Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sultan Abdülaziz'i serasker Hüseyin Avni Paşa, alçakça bir cinayetle katlettirmiştir. Bu cinayeti, saraya bahçıvan kıyafetiyle sokturduğu üç pehlivana(ayda yüzer altın maaş bağlatarak) düzenlemiştir ki, Pehlivanlar suçlarını itiraf etmişlerdir.
BİR İSLÂM GENCİNİN KÜTÜPHANESİ;
Üstad Kadir Mısıroğlu’nun ”İslamcı Gençliğin El Kitabı” adlı eserinde genç okuyuculara tavsiye ettiği 100 kitabı istifadenize sunuyoruz. Hak Dini, Kur’ân Dili – Elmalılı Hamdi Yazır Riyazüssâlihin (Hadis) Risâle-i Nûr Külliyatı – Said Nursî
Sayfa 208 - sebil yayıneviKitabı okuyacak
Reklam
. Günümüz Türkiyesi'nde Avrupa Birliği'ne girmek uğruna yabancılara toprak satıldığını gördükçe, 140 yıl önce Osmanlı'nın Avrupa Devletler Konseyi'ne girmek uğruna düştüğü tuzağa, 140 yıl sonra Cumhuriyet Türkiyesi'nin de düşürüldüğünü söylemeden geçemiyoruz. Abdülaziz "7 Safer Kanunu"nu çıkarır çıkarmaz Yahudiler Filistin'de toprak satın almaya başlamış; İsrail Devleti'nin temelleri, Sultan Abdülaziz döneminde çıkartılan bu yasayla atılmıştı, tıpkı günümüzde İsraillilerin GAP yöresinde toprak satın aldıkları gibi... .
İzmir'e yerleşen Midhat Paşa'nın konağı Mayıs 1881'de asker tarafından çevrilince paşa arka kapıdan kaçarak Fransız Konsolosluğuna sığındı fakat daha sonra Sultan Abdülaziz vakası ile ilgili sorgulanacağı tebliğ edilince konsoloshaneden çıkarak İstanbul'a getirildi. Haziran 1881'de Yıldız Sarayı'nda yapılan mahkeme neticesinde Sultan Abdülaziz'in öldürülmesi meselesinde Midhat Paşa da suçlu bulunarak idamına karar verildi. Fakat İkinci Abdülhamid bu idam kararını ömür boyu hapse çevirince Taif'e gönderildi ve üç sene kadar bir süre Taif Kalesi'nde hapis tutuldu. 7 Mayıs 1884'de Taif Kalesi'nde vefat eden Midhat Paşa'nın şirpençe ve hıyarcık denilen çıban nedeniyle vefat ettiği rapor edilmişse de daha sonra boğularak öldürüldüğü anlaşılmıştır. İlk olarak Taif'teki askeri mezarlığa defnedilen Midhat Paşa'nın kemikleri 1951'de İstanbul'a getirilerek Abide-i Hürriyet Tepesi ne defnedilmiştir.
Kanuni kuyumculuk sanatında mahirdir. II. Selim kitap arasına konulan, satır takibine yarayan “hilal” yapımında ustadır. III. Mehmet kaşık ustasıdır. I. Ahmet Çerkes kamçıları yapar. II. Osman saraçtır. Eğer ve at koşumları yapar. III. Ahmet hattattır. III. Selim usta bir musikişinas ve bestekârdır. Ayrıca kaval tüfeği yaparmış. II. Mehmet hem hanende hem sedefkârdır. Sultan Abdülaziz neyzen, musikişinas, bestekâr ve pehlivandır. Abdülmecid Han hattattır. Mecidiye ve Dolmabahçe camilerini süsleyen celî hatlar onundur. II. Abdülhamit usta bir marangozdur. Son Halife Abdülmecid Efendi batı tarzı resim yapmakta şöhret sahibidir.
