"Allah Teâlâ, her iki tarafına duvarlar yapılmış birtakım
yollar yapmış, duvarların üzerlerinde perdeler asılmış, açık
kapılar kurulmuş, bir yol yapmıştır.
Bu yolun başlangıcında
durmuş bir bekçi, kapılara doğru gidenlere şöyle diyor:
"Doğruca gidin ve hiçbir tarafa sapmayın." Sonra yukarıda duran bekçi: "Şu kapıdan içeri girmeyin, yoksa içine düşersiniz."
Bu yol, hayat yoludur. Açık kapılar Allah Teâlâ tarafının
tehlikeli görülmüş amellerdir. Kapıları kapatan perdeler Allah'ın koyduğu sınırlardır.
Birinci bekçi Allah'ın kelâmıdır.
İkinci bekçi ise, her insanın kalbindeki Allah korkusudur."
Bizim Dede Korkut'umuz varsa Rusların da Dede Tolstoy'u varmış. :)
İnsan Ne ile Yaşar'ı okuduktan sonra bana nedense Dede Korkut hikayelerini çağrıştırdığını düşündüm. Tamam belki Dede Korkut hikayeleri kadar destansı bir anlatım yok ama didaktik olması ve gerçek üstü olaylar ile gerçeği harmanlamış olmasından dolayı öyle düşündüm belki
Açıkça söylemek gerekirse derin tahlillerin, betimlemelerin sular seller gibi aktığı bir anlatıyı yorumlamak ya da üzerine bir şeyler yazmak çok da kolay bir durum değildir. Zweig, "büyük usta"ları bize anlatmaya çalışmış, şimdi biz de Zweig'in bize aktardıklarını mı dışarı aktaracağız.
Bu zor bir durum. Öyle birkaç satırla
*Öncelikle sitede kitabın çok kapsamlı incelemeleri olduğu için ,ben sadece Tolstoy'un insanı hipnoz edercesine içine çeken insani anlatımının kendi dünyama yansımalarını ifade etmek istedim.Biraz uzun oldu ama okuyabilen arkadaşlarla şimdiden teşekkür ediyorum:)
Tolstoy denilince akla ilk gelen kavram: Sevgi
İnsan ne ile yaşar? Sevgiyle.
Es-Selam..
Kitabı okudum ve özellikle hadis bölümüne geldiğimde en büyük eksikliğin sahih olup olmama noktasında ''Tahrîc'' yapılması gereğini hissettim.
İncelemelere baktığımda da arkadaşlarımız teknik bakımından gerekli bilgileri vermişler, bu yüzden içeriğe hiç dokunmadım.
Şu şekilde bir yöntem izledim;
Önce hadisleri klasik kaynaklarda tarama
Uyguladıkları üçüncü usul de şudur: Kendilerini kilise, dolayısıyla yanılmaz sayan bazı insanlar, istediği zaman, Kutsal Kitap'ta söylenenlerin tam tersini söyleyebiliyor. Bu işin içinden sıyrılmayı da talebelerine bırakıyorlar.
Mesela Kutsal Kitap'ta şöyle deniliyor: "Bir tek rehberiniz vardır. O da İsa'dır. Yeryüzünde hiç kimseye Rab demeyin. Çünkü sizin Rabbiniz bir tanedir. O da göklerdedir. Kimseye veli demeyin, çünkü sizin veliniz bir tanedir O da İsa'dır."
Onlarsa şöyle diyor: "İnsanların Rableri ve velileri yalnızca biziz."
Yine Kutsal Kitap'ta şöyle denilmektedir: "Dua etmek isteyince tek başına, gizlice dua et. Allah seni işitir."
Onlarsa: "Herkesin tapınaklarda şarkı ve musiki eşliğinde dua etmesi zorunludur." diyor
Lev Tolstoy gayet isabetli bir tespitle şöyle diyor:
‘Hayattaki düzensizliğin en büyük nedenlerinden birisi şudur: Herkes hayatta zengin olmak istemekte, fakat hiç kimse hayatını düzene sokmak istememektedir.’
#28324848 DOSTOYEVSKİ etkinliği kapsamında;
Aylak Adam Yayınları'nın aforizmalar serisinden bir eser. Dostoyevski'nin romanlarından, hikayelerinden ve konuşmalarından alınmış sözler yer alıyor. Altını çizdiğim çok oldu. Fakat okumayı yavaşlattığı ve sonrasında fırsat olmadığı için hepsini paylaşamadım. İnceleme de biraz gecikti. Tembel miyim
En çok okuduğum ve bütün kitaplarını okuma arzusunda olduğum 2 yabancı yazardan biri Tolstoy. İtiraflarım kitabını 1880 yılında yazmış, 1884 yılında da yasaklanmış kitap. Din ve yaratıcıdan çok uzak olan Tolstoy'un ölüm ve hayatı sorgulayarak yaratıcıyı aradığı fikirlerini anlattığı kitap, yayınevlerine göre 70-90 sayfa arasında değişen oldukça kısa fakat anlamlı ve doyurucu bir kitap.
Kendi ruh dünyasını, akılla gerçeğe ulaşmaya çalışması neticesinde kendisini intihar fikrine kadar sürükleyen fikirlerinden kurtarmak için hayat amacını sorgulayan bir arayış kitabı. "Arayışımı bütün bilim dallarında sürdürdüm, ama aradığımı bulmak şöyle dursun, benim gibi, hayatın anlamını bilimde arayan hiç kimsenin de hiçbir şey bulamadığına ikna oldum. o insanlar hiçbir şey bulamamakla kalmadıkları gibi beni tam da ümitsizliğe sevk eden şeyin -yani hayatın anlamsızlığının- insanın herhangi bir şüpheye yer vermeksizin bilebileceği tek şey olduğunu açıkça da kabul etmişlerdi." ve "Tanrı’yı arayarak yaşadın mı, bir daha Tanrısız yaşayamazsın. Ve her zamankinden daha güçlü bir şekilde, içimdeki ve etrafımdaki her şey aydınlandı ve bu ışık beni bir daha terk etmedi. Böylelikle intihar etmekten kurtuldum.
…..O sahil Tanrı’ydı. Gitmem gereken o yön gelenekti; kürekler ise sahile doğru ilerleyebilmem ve Tanrı’yla bir olabilmem için bana verilen özgürlüktü. Böylece yaşama gücüm yenilenmişti ve ben de yeniden yaşamaya başlamıştım.." diyor Tolstoy. Bir yerde kitabın özeti bu iki cümle.
Hikayenin merkezinde bir beyefendi. Konuşmaları etkileyici, hitabı çekici. Öyle ki neredeyse herkesi rahatlıkla ikna edebiliyor. Amacı zengin olmak. Kullandığı yöntem bir hayli garip, hatta bir nebze yasa dışı. Şöyle ki tarlalarda çalışan köylülere (canlar) sahip olmak istiyor, teşvik alabilmek için. Fakat, işine sadık ve çalışkan bir köylü onun
Bazı yazarları incelerken had bilmek gerekiyor...
Önce sanat hakkında derin bilgiye sahip olup sonra da en az sanat hakkındaki derin bilgi kadar Tolstoy’ u bilmek gerekiyor ki yazarın on beş yıl üzerinde çalıştığı bu eserini inceleme hakkına sahip olabilelim diye düşünüyorum. Olacak iş değil. Ama yine de haddim olmayarak anladıklarımı yazmaya