kişinin birbirine aşık olması var.Fakat Debbie’nin oluşturduğu yan karakterlerler olaya ilginçlik ve eğlence katmış.Üç meleğimiz var ; Shirley (mutlaka) , Goodness (iyilik) , Mercy (merhamet).Ve aralarına yeni katılmış Will.Bu dört meleğin iki insanı yakınlaştırmaya çalışma maceraları anlatılıyor: Lucie ve Aren. Lucie bir aşçı.Çok çalışan bir aşçı.Annesinin ısrarları üzerine Noel’i kutlamak için bir meydana gidiyor ve orada Aren ile karşılaşıyor.Bazı olumsuzluklar yüzünden devam edemeyen ilişkileri on bir ay sonra Aren’in gurme olarak Lucie’nin restoranına gelmesiyle yeniden başlıyor. Melekler Korusun , serinin dokuzuncu kitabıymış.Neden çevirmeye dokuzdan başladıkları hakkında bir fikrim yok.Şunu da söyleyeyim , anlamakta zorlanacak bir durum söz konusu değil. Son olarak kitabın arka kapağının içinde Debbie ile ilgili bazı bilgiler vardı.Her yazara yapmalılar.
Melekler Korusun
Melekler KorusunDebbie Macomber · Epsilon Yayıncılık · 2017642 okunma
(22 Mayıs - 21 Haziran) Bir İkizler Erkeği, ayaklarınızı yerden havalandırıp gökyüzünün bulutları arasında dolaştırabilir. Kendinizi, dünyayı ve her şeyi bir anda unutabilirsiniz. Fakat, bu anın ne kadar süreceğini ne siz bilebilirsiniz, ne de karşınızdaki İkizler Erkeği… Zaten size böyle bir güvence de vermiş değildir. Ayrıca da kendisinden
2013 Eylül Düğün yemeği muhteşem geçiyor. Cinayet masasından Başkomiser Aylin Türkoğlu ve tüm ekibi; sonbaharın son ılık akşamlarından biri olan bugün, adli tıptan Doktor Zeynep ve narkotik ekibinin yardımcı komiseri İsmail’in düğün kokteylinde bir aradalar. İstanbul’un muhteşem boğaz manzarasına karşı verilen davette, tüm ekip günün yorgunluğunu atmaya çalışıyor. Yüzlerdeki tebessüm yoğun. Herkes genç çiftin ne kadar uyumlu olduğundan bahsediyor, mutluluklarına şahitlik ediyor. Aylin, yardımcısı Sinan’ın alkol almasına sitem ederek yavaşlaması konusunda onu uyarıyor. “Biraz yavaş… Şişede durduğu gibi durmuyor. Seni yarın alkol komasında ziyaret etmek istemiyorum! Ayrıca Pelin’in hamile olduğunu unutuyorsun, o burada yok diye benim de olmadığımı varsayma.” Sinan muzip muzip gülerek, “Bir şey olmaz, daha ikinci kadehteyim. Hem ne kadar uzun zaman oldu böyle güzel bir olaya tanıklık etmeyeli... Pelin için endişelenme, acil bir durum olursa arayacağı kişi sensin zaten.” Aylin, yardımcısına sözde hak vermese de doğru söylediğini biliyordu. Aylin’in içi ürperdi bir an. Sanki hava akımı eskilere gerilemişti.
(22 Mayıs - 21 Haziran) Bir İkizler Erkeği, ayaklarınızı yerden havalandırıp gökyüzünün bulutları arasında dolaştırabilir. Kendinizi, dünyayı ve her şeyi bir anda unutabilirsiniz. Fakat, bu anın ne kadar süreceğini ne siz bilebilirsiniz, ne de karşınızdaki İkizler Erkeği… Zaten size böyle bir güvence de vermiş değildir. Ayrıca da kendisinden
Reklam
Çin'in bir köyünde yaşlı bir adam varmış. Çok fakir... Ama imparator bile onu kıskanırmış. Adamın öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki... İmparator bu beyaz at için ihtiyara önemli bir para teklif etmiş, ama adam atı satmaya yanaşmamış. 'Bu benim için yalnızca bir at değil. Bir dost. İnsan dostunu satar mı?' demiş. Ama bir sabah kalkmış
Son gördüğüm halüsinasyon da, kantinden aldığım ve epeydir açık zeytinleri yedikten sonra olmuştu. Deneme yapmaya karar verdim ve buzdolabını açıp, plastik ambalajı içindeki zeytinlere uzanıyordum ki, açık kısmının bir bölümünde matlaşmış olmalarına mukabil, diğer kısımda zeytinlerin yağ dökülmüş gibi ve pırıl pırıl olduklarını gördüm. Evet; yine ben yokken koğuşa girmişlerdi. Bir parça ekmekle 5-6 zeytin tanesini ağzıma attım; ve yutmamdan, 5-6 metre ötedeki bahçe kapısına gidene kadar, tesiri hissettim. Bahçeye çıkmaksızın bir sigara yaktım ve o ânda karşı duvarda, açık arabalara binmiş geçen silâhlı askerleri silüet hâlinde gördüm. Sonra, deforme insan suratları falan filân. Duvarda, başkasının alelâde olarak göreceği tabiî veya kasden atılmış çizgilere, hayâlim kolayından suret giydiriyordu; ama benim irade ve isteğimle değil. Şuurlu bir şekilde, etkilenmeden öyle seyrettim. Birkaç dakika sürdü. Bahçeye adım atmıştım ki, şöyle bir durum: Yarı belinize kadar denize girdiğinizi düşünün. Dalganın gelişi ve çekilişi boyunca, siz de ritmik bir şekilde öne arkaya salıncaklanıyorsunuz. Gözünüzü yumun. Gözünüz yumulu da olsa, denizde olduğunuzu yaşıyorsunuz ve tahayyülden fazla, denizi görüyorsunuz. Şu ânda oturduğunuz yerde gözünüzü yumun; çevreden sizde ne var? İşte öyle. Fakat benim anlatmak istediğim, bu hâlden fazla ve şuur kaybı olmadığı için gerçekten eksik bir görüş. Evet; bahçeye adımımı atar atmaz, dalgalı bir suya girdim. Suyun geliş gidiş ritmi içinde, bir-iki adım öne, bir-iki adım geriye, salınıyorum. Burası, bahçe olduğunu bildiğim için havuz diyorum, ama yaşadığım, deniz…
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.