Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
meğer ki...
"Tin, dile ait sözcükte ya da mitsel imgede her ikisinin de denetimine girmeden yaşar. Şiirin ifade ettiği şey ne tanrıların ve daimonların mitsel söz-resmidir, ne de soyut tanımlamaların ve ilişkilerin mantıksal hakikati. Şiirin dünyası, yanılsama ve fantezi dünyası olarak her ikisinden de ayrı durur; ama öte yandan saf his alanı sadece bu yanılsama kipi içerisinde ifadesini bulabilir, tam ve somut edimselleşmesine de ancak bununla erişebilir. Bir zamanlar insan zihninin karşısında katı gerçekçi güçler olarak çıkmış söz ve mitsel imge şimdi tüm gerçekliklerini ve etkilerini çıkarıp atmıştır, tinin, içerisinde engel ya da engelleme ile karşılaşmadan yürüyebileceği hafif, parlak bir 'aether' haline gelmişlerdir. Bu özgürleşme, zihin, sözün ve imgenin duyusal biçimlerini bir yana attığı için değil, her ikisini de kendi organları olarak kullandığı için elde edilir; bu sayede zihin onların gerçekte oldukları şeyi idrak eder: meğer onlar zihnin kendi tezahürünün biçimlerinden başka bir şey değilmişler."
Sayfa 115 - Mecazın Gücü (aether: maddenin, beş duyu ile algılanamayan hali)Kitabı okudu
İskandinav mitolojisinde dünya
Hepsinin üstünde, Odin ya da diğer adıyla Wodan tarafından hükmedilen; Æsir'in, yani tanrıların evi Asgard vardı. Hemen altında, etrafını Okyanus adı verilen nehrin çevrelediği, insanların dünyası Midgard geliyordu. Aynı düzlem üzerinde, Okyanus'un ötesinde ise üst dev diyarı Jotunheim bulunuyordu. Bunların çok altında ise yeraltı diyarı uzanıyordu, üstündeki diyarlara kıyasla çok daha geniş topraklara sahipti; ayrıca dokuz diyarın dördüne ev sahipliği yapıyordu. Kuzeyde alt dev diyarı, soğuk, karanlık ve puslu Niflheim vardı. Güneyde Urd ve iki kız kardeşi, ölüler krallığına hükmediyordu. Bu iki bölge arasın da ise Mimir'in toprakları bulunuyordu, burada yaşlı bilge devin yanı sıra birçok yüce yaratık varlığını sürdürüyordu. Bu yaratıklardan bazıları Gece (kadim ana), aydınlık Gündüz ve şafak elfi Delling'di.
Reklam
Gecenin Gizemli Kraliçesi: Nyx
Nyx, Yunan mitolojisinde gecenin ve karanlığın gizemli tanrıçasıdır. Kaos'tan doğan ilk varlıklardan biridir ve birçok önemli tanrının da annesidir. Güçlü ve gizemli bir figür olan Nyx, Yunan mitolojisinde önemli bir rol oynar. Nyx'in kökeni evrenin başlangıcına kadar uzanır. Kaos'tan doğan ilk varlıklardan biridir ve Gaia
Ksenofanes, "İnsanlar, tanrıları kendilerine bakarak yarattı." diyordu. "Ölümlüler, tanrıların da kendileri gibi doğduklarına, benzer giysileri, sesleri ve biçimleri olduğuna inandılar." Siyahların tanrıları siyah ve basık burunlu, Trakyalılarinki ise mavi gözlü ve sarı saçlıdır. Eğer öküzler, atlar ve aslanlar da resim yapabilselerdi, atlar at, öküzler öküz benzeri tanrı resimleri çizer ve kendilerine benzeyen biçimlerde heykeller yaparlardı.
Sayfa 35
hakikaten öyle
Bir çocuk yetişkinlerin açığını ilk kez yakaladığında -yetişkinlerin ilahi zekaya sahip olmadığı, kararlarının mutlaka akıllıca, düşünce­lerinin doğru ve hükümlerinin adil olmadığı o küçücük ciddi kafa­sına ilk kez dank ettiğinde- dünyası başına yıkılır, paniğe kapılır. Tanrılar devrilmiş, güvenlik kalmamıştır. Tanrıların devrilişiyle ilgili kesin olan bir şey varsa o da şudur: Azıcık yamulmazlar, ya çarpıp parçalanırlar ya da yeşil çamurun dibine gömülürler. Onları tekrar ayağa kaldırmak meşakkatli iştir; eskisi gibi parlamazlar asla. Çocuğun dünyası da eskisi gibi kusursuz ve sağlam olmaz bir daha. Sancılı bir büyüme evresidir.
Burası kanın dünyası. Diş, pençe ve keskin demirin dünyası. Kısa hayatlardan ve acı dolu ölümlerden oluşan bir dünya.
Reklam
Bu, insanların dünyası değildi. Bu, tanrıların ve yüce güçlerin dünyasıydı. İnsanlığın rüzgar, su ve ateşle kutsal yürüyüşünün çağıydı. Ve savaşta, güç asimetrisini elinde tutan kim olursa kaçınılmaz galip de o olurdu.
