nis

Çünkü bazı sızılar bir defa başladı mı artık geçmiyor. Bazı yaralar hiç kapanmıyor. Bazı eller bazı saçları okşamayınca, bu minicik, aptal, önemsiz şey yaşanmayınca, bazı hayatlar geri dönüşsüz biçimde tarumar oluyor. Belki siz bunu bilmiyorsunuz. Umarım hiç öğrenmezsiniz. Bazı durumlarda sadece bilmeyenler yaşamayı beceriyor. Hayatta kalmakla yaşamayı becermek aynı şey değil.
Reklam
Başkalarının size dedikodu yaptığı her an zihninize bilgisayar virüsü soktuklarını düşünün. Bu da zihninizin gittikçe berraklığını yitirmesine neden olur. Siz de bu dedikoduyu, virüsü başkalarına bulaştırırsınız. Çünkü kendi karmaşanızı açıklığa kavuşturmanın ve zehirden biraz olsun kurtulmanın bu yolla mümkün olacağını sanırsınız.
Tek bir söz onun birçok kompleks edinmesine yol açtı

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Cahilliği ancak okumakla yenebiliriz. Karanlığı okuyup öğrenmekle, kafayı ışıklandırmakla yenebiliriz.
Kitaplara yapılan kıyım halka yapılan kötülüktür bence. Ben buna hiç dayanamam. Nerde böyle bir olay, böyle bir kitap kıyımı görsem, o an başkaldırasım gelir. Başım döner, gözüm önümü göremez.
Reklam
Vaktiyle söyleyen ne güzel söylemiş: ‘Gönül dediğin bir sırça saraydır. Bir kez kırıldı mı, yapılmaz artık!” Son derece yerinde bir söz.
Sayfa 103Kitabı okudu
“Ah bir olabilseydik ağabeyciğim, biz de bir şeyden yana olabilseydik.” Tuğrul, “Ya da bir şeyler bizden yana olsaydı,” diye tamamladı.
Sayfa 164Kitabı okudu
Ama nedir, hep söylüyorum; vicdan meselesi, sesine sağır doğanlar dışında tabii, kimse için es geçilecek bir mesele değildir.
Sayfa 310Kitabı okudu
Tamam, teknik açıdan katil değildi; bu suçla yargılanamazdı ama ağabeyinin kalbini neyin durduğunu biliyordu ve insanın içinde en büyük yargıcın, vicdanın keseceği cezayla hangi darağacı boy ölçüşebilirdi?
Sayfa 308Kitabı okudu
Hiçbir şey umudun ulaşamayacağı kadar uzak olmamalı. Hayatın kendisi zaten bir umut.
Reklam
Hatıralar mutlu bir hayatın hatıraları olursa güzeldir; insana güç kapanmış yaraları hatırlatınca acı şeylerdir.
Sayfa 549Kitabı okudu
Uçma zamanı gelince gitmesi gerekirmiş. Kuşlar tutsak yaşayamazlarmış. Ya çocuklar, İnci? Onlar tutsak yaşayabilirler mi?
Geçen hafta Nevin’le odun taşıyorduk yine. Sordum ona, “Senin de yüreğin çarpıyor mu?” diye. Çarpıyormuş. Herkesinki çarparmış. Ama kimininki aydınlık olurmuş, kimininki karanlık. Dışarıdan hangisinin karanlık, hangisinin aydınlık olduğu nasıl anlaşılır İnci? Nevin’e sordum: “Dünyanın en zor işidir onu birbirinden ayırmak,” dedi.
Duygulanmaktan daima korktum. Duygusallık bana saklanması gereken bir zayıflık gibi gelirdi.
Sayfa 108Kitabı okudu
188 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.