Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
256 syf.
10/10 puan verdi
Sabahattin Ali’yi o kadar çok seviyorum ki onunla aynı dönemde aynı yaşlarda olup kendisiyle karşılaşmayı çok ama çok isterdim. Çok zeki, muhteşem bir gözlemci, muhteşem bir hikaye anlatıcısı... Karakterlerinin davranışlarını, davranışlarının altında yatan düşüncelerini bu kadar güzel ifade eden insan çok az insan var. Kitaplarını okurken ne kadar başarılı olduğunu görüp tekrar tekrar hayran kalıyorum. Keşke bu kadar erken aramızdan ayrılmasaydı... * Kitap hakkında çok kısa bir şekilde şunları söylemek istiyorum, kitabı okurken Sabahattin Ali'nin beni İstanbul'un en güzel semtlerinde gezintiye çıkardığını hissettim. Beraberce yürüdük, bolca düşündük... Toplumcu gerçekçilik anlayışıyla yazılmış kitabın bazı yerlerde bir aşk hikâyesini konu edindiği yazıyor fakat bence bu kitap ondan çok daha fazlası. Elbette aşk var ama ana karakterler Macide ve Ömer'in ilişkisi etrafında şekillenen olaylar ile beraber insanların iç dünyalarının analizi yapılıyor.
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019171,5bin okunma
96 syf.
·
Puan vermedi
·
35 saatte okudu
Şairle, şiiri konuşmaya, hem hal olmaya geldım, bir tanışıklığımız var, nede olsa, bu altıncı buluşmamız ,
Şükrü Erbaş
Şükrü Erbaş
'la yorulunca dinlenmek için okuyorum bana şifa veren şiirleri Ruhumu dinlendir Pekii kim dir bu
Şükrü Erbaş
Şükrü Erbaş
Hadı gelın bırlikte bakalım 1980 kuşağının toplumcu şairlerinden Şükrü Erbaş'ın ilk şiiri Varlık dergisinde çıkmıştır 1978.yılında Bır söylemin de
Şükrü Erbaş
Şükrü Erbaş
şiiri hayatın zorbalığına karşıdireniş sığınağı olarak da okunmuştur." değerlendirmesini yapmıştır." "İki döneme ayırabileceğimiz Şükrü Erbaş şiirinin ilk dönemi; Yolculuk, Küçük Acılar ve Aykırı Yaşamak adlı kitaplardan oluşmaktadır. Şiirinin ileriki dönemlerindeki zihniyete temel ve kaynaklık edecek bu dönemde şairin, toplumcu gerçekçilik etkisiyle gerek biçim gerek içerik açısından dönemin şiirine bütünüyle zıt bir dil oluşturmamaya çalıştığı da görülmektedir.. Kendi sanatsal kişiliğini bu uyumsuzlukla konumlandırmaya çalışan şair, bu dönem şiirlerinde doğayı, insanı, doğa ve toplum karsısında insanı, aşkın metafiziğini felsefi, bireysel ve toplumsal dinamikler açısından ele almıştır. İnsan iyiliği öğrenmeden bilirmiş de, kötülük için zaman gerekirmiş...
Kuş Uçar Kanat Ağlar
Kuş Uçar Kanat Ağlar
'dan . Doğanın yaratıcı güç olarak mitleştirildiği, onun gücünün algılanmaya çalışıldığı bu şiirlerde, birey toplumla yüzleştirilmektedir" "şiir-hikaye"lerinden oluşan bir başka muazzam kitabı. yazar yoksunluğunu, özlemini, günün toplumuna, eleştirisini, varoluş çıkmazın zamanı şiir & hikâyelerine tasımış Ozamn şiirle, şiir tadında kalın
Kuş Uçar Kanat Ağlar
Kuş Uçar Kanat Ağlar
Kuş Uçar Kanat Ağlar
Kuş Uçar Kanat AğlarŞükrü Erbaş · Kırmızı Kedi Yayınları · 20194,153 okunma
Reklam
Toplumcu gerçekçilik deyimini ilk kez Maksim Gorki önermiştir.
...büyük sözlerle konuşması, ikide bir Fransız ozanlarından dizeler söylemesi gözlerimi kamaştıracak sanıyor. Son numarası toplumcu gerçekçilik. Ağzından düşmüyor bu söz, "sosyal realizm", realist olmadan sosyal olunabilirmiş sanki.