İlk filozofun nasıl düşündüğünü anlamak için mitsel bir dünya görüşüne sahip olmak ne anlama geliyor, bunu kavramak zorundayız. Bunun için çok uzaklara gitmek gerekmiyor. İskandinavya'dan birkaç mitsel düşünce örneği verelim. Mutlaka Çekiçli Tor'dan bahsedildiğini duymuşsundur. Norveç'te Hıristiyanlık yayılmadan önce, Norveçliler Tor'un iki teke tarafından çekilen bir arabayla gökyüzünde dolaştığına inanıyorlardı. Çekicini salladığı zaman şimşekler çakar, fırtınalar oluşurdu. "Fırtına" sözcüğünün Norveççesi "Tor-dønn"dür, yani Tor'un gürültüsü anlamına gelir. İsveççede ise "åska"dır, "åsaka" da gökyüzündeki tanrıların yolculuğu anlamına gelir. Fırtına çıkıp şimşek çaktığında yağmur yağar. Bu, Vikingler zamanında çiftçiler için hayat memat meselesi idi. İşte bu yüzden Tor bereket tanrısı olarak adlandırılır. "Neden yağmur yağıyor?" sorusunun mitsel cevabı Tor'un çekicini sallamasıdır.
Sayfa 27
80 syf.
6/10 puan verdi
TANRILARIN GERÇEK TANRIYA BENZEMEDİĞİNİ FARKEDEN ADAM
Daha önce yazarın Amerigo kitabını okumuştum ve araştırma,bilgilendirme türünde iyi olduğunu düşünerek Nietzche kitabını dinlemeye karar verdim. Benim beklentimin altında kaldı.Nietzche hakkında az bir fikriniz varsa bu kitap bir arpa boyu yol aldırmaz benim düşüncem öyle en azından. Buraya Nietzche hakkında öğrenip yazacaklarımın çoğunu da
Nietzsche
NietzscheStefan Zweig · Rb Yayınevi · 01,381 okunma
Bir çocuk yetişkinlerin açığını ilk kez yakaladığında -yetişkinlerin ilahi zekaya sahip olmadığı, kararlarının mutlaka akıllıca, düşünüşlerinin doğru ve hükümlerinin adil olmadığı ilk kez o küçücük kafasına dank ettiğinde- dünyası başına yıkılır, paniğe kapılır. Tanrılar devrilmiş, güvenlik kalmamıştır. Tanrıların devrilişiyle ilgili kesin olan bir şey varsa o da şudur: Azıcık yanılmazlar, ya çarpıp parçalanırlar ya da yeşil çamurun dibine gömülürler. Onları tekrar ayağa kaldırmak meşakkatli iştir; eskisi gibi patlamazlar asla. Çocuğun dünyası da eskisi gibi kusursuz ve sağlam olmaz bir daha. Sancılı bir büyümedir.
Reklam
İskandinav Mitolojisinde Diyarlar
İskandinavlar evreni üç merkezli bir yapı olarak canlan­dırırlar; aynı her birinin arasında boşluk kalacak şekilde bir­ birlerinin üzerine yerleştirilen üç tabak gibi. En üst seviyede, Aesirlerin ya da savaşçı tanrıların dünyası olan Asgard yer alır. Asgard, tanrıların ve tanrıçaların, duvarları bir bahsin parçası olarak dev bir duvar ustası
Bu ölüm [Tanrının Ölümü] Hıristiyanlık tarihinin en büyük olayı olup, beraberinde diğer bütün tanrıların, Platoncu ideaların ve metafiziğin de sonunun geldiğini ilân eder. Böylece fenomen ve numen ayırımı ortadan kalkmış, fenomenler dünyası hem hakiki hem de gerçek dünya haline gelmiştir.
Sayfa 25 - Kibele Yayınları, 2027, 2. Baskı.Kitabı okudu
“Burası kanın dünyası. Diş, pençe ve keskin demirin dünyası. Kısa hayatlardan ve acı dolu ölümlerden oluşan bir dünya.”
Ksenophanes
Ksenophanes
, "İnsanlar, tanrıları kendilerine bakarak yarattı." diyordu. "Ölümlüler, tanrıların da kendileri gibi doğduklarına, benzer giysileri, sesleri ve biçimleri olduğuna İnandılar." Siyahların tanrıları siyah ve basık burunlu, Trakyalılarinki ise mavi gözlü ve sarı saçlıdır. Eğer öküzler, atlar ve aslanlar da resim yapabilselerdi, atlar at, öküzler öküz benzeri tanrı resimleri çizer ve kendilerine benzeyen biçimlerde heykeller yaparlardı.
Sayfa 35 - 56. Basım, Ekim 2019, Pan Yayıncılık
576 syf.
10/10 puan verdi
"Burası kanın dünyası. Diş, pençe ve keskin demirin dünyası. Kısa hayatlardan ve acı dolu ölümlerden oluşan bir dünya." Yaklaşık üç yüz yıl önce Tanrıların kendi aralarında savaşarak kendilerini yok etmelerinden sonra tüm dünya değişir. Tanrıların bu savaşından dolayı yeryüzünde derin bir çukur açılır ve bu çukurdan insanlığa saldıran
Tanrıların Gölgesi
Tanrıların GölgesiJohn Gwynne · Martı Yayınları · 2023112 okunma
531 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.