İki Hanedanın Hikâyesi:Mars'ın Kılıcı mı, Venüs'ün Lavtası mı? ON ALTINCI YÜZYIL, dünya imparatorluğu olma iddiasındaki ikibüyük gücün kozlarını paylaşmasına tanık oldu. Yüzyılın neredeyse tamamına yayılan bu mücadelede, Avrupa'daki diğer devletler de birincil dereceden taraf almak zorunda kaldı. Kitabımızda adı geçen birçok olay ve kişinin daha
Aşırı Kağıt Para Basma Ve Kontrolden Çıkan Enflasyon
Hien Tsung (806-21) döneminde ciddi bir bakır kıtlığı imparatoru bronz sikke yerine kağıt para kullanmaya itti. Ödemeleri yapmak için değerli bir şeylere gerek yoksa, neden daha ileri gidip kağıdı benimsemesinlerdi? Bu yeni fikir bir finansman zekası olmaktan çok tarihsel bir tesadüf gibi gözükmektedir. Ancak Hien Tsung'un bu tesadüfi buluşu, uzun tarih perspektifinde matbaa, barut ve pusula gibi Çin'in dünya uygarlığına yaptığı katkıların arasına eklenecekti. Hien Tsung buluşunu gelecek nesillere bırakmakla kalmadı, kendinden sonra gelenlerin birçok kağıt para sisteminde kaçınılmaz olarak izleyeceği güzergahın da yolunu açmış oldu: Aşırı para basma ve kontrol edilemez enflasyon. Çin bu konudaki dersleri erken almıştı. Tarihçi Ma Twan-lin 1149 yılında yayınlanan A Treatise on Coinage (Madeni Paralar üzerine bir Tez) adlı kitabında çarpıcı modern deyimlerle şu uyarıda bulunuyordu: "Kağıt hiçbir zaman para olamaz [ancak] mevcut maden ya da ürünlerin değerini temsil edecek bir işaret olarak kullanılır. . . Hükümet. .. kağıttan gerçek bir para yapmak istemiştir ve böylelikle, özgün amaç saptırılmıştır."
Sayfa 170 - 3. baskı - Aralık 2010
Reklam
Günümüzün materyalist görüşleri arkaik düşüncede de görebileceğimiz bir eğilime sahiptirler. İkisi de bireyin sadece bir sonuç olduğu noktasına varırlar; birinci görüşe göre insan doğal nedenlerin sonucudur, ikinci görüşe göre ise tesadüfi olayların. Her iki hesapta da, insan bireyliği kendi hakkına sahip bir şey değildir, nesnel dünyada bulunan güçlerin tesadüfi bir ürünüdür. Bu düşünce, insanın asla eşsiz ve kendine özgü kabul edilmediği, her zaman yerine bir yenisinin konabileceği, kolay vazgeçilebilinir bir şey olarak düşünen arkaik dünya kavramı kanalıyla gelmiştir. Nedenselliğin dar perspektifi nedeniyle, , modern materyalizm arkaik insanın bakış açısına geri dönmüştür. Ama materyalist daha radikaldir, çünkü ilkel insandan daha sistematiktir. İlkel insan daha tutarsız olma avantajına sahiptir; mana kişilik istisnasına sahiptir. Tarih boyunca bu mana kişilikler kutsal figürler düzeyine yükseltilmişlerdir; tanrıların gençleştirici yiyeceklerinden yiyerek onların ölümsüzlüğüne ulaşabilen kahramanlar ve krallar olmuşlardır. Bireyin ölümsüzlüğü ve onun sonsuz değeri düşüncesi ilkel toplumlarda görülmektedir - her şeyden önce hayaletlere inançta, sonra da henüz ölümün insanın dikkatsizliği veya aptallığı yoluyla bir geçiş yolu bulamadığı dönemlerin mitolojilerinde. İlkel insan görüşlerindeki bu tutarsızlıkların farkında değildir.
Sayfa 37 - İlhan YayıneviKitabı okudu
Evet, İsa aynı Buda, Mahavira, Krishna gibi aydınlanmış bir varlıktı.
bana Yahudilere benziyormuş gibi geldi." Evet, Keşmirliler gerçekten Yahudi görünüyorlar - yüzlerinde, her ifadesinde. Keşmir'de nereye giderseniz gidin, bir Yahudi topraklarında hareket ettiğinizi hissediyorsunuz. İsa'nın Keşmir'e Hindistan'da bir Yahudi toprağı olduğu için geldiği düşünülüyor - orada bir Yahudi kabile yaşıyordu. Keşmir'de
Başarısız kişilerin, başarısızlıklarından dolayı suçu dünyaya yükleme eğilimlerini anlamak güç değildir. İşin dikkate değer yanı şu ki basarılı kişiler de, her ne kadar ileri görüşlülükleri, metanetleri, parlak yetenekleri ve başka" kıymetli yetenekleriyle " övünseler de, aslında başarılarının, koşulların tesadüfi bir bileşimi sonucu olduğuna inanırlar. Surekli başarılı olanların özgüveni bile asla mutlak değildir. Başarılarını oluşturan etkenlerden her birini ayrı ayrı bildiklerinden asla emin değildirler. Dıș dünya onlar için hassas ve tehlikeli bir sekilde dengelenmis bir mekanizmadır ve bu mekanizma onların lehine işlediği sürece onu kurcalamaktan korkarlar. Dolayisiyla değişime direnç ile değişime duyulan ateşli arzu aynı inançtan dogmaktadır. Söz konusu direnç de arzu da çok siddetli olabilir.
Sayfa 21 - olvidoKitabı okuyor
[...] bir arzu, dışımızdaki gerçeğin ona uyduğunu bildiğimiz zaman, bizim için gerçekleştirilmesi mümkün olmasa bile, daha güzel görünür gözümüze, ona daha büyük bir güvenle yaslanırız. Kendimizi -bu arzuyu şahsen gerçekleştirmemize mani olan tesadüfi, özel, küçük engeli bir an için zihnimizden uzaklaştırmak şartıyla- bu arzuyu tatmin ederken hayal edebildiğimiz bir hayatı da daha büyük bir mutlulukla düşünürüz. Yanaklarının öpülebileceğini öğrendiğim günden beri, geçen güzel kızların ruhunu merak etmeye başlamıştım. Dünya bana daha ilginç görünmüştü.
Sayfa 258 - Yapı Kredi Yayınları
Reklam
162 öğeden 121 ile 130 arasındakiler gösteriliyor.