Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hawking, “hayali zaman”ın varlığını önerirken, kendi uzmanlık alanı olan fizikten felsefeye geçmektedir. Çünkü bu kavram bilimsel gözlem ve deneyden kaynaklanan bir kavram değildir. Benim gibi, bilgide bölünme olmadığını, felsefe ve fizik gibi bilgi alanlarının hepsini gerçekliğe ulaşmak için birleştirmek gerektiğini savunan biri, bir fizikçinin felsefe yapmasını, bir felsefecinin fiziki problemlere girmesi kadar hoş karşılar. Fakat sorun Hawking’in felsefe yapması değil, ne kadar doğru felsefe yaptığıdır. Bu noktada “hayali zaman” kavramının fizik ve felsefe açısından gerçekliğini tartışma aşamasına geliyoruz. Soruyu felsefi ağız ile sorarsak “Hayali zamanın ontolojik gerçekliği nedir?” ana sorumuzdur.
Genel olarak ekonomimiz gelişmekte olan ülkelerin ekonomileriyle kıyaslandığında yüksek bir düzeyde değildir. Kurtuluştan önce Kampuçya yarı-sömürge ve yarı-feodal bir ülkeydi. Geri bir tarıma sahipti. Yoksul ve aşağı-orta köylüler tüm nüfusun %75'ini oluşturuyordu. Çok yoksuldular. Aynı şekilde emekçi halkın hayat düzeyi de çok düşüktü. Kurtuluş savaşı sırasında muazzam bir tahribat, yıkım ve hasar meydana geldi. Kurtuluştan sonra kendi gücümüze dayanarak ekonomimizi ve ülkemizi yeniden inşa etmeye ve halkımızın hayat düzeyini geliştirmeye çalışmak zorunda kaldık. Pirinç üretimi sorununu çözmek için geniş çapta güçleri seferber etmek zorunda kaldık. Bu sorunu esas olarak çözdük. 1976 yılında halkı beslemeye yetecek ve aynı zamanda biraz da ihraç edilecek kadar pirinç ürettik. 1977 yılında da pirinç üretimi halkı beslemeye yetti ve gene bir miktar ihraç edebildik. Kurtuluştan önce yeterince karnı doymayan yoksul ve aşağı orta köylü- ler ve tüm emekçiler şimdi artık yeterince beslenebiliyor. Bu yiyecek sorunu yüzyıllardır çözülememişti. Feodaller, toprak ağaları ve kapitalistler bu sorunu çözememişti. Sömürgecilik, yeni-sömürgecilik ve dış yardım da çözemedi. Ama biz çözdük. Bu sorun çözüldüğü içindir ki, köylük bölgelerdeki ve bütün ülkedeki halk bu rejimden son derece memnundur ve bu durum, halkın güçlerini daha kuv- vetli hale getirmiştir. Bu güçlerle ülkemizi sağlam temeller üzerine inşa edebiliriz. Bu aynı zamanda ülkemizi savunmak için daha güçlü kuvvetlere sahip olmamızı da mümkün kılmaktadır.
Reklam
"ilk kural, aşık olmayacaksın'' demişti. "Başka kurallar da var ama esas kural bu. Aşık olmak yok. Aşık kalmak yok. Aşk hayalleri kurmak yok. Bu kurala bağlı kalırsan sorun çıkmaz."
Sorun birinin zayıf ya da güçlü olması değil, ister psikolojik, ister fiziksel olsun, duyduğu üzüntünün miktarına tahammül edebilmesi ya da edememesi. Bana göre, yüksek ateşten ölen birine korkak demek ne kadar uygunsuzsa, yaşamına son veren biri korkaktır demek de o kadar tuhaf.
18
"Kendinize mutlu olup olmadığınızı sorun," diyor J. S. Mill "ve mutluluğunuz bitecektir." Mutluluğu doğrudan arayarak degil hayatımızın iyi veya kötü her detayına tam olarak dahil olarak buluruz.
