Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Şimdi Sahura Kadar Sokrates İle Tartışmak Vardı..
SOKRATES - Anlaştığımız noktaları dikkate alarak şimdi bana şunu söyle: Kenti bizi serbest bırakmaya ikna etmeden buradan ayrılırsak bazılarına, özellikle de hiç kötülük etmememiz gereken bazılarına kötülük etmiş olur muyuz, olmaz mıyız? KRİTON - Sorunu anlamadığım için yanıt veremeyeceğim Sokrates.
Suphanallah!
Kardeşine hoşlanmadığı ulaştığında onun kötü göreceği, üzüleceği ve acı çekeceği her kelimeyi düşün ve grybet olarak addet. Falan kişi korkaktır, dedin. iște bu gıybettir, Falan çok uyuyan biridir, dedin. Bu gıybettir. Falan çok yiyen birisidir, dedin. Bu gıybettir. Falan çok kaba biridir, dedin. Bu gıybettir. Falan çocukların terbiye edememiş, dedin. Bu gıybettir. Falan eșini terbiye edememiş dedin. Bu gıybettir. Sana küçümseme üslubu ile: Falanı blrak be kardeşim! Onun hakkında konuşmak istemiyorum, derse bu gıybettir. Çünkü bu üslup küçümseme üslubudur. Hatta baza alimler garip bir şey zikretmişlerdir. Derler ki: Bazı insanlar gıybeti dua yolu ile yapabilirler. Falanın durumu nasıl? Diye sorduğunda, sana: Falan mı? Allah'tan selamet ve afyeti istiyoruz, derse baz alimler bunun gıybet olduğunu söylerler. Peki, neden? Derler ki: Çünkü insanlar bu sözden bu adam üzerinde soru işareti olduğunu anlarlar. Hatta bazılarına dersin ki: Falanın durumu nasıl? Sana şöyle söyler: Vallahi kardeşim bırak onun gıybetini yapmayalım șimdi. Alimler derler ki, Bu da gıybettir. Biz falanın gıybetini yapmak istemiyoruz demek de gıybettir. Veya Allah'tan selamet istiyoruz da böyledir. Bir şahıs kendisine sorulduğunda, Allah'tan selamet ve afiyet istiyoruz, derse derler ki: Bu gıybettir.
Reklam
Bazılarına göre insan,muhitin ve terbiyenin basit bir ürününden ibaret,el değmemiş bir balmumu.Toplum keyfine göre şekillendirir bu balmumunu,hayra da hizmet ettirir şerre de;köle de yapar,aside.Marx,aşağı yukarı bir asır sonra şöyle diyecektir:“İnsan,tek tek ferdlerde tecelli eden soyut bir varlık değildir,sosyal münasebetlerin bütünüdür.”
Sayfa 16
Rasulullah(sav) sahabesinden bazılarına şöyle buyurmuş: "Kendisinde ikamet edeceğin kadar Dünya ve kendisinde baki kalacağın kadar Ahiret için çalış; kendisine olan ihtiyacın kadar Allah'a ibadet et; Cehennem ateşine dayanabileceğin kadar günah işle."
Bazılarına göre Tanrı'nın esas evi,insanların vicdanı ve onun sesiydi.Bu sese kulak verenler, eninde sonunda Mevla'sını bulurdu.Bulamayanlar ise belasını!
Tolstoy, Lermontov gibi doğrudan Kafkasya'yla ilişkilendiril­mese de dağların muazzam etkisi en iyi eserlerinden bazılarına ilham verdi. Genç Kont Lev Tolstoy, güneydeki görevine dönen kardeşi Nikolay'a refakat etmek için 1851 yılında Moskova'dan ayrıldı. Şehirde battığı kumar borçlarından kurtulmak için se­yahate çıkmıştı. Ani bir
Reklam
Hz.Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Nice oruçlu vardır ki; orucundan kendisine aç kalmaktan başka bir şey yoktur." Bu hadisin tefsirinde bazı âlimler, akşam fazla yemek suretiyle harama giren bir kimsenin kast olunduğunu söylerken; bazılarına göre ise, bu öyle bir kimsedir ki, helâl yemekten nefsini men eder, fakat haram olan gıybette bulunmak suretiyle orucunu bozar. Bazı âlimlere göre ise bu hadiste kast olunan, azalarını haramdan korumayan kimselerdir.
Sayfa 26
Rasulullah (sav) sahabesinden bazılarına şöyle buyurmuş: "Kendisinde ikamet edeceğin kadar Dünya ve kendisinde baki kalacağın kadar Ahiret için çalış; kendisine olan ihtiyacın kadar Allah'a ibadet et; Cehennem ateşine dayanabileceğin kadar günah işle.
