Ama Sabahattin Ali sanatında güçlendikçe güçleniyor, bir yandan Markopaşa’yı çıkarıyor, bir yandan Sırça Köşk’ü (1947) yazıyordu. Tahir Alangu’nun deyimiyle: “O günlerde iyice yayılan ünü ile onun karşısında hikâyecilik kadar gerçekçilik alanında da belirmiş kimse yoktu. Toplumcu gerçekçilere yol gösteren Sadri Ertem’i çoktan eserleriyle aşmış, 1936-1947 yıllarının bu alanda tek imzası olarak tanınmıştı.”
Sayfa 5 - SABAHATTİN ALİ’DEN OTURAKLI BİR TEKME YEMİŞTİM