Mustafa Kutlu, bu kitabında Elif, Nilgün ve Suna karakterleri üzerinden genel anlamda Tanzimat ile Cumhuriyet dönemi çevresi insan durumunu, dramını ele alıyor. Elif, 28 Şubat olayları yüzünden kapalı olduğu için okul hayatını bırakmak zorunda kalan bir kız. Nilgün, duyguları kullanılmış bir kız. Suna, cumhuriyetin ilk dönemlerindeki aydınların bir çoğunda olan Tanpınar ikilemini temsil ediyor. Eserin olaylar bakımından önemli bir kısmı, Suna'nın yaşamı çevresinde geçiyor. Yazar bu eserde Tanpınar ile ilgili bazı görüşlerini de bu karaker üzerinden aktarıyor. Zaten eserde yazarın da kısmen belirttiği gibi Suna ile Ali, Tanpınar'ın "Huzur" romanında Mümtaz ile Nuran'ın birbirlerini İstanbul'u gezerek tanıma fikrini bir kez daha gündeme sunuyor.
Yukarıda Suna, Nilgün ve Elif'ten kısaca bahsetmiştik, üçünün de ortak yönü sevdikleri erkek tarafından kandırılmaları.(Burada bir parantez açalım Suna Hoca durumu bilerek aşkın galip geleceğine inanarak bu yola çıkıyor.) Kadınların hüznünü de dile getiriyor Mustafa Kutlu yani kısaca, hatta genç kızlara da değiniyor"Şimdiki gençler, romantik eserler okuyor, kaybedilen aşkı arıyor"gibisinden. Şiddet gündemden düşse, aşk kaplasa dünyayı ne güzel olur.
Neyse, bunun haricinde yazarımız eserlerindeki samimiliği korumaya devam ediyor. İsim, fikir, cümle tekrarları var lakin bunu hoş karşılamalı. Eksik varsa bir yerde önce oradaki boşluğu doldurmalı sonuçta.
Kalemine ve kelamına sağlık, o dönemi daha iyi anlayabilmek için mühim bir eser olduğu kanısındayım.(Tabii güncel meseleler, olaylar da var.) Özellikle edebiyat okumak isteyenlere öneririm, kitapla...