Sayfa 29 - İş Bankası kültür yayınlarıKitabı okuyor
Toplumcu gerçekçilik, Marksizmin bilgi teorisi ile Engels kanadından gelen Hegel’in estetiğini birleştirerek sanal eserini dış gerçekliği yansıtan ‘somut-genel’ olarak anlıyor. Aslında bu, Aristoteles’den günümüze kadar gelen bir sanat tanımının yeni bir kılık altında belirmesidir.
nasılım bilmiyorum, iyi denebilir genelleme yaparsak ama neye göre iyi veya neye rağmen iyi bilinmez. akışta ilerliyorum varmak istediğim bir yer olmadan. bağlı olduğum bir inanç ve ya olgu yok, bir insan da yok. ama anın içindeyken keyif denilen hissi tattığım uğraşları yapıyorum. iyi hissettiriyor mu ? evet . bu yani fazla da bi beklentim yok. hiç toplumcu gerçekçilik rolünü üstlenemem sorgulamalarımın veya inançsızlıklarımın savunmasını yapamam. hem niçin yapıcakmışım ki, bi müzik açar dinlerim daha iyi
Reklam
Hem toplumcu gerçekçilik diyeceksin, hem 'şiirin işlevi'nden demvuracaksın, hem de gargara planında sayıklayacaksın; bunun adına da şiir diyeceksin, şairlik diyeceksin... Olur mu bu?.. Bilinmezi biraz daha bilinmez yapmak mı Şiir'in işi, yoksa bilinmezi bilinir kılmak mı?.. Sen ne söylüyorsun kardeşim, sazın ne çalıyor!..
126 syf.
9/10 puan verdi
·
3 saatte okudu
l Dört perdelik mükemmel bir dram. Toplumcu yazar Maksim Gorki'nin 19. yüzyıl sonundaki Rus ekonomik krizinin vahim sonuçlarını kaleme aldığı eserde, işsiz kalmış ve toplum tarafından da çeşitli sıfatlarla etiketlenerek dışlanmış bir grup insanın kutuplaşan ya da birleşen ilişkileri sahneleniyor. Günlük yaşam rutini içinde paragöz bir adamın
Ayaktakımı Arasında
Ayaktakımı ArasındaMaksim Gorki · İş Bankası Kültür Yayınları · 20141,988 okunma
Şiirde de, İkinci Yeni akımının karşılaştığı hücum ve itibar kaybı, '60'la­rın solculuğu hakkında fikir vericidir. 1950'lerin ortalarında adı konan bu akımın öncüleri, modern Türkçe şiirinin tartışmasız 'büyükleri' arasında yer alırlar: Ece Ayhan (1931-2002), İlhan Berk (1918-2008), Edip Canse­ver (1928-1986), Oktay Rifat (1914-1988), Cemal Süreya (1931-1990), Ül­kü Tamer (doğ. 1937), Turgut Uyar (1927-1985). En geniş mezhepli tanı­mıyla sol kültür muhitinde soluk alıp veren bu şiir, o muhitte, 1960'ların ba­şından itibaren hızla sertleşen bir reddiyeyle karşılaştı. Genel politikleşme ve popülerleşen toplumcu gerçekçilik nazarında, bu şiir "toplum sorunları ve yurt gerçeklerine ilgisiz", 'sorumsuz' bulunuyordu. Orhan Veli'yle (Kanık, 1914- 1950) özdeşleşen Garip akımının sıradanlığı, halkça bir yalınlık uğru­na mazur görülebilirdi bu bakış açısından; ancak Garip'in yeniliğine nispetle İkinci Yeni'yi teşkil eden bu akım, fazladan 'züppe' bulunuyordu: Biçimin ve imgenin önceliği uğruna anlamsızlığa ve akıldışılığa kayabiliyor, güç anlaşı­lır olmakta beis görmüyor, neredeyse yeni bir divan şiiri seçkinciliğine yö­neliyordu. Bu eleştiri, dönemin sol entelektüel muhitini hayli etkileyen va­roluşçuluğu küçük burjuva bunalımcılığıyla damgalayan tepkilerle birleşi­yordu.
Sayfa 595 - İletişim Yayıncılık
222 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
35 saatte okudu
Bu kitabı düşünmekten bir kaç gün kitap okuyamayacağım.