Şimdi bir an için insanların aptal olmadığını farz edelim. (Aslına bakılırsa insan için böyle bir şey söylemek imkânsızdır, hiç olmazsa şu sebepten: İnsanı aptal kabul edersek kime akıllı diyeceğiz?) Ama insanoğlu aptal olmasa bile dehşetli nankördür. Nankörün nankörüdür. Hatta bana göre en uygunu, insanı iki ayaklı nankör bir mahlûktur diye tarif
[23] İkinci Grup: Bu grup, kâfirler ve bid'atçiler gibi hak olana inanmaktan uzaklaşan kimselerin taifesidir. Bunların küstah ve kaba olanları; zayıf akıllı, aşırı taklitçi ve doğduğu ilk andan ileri yaşlara kadar bâtıl üzere yetiştirilmiş kimselerdir. Bu kişilere ancak kılıç ve kamçı fayda verir. Kâfirlerin çoğu da kılıçların gölgesi altında Müslüman olmuştur. Şöyle ki; Allah, kesin delil ile yapmadığını kılıç ve mızraklar ile yapmaktadır. Bu hususta tarihî olayları incelediğinde, kâfirler ile Müslümanlar arasında vuku bulan kanlı savaşların, dalâlet ehlinin boyun eğmeye yönelmesiyle sonuçlandığını görürsün. Fikir mücadelesi ve münazara için yapılan toplantıların ise ancak ısrar ve inatçılığı artırdığına şahit olursun. Bu zikrettiklerimizin aklın ve onun delil olmasının değerini düşürdüğünü ise sakın zannetme! Akıl nuru, Allah'ın velilerinden bazılarına özel olarak verdiği bir kerâmettir. Halkın çoğuna hâkim olan hal ise eksiklik ve cehâlettir. Onlar bu yetersizlikleri nedeniyle aklın delillerini kavrayamazlar. Bu durum, yarasaların gözlerinin güneşin ışığını idrâk edememesine benzer. Gül kokusu, pislik böceğine (ca'l) zarar verdiği gibi, ilim de bu kişilere zarar verir. Buna benzer bir konuda Imam Şâfiî -Allah ondan razı olsun ve onu hoşnut etsin- şöyle demiştir: Her kim câhillere ilim ihsan eder ise onu zayi eder, Her kim de, hak edenlerden ilmi esirgerse zulmetmiş olur.
Reklam
_Mason Cemiyetine Giriş: _Bir şahıs, kendi isteğiyle bir mason cemiyetine dahil olamaz. Aday olmak kelimesinin manası, başlangıçtır. Cemiyete giren de yola koyulmuş olandır. Cemiyete aday olacak şahıs, o cemiyetin aday organizasyonu tarafından seçilir ki bu husus cemiyetin sosyal karakterini belirtir. Yeni adaya ruhi tesirde bulunulur. Usullerin
Esma-ül-Hüsna
Fütuhat-ı Seyyid Muhammed Ruhi Esmaül Hüsna 2 cilt 382 383 384 385 sayfalar Ya Fettah İsmi Şerifi Gaybın anahtarları yalnızca O'nun katındadır kur'an-ı Kerim'de Enam suresi 59 ayeti kerimesinde mealen Gaybın anahtarları yalnızca O'nun katındadır. Onları ancak O bilir. Karada ve denizde olanı da bilir. Hiçbir yaprak
Sayfa 382 - Ruhi YayıneviKitabı okudu
Gerçekten, yararlı sevgi hayal sevgisinden çok acımasız ve korkunçtur. Hayal sevgisi çabuk, kolayca yapılan, herkesin dikkatini çeken bir kahramanlık ister. Her şey sahnedeymiş gibi, âlemin gözü önünde, takdirler içinde yapılsın, ne olacaksa bir an önce meydana çıksın diye hayatını verenler olur. Oysa iş gören sevgi, çaba, dayanıklılık ister, bazılarına göre kendi başına bir bilimdir. Yalnız size şimdiden haber vereyim ki, bütün çabanıza rağmen amacınıza ulaşmak şöyle dursun, ondan gitgide uzaklaşmış gibi olduğunuzu dehşetle göreceğiniz anda dikkat edin, tam o anda, birdenbire amacınıza ulaşacak, sizi her zaman seven, hareketlerinizi belirsizce çekip çeviren Tanrının mucizeler yaratan gücünün varlığını açıkça hissedeceksiniz.
Piraye'nin şiirleştirilmiş mektupları, Memleketimden İnsan Manzaraları'na büyük değişikliklerle girmiştir. Bazı şiirler birleştirilmiş, bazıları, bütünüyle çıkarılmış, bazılarına eklemeler yapılmıştır. Ama Piraye burada yayımladığımız ilk müsveddeyi de saklamış. Yalnız 9, 11, 27, 31 numaralı mektupları aradan keserek çıkarıp yok etmiş.
Sayfa 218 - (Sayfa: 217-218)Kitabı okudu
314 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.