Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bu ne kadar güzel bi anlatımdır böyle, hayran kalmamak elde değil.
“Hocaların verdiği problemleri çözmeye çalışırken, âdeta istikbalin meydan muharebelerini idare eden bir kumandan gibidir.”
“O küskündür, kederlidir ve ruhundan gelen anlaşılmaz bir mana ile âsidir. Fakat kime karşı ve niçin? Bunu kendi de bilmez.”
Reklam
Kurmay mektebinde, kendi benliğinde manevî huzursuzluk için­deydi. O kendisinde mana ve mahiyetini henüz anlayamadığı duygula­rın çarpıştığını hissediyor, fakat bunlara ne müspet, ne menfi bir türlü mana veremiyordu.
Çünkü onun adı Atatürk..
21 yıl önce bu mahallede doğan bir çocuk, işte artık subaylık dere­cesine ulaşmıştı. İstikbalini kazanmış ve mahallenin yüz ağartan bir ço­cuğu olarak yetişmişti...
Öylesi gecelerde, herkes yatağın kendi tarafına çekilir, kendi kurtarıcısına sığınırdı. Süreyya'nınki uykuydu. Benimki, her zamanki gibi, bir kitap.
Ama bence, Süreyya'nın geçmişini umursamayışımın tek nedeni benim de kendime ait bir geçmişimin olmasıydı. Pişmanlık nedir, çok iyi bilirdim.
Reklam
Selahaddin, Haçlılar tarafından işgal edilmiş olan Müslüman dünyasını, özellikle de Kudüs'ü gördükçe kahroluyor, gözüne uyku girmiyordu. Onun şu sözleri, âdeta ona yol çiziyordu: "Kudüs haçlıların işgalindeyken, bir Müslüman nasıl gülebilir, nasıl rahat uyuyabilir?!
Ah, nasıl duygulandım şimdi..
...küçük Mustafa, artık, ordu saflarında kılıçlı, rütbeli bir Mustafa Kemal olmuştu...
Hazine tamtakırdı. Devlet resmen iflâs etmişti. İçeride azınlıklar, ayrı birer millet gibi yaşarlardı. Kapitülasyonlar devletin malî, iktisadi, hatta adlî istiklâlini zincirlemişti. Ne yol, ne sanayi, ne de malî kredi cihazları vardı. Devlet içeride hal­siz, iktidarsız olduğu kadar dışarıya karşı da itibarsızdı.
İmparatorluk fiilen çökmüştü. Abdülhamit’in hem içeriye, hem dışarıya karşı siyaseti, şu birkaç söz­cükle özetlenebilirdi: Çatışmaları uyuşturmak, olayları örtbas etmek, çöküntüyü görmemezlikten gelmek ve ne pahasına olursa olsun, kendi tahtını korumak!
Reklam
İlk kıblemiz işgal altında!..
Duvarları kanla süslenmiş, şehit kokan güzel mescid.. Sana koşan müslümanların, yahudiler ve yahudistler tarafından kurşunlandığı, ilahi havasının, yahudi barut dumanıyla dolduğu, Mi'râc durağı mescid... #freepalestine
...bir yol bulmak, bir karar vermek zorundaydı. Bu hayat böyle süremezdi.
Bir daha hiçbir ana doğurmaz seni..
Mustafa annesi Zübeyde, babası Ali Rıza Efendi tarafından, asalet, şöh­ret ve servet mirasının yükü altında ezilmez. Denebilir ki onun tarihi, kendisiyle başlar ve kendisiyle biter.
Süreyya Bey'in Suad Hanım'a mest olduğu gibi mest olduk kelimelerine...
Sende bir şey var, öyle bir şey ki hiçbirinde rastlamıyorum. Öyle bir şey ki işte bütün endişelerim senin yanında yok oluyor. Ruhuma bir şifa, bir sakinlik geliyor. Dudaklarını gözlerime dokundurduğun zaman bütün canımın koşa koşa gelip toplandığını, orada seninle buluşmaktan mutlu olarak kaldığını hissediyorum. Hele şimdi bana öyle geliyor ki ben, dünyada senden başka hangi kadını alsaydım hiçbirisiyle senin gibi olmayacaktım; senin gibi böyle samimi, ruhuma kadar, böyle canıma kadar samimi...
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.