Kuyucaklı Yusuf Ege’de geçen öksüz ve yetim kalan Yusuf’un hikayesi. Sabahattin Ali’nin toplumcu gerçekçilik akımı ile kaleme aldığı eserde yüze çarpan taşranın o sert tokadını kahramanla beraber siz de yiyorsunuz. Herşeyin müspet olduğu bir ortamda, sevdiği kızın da onu sevdiği, ailenin rızasının olduğu bir durumda, aile olduktan sonra da insanı sevdiğinden koparabilirler mi? Yusuf’u kopardılar. Ben de yumruğumu sıka sıka okudum tüm bu olanları. Kitapta Sabahattin Ali’nin ana karakterlerinde bulunan o anlam arayışı ve iç hesaplaşmalar var. Toplumun gerçek yüzüne, memuriyetin içindeki boşluğa, devletin sözde yetki verdiği makamların nasıl klişeler altında ezildiğini, ezilmemek için direnenlerin ise o dirençlerinin ne denli sert kırıldığını görerek o çaresizliği iliklerinize kadar hissediyorsunuz. Bunun yanında tertemiz ve acı bir aşk hikayesi var. Acı sonları sevmiyorum ama Sabahattin Ali öyle özenli kaleme almış ki hissettikleriniz bu derin üzüntüye bile değiyor. Kitaptan sonra filmini de izledim. 1985 yapımı olan film bir okur için çok tatmin etmiyor tabi ama yine de o dönemin şartları için başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Salahattin bey, Yusuf ve Muazzez karakterleri güzel canlandırılmış. Kitap tabi ki daha derin ve filmden çok daha hisli. İçimizdeki Şeytan’dan sonra bu romanı okudum. Bir yandan seviniyorum bir yandan da genç yaşta ölen Sabahattin Ali’nin kitapları bitecek diye üzülüyorum. Ama kendimi yavaşlatamadan devam edeceğim sanırım. Yazarımızın kalemine sağlık diyor, karşısında önümü ilikliyorum :)
Kuyucaklı Yusuf
Kuyucaklı YusufSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021174,1bin okunma
Reklam
Saygı, sevgiyle..
Hasan Hüseyin Şiiri'ne Giriş* * *Bu yazı, derginin şu sunu yazısıyla yayımlanmıştır: ''Kardeş saydığımız bir dergide, dergimizin sürekli yazarları arasında bulunan Hasan Hüseyin üstüne bir polemik yazısı yayınlandı. Bunu bir sorun yapmadan, ama tarihin yargıcına inanarak, bu uzun incelemeyi derginin dar olanakları içinde Hasan
GENÇ ŞAİRLERE ÖĞÜTLER
Bu çalışmanın değişik yerlerinde Joachim du Bellay, Nerval, Charles Baudelaire ve Mayakovski gibi dört önemli şair ve kuramcının genç şairlere öğütleri yer aldı. Onları bir araya toplamakta yarar var. Bunlara, Dağlarca'nın öğütlerini ve gerek şair, gerek şiir araştırmacısı olarak elli yıla yakın bir süre şiir üstüne çalıştığım için, kendi
Sayfa 633
Ama Sabahattin Ali sanatında güçlendikçe güçleniyor, bir yandan Markopaşa’yı çıkarıyor, bir yandan Sırça Köşk’ü (1947) yazıyordu. Tahir Alangu’nun deyimiyle: “O günlerde iyice yayılan ünü ile onun karşısında hikâyecilik kadar gerçekçilik alanında da belirmiş kimse yoktu. Toplumcu gerçekçilere yol gösteren Sadri Ertem’i çoktan eserleriyle aşmış, 1936-1947 yıllarının bu alanda tek imzası olarak tanınmıştı.”
Sayfa 5 - SABAHATTİN ALİ’DEN OTURAKLI BİR TEKME YEMİŞTİM
222 syf.
8/10 puan verdi
·
19 günde okudu
Kuyucaklı Yusuf Sabahattin Ali’nin yine toplumcu gerçekçilik ile yazdığı müthiş bir roman. Bir noktada kendimi romana kaptırdığımı ve bitirmeden duramayacağımı anladım. Bitirdikten sonra ise okumuş değil yaşamış olduğumu hissettim. Yusuf’un atını uzaklara sürerken üzerindeki yorgunluk şimdi sanki benim omuzlarımda…
Kuyucaklı Yusuf
Kuyucaklı YusufSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021174,1bin okunma
Toplumcu gerçekçilik şu anki gerçekliği bilmek değil, bunun nereye doğru gittiğini bilmektir.
Sayfa 54 - İLETİŞİM YAYINEVİ
205 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.