Sayfa 157
Atalarımızın bir hassasiyeti de kendilerini hep buraların hadimi olarak görmeleridir. Bir yere hâkimlik değil de, hadimlik yani hizmetçilik yapan hiç oraya hakimiyet sembolü olan bayrağını asar mı? Osmanlılar da öyle yapmış ve Yavuz Sultân Selim'den Sultân Abdülaziz'e kadar Mekke ve Medine' de kale burçlarına hiçbir zaman herhangi bir bayrak ya da sancak asmamışlardır. Çünkü buralar peygamber memleketidir.
Reklam
Abdülaziz’in ölümü:
30 Mayıs’ta Sultan Abdülaziz bir darbeyle tahttan indirilerek, Topkapı Sarayı’na getirildi. Tahta Veliaht V. Murad çıkarıldı. Sultan Abdülaziz, Topkapı Sarayı’nda yaklaşık yarım asır önce katledilen III. Selim’i hatırlayınca naklini istedi. Nakledildiği Feriye Sarayı’nda, 1 Haziran günü bilek damarları kesilmiş olarak ölü bulundu. Onun ölümünün intihar mı yoksa bir tertip sonucu mu olduğu hâlâ tartışılır. Ancak eldeki delillere göre Sultan Abdülaziz öldürülmüştür.
Sultan Abdülaziz hayatı boyunca zemzem içmiş, Avrupa'ya seyahate giderken Hıristiyanlara güvenmediğinden abdest suyunu bile beraberinde götürmüştü. Katledildiği zaman Hz. Osman gibi Kur'an-ı Kerim okumaktaydı. Kanı ile mülemma Kur'an-ı Kerim Topkapı Sarayı'nda muhafaza edilmektedir...
İLK KEZ TAHT DEĞİŞİMİNDE ABİDEN KARDEŞE GEÇME SÜRECİ
1603 yılında padişah olan Sultan I. Ahmed kardeşlerini öldürmeye lüzum görmedi ve 1617'de vefatından sonra, oğulları bulunduğu halde, bunlar yaşça küçük olduğundan kardeşi Sultan I. Mustafa tahta geçti. Böylece ilk defa bir padişahın yerine oğlu değil, kardeşi geçiyordu. Bu fiilen Osmanlı veraset telakkisinin değişmesi demekti. Çünkü Osmanlılarda o zamana kadar muayyen bir veraset prensibi olmamakla beraber, tahta hep önceki padişahın oğlu geçerdi. Sultan I. Ahmed'den sonra, hanedanın ‘erşeď (akıl sağlığı yerinde) ve 'ekber' evlâdının padişah olması hükmü getirildi ve ondan sonra bir-iki istisna dışında şehzâde katledilmedi. Ne var ki şehzadeler sancağa çıkarılmıyor, dolayısıyla halkla temas kuramıyor, tabii devlet yönetiminde de tecrübe kazanamıyordu. Kendilerine tahsis edilen dairede yarı hapis hayatı yaşıyorlardı. Bu yüzden çoğunun sinirleri harap oluyordu. Doğaldır ki, bileğinin hakkıyla padişah olma dönemi kapanınca, şehzade eğitimi de tavsamış, yetersiz padişahlar dönemi de böylece başlamıştı. Sultan I. Ahmed'in getirdiği veraset sistemi, 1876 tarihli Kanun-ı Esasî'ye girdi. Bir ara Sultan Abdülaziz ve daha sonra Sultan II. Abdülhamid bu usulü değiştirerek tahta genç ve dinamik kimselerin geçmesini sağlamak maksadıyla eskiden olduğu üzere ve Avrupa hanedanlarındaki gibi babadan oğula intikal eden bir veraset usulü kurmak istedilerse de başaramadılar.
Sultan Abdülaziz
Sultan Abdülaziz Han, Osmanlı ordusunun ve donanmasının yenilenmesi için ciddi çaba sarf etmiştir. Onun döneminde donanma, dünyanın en güçlü üçüncü deniz gücü haline gelmiştir. Kara ordusuna çeki düzen verip en modern teçhizatlada donatmış tır. · Onun bu gayretleri yabancı devletlerin hiç de hoşuna gitmemiştir. Osmanlı'nın yeniden diriliyor olması, sömürgeci güçleri son derece rahatsız etmekteydi.
Sayfa 154
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.