Çanakkale bal gibi geçildi arkadaşlar. Ah şu medya! Ah şu televizyon! Bak Gregorcum, dünyada ne kadar arıza varsa, altından ya İngilizler ya Yahudiler çıkar: medyayı ele geçirmişler: istedikleri gibi at koşturuyorlar memlekette. Fakat "Muîni zalimin dünyada erbâb-ı denaettir / Köpektir zevk alan sayyâd-ı bî-insafa hizmetten." Aman sayın başkanım, bunları böyle söylemekle Nobel'i şimdiden kaybettiniz. Kişiliğimi kaybetmekten iyidir be Gregor. Ama iddia ediyorum: dünyada ne kadar sorun varsa altından ya İngilizler ya Yahudiler çıkar.
Sayfa 121
Reklam
"Bilinç, varlığında kendi varlığını sorun eden bir varlıktır."
Sartre
Olayların kendileri bizi incitemez ve engelleyemez. Diğer insanlar da bizi incitemez ve engelleyemez. Bizim 'bunlara bakışımız' ise bir başka konudur. Bize sorun yaratan, 'tutumlarımız' ve 'tepkilerimizdir'.
Sayfa 23
Kadın örtüde nefsini gösterir. Nefs-i emmare örtüden köşe bucak kaçar. Nefs-i emmare kadının nefsine açıl diye emreder. Nefs-i levvame örtüde aksaklıklar olur. Nefs-i levvameyi geçenlerin örtüsü muhkem olur. Levvameden sonraki nefis, nefs-i mülhime ve sonrası da mutmainnedir. Mutmain olan nefis mertebesine gelen emirde sorun yaşamaz, emirlere de mutmain olur. Cennette Ru’yetullah mutmainne nefis mertebesinden sonra başlayacaktır.
Anne, üzgünüm. Tamamen unutmuşum :(((
...Herkes bir şeyler unutuyor. Ama bence sorun değil bu...
Sayfa 203 - Doğan Kitap — Dünya EdebiyatıKitabı okudu
Reklam
Yaşamımın bu döneminde mutlu muyum mutsuz mu, kestiremiyorum, ama bunu sorun haline getirmesem de olur diye düşünüyorum.
Sayfa 28 - Doğan Kitap / Dünya Edebiyatı / Deneme 22. BaskıKitabı okuyor
“İnsanı en mutlu eden şey, ihtiyaçlarıyla varlıkları arasında bir denge bulunmasıdır. Bütün sorun, bu dengenin nasıl sağlanacağı…”
Biz okurlar, sadece eğlence amaçlı olsa bile, arkadaşlarımızın kütüphanesini gözleriz. Bazen sahip olmadığımız ama okumak istediğimiz bir kitabı bulmak için yaparız bunu, bazense karşımızdaki hayvanın ne ile beslendiğini öğrenmek için. Bir meslektaşımızla salonda otururken odadan şöyle bir çıkar ve döndüğümüzde onu kitaplarımızı koklarken buluruz. Fakat an gelir, ciltler görünmez sınırlarını aşarlar ve o eski gurur müşkülpesent bir yükümlülüğe dönüşür, çünkü mekân her zaman sorun olacaktır.
Sayfa 22 - Jaguar Kitap
"Expec... Expecto patronum," dedi Hermione. Hiçbir şey olmadı. "Sorun yaşadığı tek büyü bu" dedi Harry, şaşkın görünen Mrs. Cattermole'a.
Sayfa 229 - Yoldaşlık Hp Çevirisinden (Ölümcül Kutsallar)Kitabı okuyor
Sorun hiçbir zaman çocukta değil. Sorun düzende, kültürde; bizim o düzen ve kültürü sorgulanamaz şeylermiş gibi içselleştirmemizde ve sonra başkalarına dayatmakta sorun görmeyişimizde.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.